“Lucus regit actum”. (Şekil yapılan yere tabidir anlamında Latince hukuk kurallarının uygulamasıyla ilgili motto)
“San Giorgio tüm şehri ele geçirmeli, cumhuriyet Venedik’ten daha seçkin hale gelecektir.” (San Giorgio Venedik’te bir banka f.y.)-Niccolò Machiavelli.
Akademikakil.com’da bu ayın konusu olan “Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzüncü Yılı” başlığı altında Cumhuriyet kavramı hakkındaki görüşlerimi siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Cumhuriyetin yüzüncü yılından mülhem hem ülkemizdeki yüz yılda gelinen durumu, hem de kavramın tarihsel arka planını siz değerli okurlarımla paylaşacağım. İkinci olarak da Cumhuriyetin yüzüncü Yılında Yeni Anayasa konusunu tartışacağım.
Cumhuriyet eski Romalılarda res publica, yani halka ait olana, kamuya ait olan şeyler anlamına gelen kelimeden türetilmiştir. Günümüzde republica olarak değişik dillerde kullanılmaktadır. Arapçada ise çoğunluk, çoğunluğa ait olan anlamındadır. Cumhur çoğunluk isim olarak geçerken, Cumhuriyet mastar olarak geçer. Demokrasi eski Yunandan gelme domos halk, krates yönetim kelimelerinin birleşmesinden türemiştir. Yunanistan da Atina demokrasisi gibi (M.Ö. 550) Cumhuriyet ise Roma Cumhuriyeti gibi M.Ö. 529’larda kullanıldı. Demokraside yöneten çoğunluktur. Cumhuriyette ise halkın seçilmiş temsilcilerinin tercihi söz konusudur. Yine demokrasilerde bir bütün olarak nüfusun sahip olduğu güç söz konusu iken cumhuriyetlerde bireysel tercihler söz konusudur.
Her hastalığın farklı insanlarda etkisi ve tedavisi nasıl farklıysa demokrasi, cumhuriyet, anayasa gibi yönetsel enstrümanların ne olduklarını tam bilip ülkelerin sosyal, ekonomik, kültürel öznel koşullarına göre düzenlemelerin adıdır. Yoksa dünyadaki 8 milyar insanda eşit ve aynı kelimelerin karşılığı zaten bulunamaz.
Örnek; İsveç, Norveç, Danimarka, Japonya, İngiltere, Hollanda meşruti monarşidir. Dückens bu tür farklılıklara örnek olarak Birleşik Krallığın gücü bir kişiye (yani hükümdara), az sayıda kişiye (yani Lordlar Kamarasına), çoğunluğa (yani Avam Kamarasına) arasında bölündü” der.
Cumhuriyetse Romalılarda kullanılan kavramdır. Roma da daha sonraları şehir devletlerinde deniz cumhuriyetleri vardır. Venedik, Pisa gibi. Erken Roma cumhuriyetinde yalnızca zengin vatandaşlara (yani patricilere) yönetici, meclis ve senato da sandalye alabilmekteydi. Zamanla plepler (sıradan halk) yönetimde rol aldılar. Demokrasi temsili demokrasi, doğrudan demokrasi, anayasal demokrasi diye ana üç kategoride sınıflanırken, Cumhuriyet anayasal Cumhuriyet, teokratik Cumhuriyet, başkanlık tipi cumhuriyet, parlamenter Cumhuriyet, federal Cumhuriyet gibi beşli tasnifleri bulunmaktadır.
Madison, “saf demokrasiyi hükümeti bizzat toplayanlar ve yöneten az sayıdaki yurttaştan oluşan bir toplum, cumhuriyeti ise temsil şemasının yer aldığı yurttaştan oluşan bir hükümet” olarak tanımlamaktadır.
Demokrasi doğrudan demokrasiyi arzularken, cumhuriyet hükümet anlayışını vurgular. Decutt de Tracy temsilde Montesquieu, J.J. Rousseau’nun teorik yaklaşımına karşı çıkarak “çoğunluğun tiranlığı” olarak yorumlar. Burada demek istediğim çoğunluğun tüm kararlarının halkın her kesiminin lehine olacağının garantisi yoktur. Bu durumda gerek Cumhuriyette ve gerekse Demokraside olan ortak özellikleri bir araya getirerek yönetim terminolojisine anlam vermektir. Çoğunluk sistemlerinde kazanan her şeyi alır mantığı yatmaktadır. ABD, Kanada, Britanya, ülkelerinde olduğu gibi. Ama bazı ülkelerde ortak temsil öncelenmektedir. Avrupa ülkeleri, Avustralya, Yeni Zelenda, Japonya Güney Kore gibi.
Cumhuriyet kelimesinin diğer yönetsel kavramlarla karşılaştırmasını yaptıktan sonra yüz yılda ülkemizin kazanımlarına bakmak isterim. Cumhuriyet eşittir demokrasi değildir. Demokrasi daha çok yönetimle ilgilidir. Kısaca Cumhuriyet krala, tek kişiye, monarka bağlı olmayan çoğunluğun seçtiği kişilerin yönetimidir. Cumhuriyette tiranlık yoktur, zorbalık yoktur. Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet erdemdir. Demokrasinin 30’dan fazla çeşidi varken Cumhuriyet bir tanedir.
Cumhuriyet, ülkemizde 1876 tarihli Kanuni Esasi’nin 3. maddesinde yazıldı. 1924-1961-1982 anayasalarında Türkiye devleti bir cumhuriyettir ibaresi korundu. 29 Ekim 1923 tarihli 364 sayılı Teşkilatı Esasiye kanununda Türk devletinin şekli cumhuriyettir dendi.
Cumhuriyetler birliği olduğu gibi tek adla adlandırılan cumhuriyetler vardır. Cumhur kelimesi Osmanlı’da 92 yıl Osmanlı’ya başkentlik yapmış Edirne Vakası’nda bazı isyancılar Cumhuriyet kelimesini kullanmışlar ama bu gerçek Cumhuriyetten çok özerkliği istemelerinin diğer bir ifadesi şeklindedir. Dolayısıyla ülkemizde Cumhuriyet fikri arka planı olmakla birlikte 1920lerde ilan edilmiştir.
1. Cumhuriyet demokrasiden farklıdır.
2. Monark, Despotizm, Tiran, Cumhuriyette yoktur.
3. Cumhuriyette halkın iradesi ve bu iradeyi ortaya koyanların çoğunluğunun görüşü esastır.
4. Eşitlik bu sistemin belkemiğidir.
5. Demokrasi ve Cumhuriyetin ortak yönü temsil esasına dayanan sistemlerdir.
6. Cumhuriyette çoğunluğun azınlığa üstünlük etmesi yasayla korunur.
7. Yazılı temel hakları içeren anayasa vardır.
8. Serbest seçim, anayasa oy kullanma hakkı bireysel haklar güvencededir.
9. Demokrasilerde serbest seçim oy hakkı çoğunluk kuralı geçerlidir
10. Demokrasilerde vatandaşlar eşit söz hakkına sahiptir.
11. Her ikisinde de ekonomik hayatla ilgili serbest piyasa ekonomisi geçerlidir.
12. Her ikisinde de serbest seçim esastır.
Amerika Birleşik Devletleri tasarımı gereği saf bir demokrasi değil anayasal cumhuriyettir. Cumhuriyet gücünü vatandaşlardan alır. Kısaca cumhuriyet halk tarafından seçimle gelen ve yönetilen bir yönetim sistemidir. Demokrasilerde doğrudan demokrasilerde halk bizzat yönetir ki bu zordur. Eski Atina şehir devletlerinde nüfus az, oy kullanan kesim neredeyse yüzde 10 civarında olduğu için belki mümkün ama günümüzde neredeyse imkânsızdır. Onun için cumhuriyeti dış halkaya demokrasiyi onun içindeki aparatlara benzetebiliriz.
Ülkemizde Cumhuriyet 100 yılına girmiştir. Bir asırlık Cumhuriyet deneyiminin ülkemize kazandırdıklarına bakmak gerekir. Bunlara rağmen yeni anayasa tartışmaları ve talepleri günümüzde tartışılıyorsa burada Cumhuriyetin yüzüncü yılında anayasaya da değinmemiz gerekir.
Ülkemizde anayasalar sırasıyla 1876 Kanuni Esasi, 1921 Teşkilatı Esasi, 1924 Anayasası, 1961 Anayasası, 1982 Anayasası ve sonra yapılan değişiklikler en son şu anda meriyette olan anayasa maddeleriyle ülkemiz yönetilmektedir. Sivil anayasa talepleri oluğuna göre Cumhuriyetin yüzüncü yılında sivil, demokratik, anayasa yaparak bu moralle Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girmek hedeflenmektedir.
Cumhuriyet yüzüncü yılında ülkeye sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik haklar konusunda çok şeyler kazandırdı. Nüfusun artması, dünya konjonktüründeki değişiklikler, komşu ülkelerdeki iç dinamikler ülkemizde cumhuriyetin yüz yılda getirdikleri yanında istenildiği anlamda ilerleyememesine sebep oldu. Örneğin eğitim konusunda az işgünü, az çalışma, görev tanımlarının tam yapılmaması gibi genç dinamik nüfusun geleceğe bakışı değişti.
Günümüzde Cumhuriyet yüzüncü yılında anayasa tartışmaları tekrar gündeme gelmiştir. Anayasalar misaktır. Ülkemizdeki anayasa sert anayasadır. Yani değiştirilmesi zor olan bir anayasadır. Anayasaların yapılması iki türlüdür. Ya asli kurucu iktidar tarafından ya da tali kurucu iktidar tarafından yapılır. Asli kurucu iktidarlar darbe ve ihtilal sonucu de facto oluşan hükümetlerdir. 12 Eylül 1960 sonrası oluşan hükümetler gibi. İkincisi ise mevcut parlamentonun anayasının bazı maddelerini değiştirmesi gibi.
Burada anayasalar yapıldıktan sonra referandumla yarıdan fazla oyla geçmesi gerekir. Mevcut parlamentoya çoğunlukla yapacak ya da belli sayının aralığında kalırsa referanduma gidilecektir. Kişisel kanaatim mevcut parlamento kompozisyonu göz önüne alındığında anayasanın tamamen değişmesi zor gözükmektedir. Eğer değişirse bu 2 yılı bulur, kanunların uyumuyla yaklaşık 10 yılı bulur. Bu sürede mevcut sosyal, ekonomik ve siyasal koşullar nasıl etkilenir kestirmek zordur.
Burada Parlamento çoğunlukla sivil demokrat anayasa yapıp halkoyuyla yarıdan fazla onaylanıp Cumhuriyetin yüzüncü yılı taçlanırsa çok iyi olur, ama ideal başka reel politik ve dinamikler başkadır. Parça parça defalarca değişeceğine düzgün olsa daha iyi olurdu, daha önceki anayasa değişiklerinde yüksek kelimesi çıkarılması, bazı üyeliklerde sayı değişikliği gibi teferruatla uğraşılacağına temel konularda değişikler yapılsa daha iyi olurdu.
Sonuç olarak kişisel kanaatim cumhuriyetin yüzüncü yılında anayasa değişikliği olacaksa metne dâhil olmayan çok güzel bir dibace yazılmalı. Maddeler az, öz, anlaşılır olmalı. Cumhuriyetin yüzüncü yılını sivil, demokrat, evrensel normlarda anayasa yapılmasını fikrini desteklemekle birlikte işin zorluklarını hatırlatmak istedim. Akademia’dan bir örnek vermek isterim.1982 yılında anayasada yer alan YÖK’ün hala üyeleri, tanımlı görevleri, üniversitelerin durumu, bütçesi gibi konular 41 yıldır tartışılmaktadır. Buralarda bir sorun var demektir.
İkinci örnekse Hollanda Danıştayı’nın statüsüyle ilgili örnek vermek isterim. Buradaki amacım eğer yeni anayasa yapılacaksa bu birimde görev alacaklara tavsiye niteliğindedir. Kuvvetler ayrılığı eski ABD anayasasından günümüze gelen dikkate alınan bir ölçüttür. Kuvvetler ayrılığı kavramının 250 yıldır geçmişi vardır. Kısaca yasama, yürütme yargı ayrı olacaktır. Hollanda’da kraliyet ailesi Hollanda Danıştayı’nın doğal üyesidir. Burada kuvvetler ayrılığı tartışılmadan yürütme yasamanın doğal üyesi olabilmektedir. Bu olgu yukarıdaki önerimi desteklemektedir. Yani, toplumsal dokumuza ve ülkemizin öznel durumuna göre ciddi bir anayasa yapmak gerekmektedir.
Yüz yıllık sürede 4 anayasa serüveni yaşayan ülkemizde, farklı siyasal görüşlerde ülkeyi idare etmiştir. Dolayısıyla herkes kendi bilgi beceri ve tecrübesini ortaya koymalıdır. İkinci yüzyıla temel insan haklarına saygılı, daha müreffeh bir toplu dinamikleri için çaba göstermeliyiz kanısındayım.
Platon’un öğrencisi olan ve en iyi yönetimin monarşi olduğunu savunan Aristo yönetimleri şöyle sıralamıştı: “Tek kişinin yönetimi krallık (monarşi), bunun bozulmuş şekli tiranlık, azınlığın genel yararını korumak için kurduğu yönetim aristokrasi, bunun bozulmuş şekli oligarşi, Çoğunluğun yasalar çerçevesinde kurduğu yönetim politeia (cumhuriyet), bunun bozulmuş şekli de demokrasi”dir” der.
Cumhuriyete Fransa’daki gibi ekleme yapılmamalı, Fransa kendine laikliği cumhuriyetle özdeşleştirirken Andora anayasasının ikinci maddesinde Fransa başbakanıyla Andorra prensi (Hristiyan) eş başkandır. Biri seküler başkan, bir diğeri papaz aynı paydada birleştiler. Andorra örneği bunu göstermektedir.
1982 Anayasası’nda belirtildiği şekilde Cumhuriyetimizin temel nitelikleri şöyle sıralanmaktadır:
1) Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. (Yönetsel anlamada egemenlik kastedilmelidir.)
2) Millî birlik ve beraberlik,
3) İnsan haklarına bağlılık,
4) Millî devlet olmak, Türk milliyetçiliğine bağlı olmak,
5) Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık,
6) Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, resmi dilin Türkçe olması ve başkentin Ankara olması,
7) Lâiklik, (İnançlara saygılı laiklik, batıda kilise devlet ayrımını yaşamamış ülkelerle karıştırılmamalı)
8) Demokratik, sosyal hukuk devleti,
9) Kuvvetler ayrımı,
10.Genel oy,
11.Temsili rejim,
12.Kuvvetler ayrılığı. Duguit’in “ kuvvetler ayrılığı teslis gibidir.” Tezinde bakmak gerekir.
13.Kral yok diktatörlük yok , Tiran yok.
14.Hukuk devleti.
15.Liberal demokrasi. Normatif ve ampirik demokrasi tanımlarında analiz etmek gerekir. Halkın halk için halk tarafından yönetilmesi ideal ama bir teoridir. Çünkü değer yargısı içerir bunun için normatiftir.
16.Serbest piyasa ekonomisi
Sonuç, cumhuriyet eşittir demokrasi olmadığını yukarıda yazmıştım. Eşit olduğu fikri ampirik olarak yanlıştır. Yorumda ve kıyasta subjektiflik unsuru vardır. Lijpart’ın yaptığı araştırmada ve tasnifte 21 ülkenin 11’i cumhuriyet iken 10 tanesi monarşiyle yönetilmektedir. Avustralya, Belçika, İngiltere, Danimarka, Hollanda, Japonya, G. Kore, Lüksemburg, Norveç, İsveç, Yeni Zelenda gibi. Cumhuriyet demokratik olduğu gibi antidemokratik de alabilir. Monarşi de demokratik olabildiği gibi antidemokratik de olabilir. Cumhuriyet daima seçime bağlı bir hükümet şeklidir. Millî egemenlik cumhuriyetlerde öne çıkan ögedir. Hauriou’nun dediği gibi “cumhuriyet tamamen seçime bağlı bir hükümet şeklidir”. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken eğer bir anaysa yapılacaksa, milli, dili sade, manevi değerlere atıf yapan, vesayet rejimlerini çağrıştırmayacak özellikte olmalıdır. Adı üstünde anayasa demek misak demektir. Toplumun tüm kesimlerinin katılımı, kararı ve kanaatiyle ortak olmalıdır. Barışık olmalıdır.
Selam ve saygıyla.