Geçtiğimiz günlerde adli tıp uzmanlarınca yapılan otopsilerin ücretleriyle ilgili tam bir komedi filmine benzeyen haberlere tanık olduk. Adli Tıp Kurumu bünyesinde çalışan ve hafta sonları otopsi yapan hekimlere 50 TL bilirkişi ücreti veriliyormuş. Ne büyük rakam değil mi? Bu fiyat İstanbul’daki, mesai dışı otopsi yapan hekimler için böyleymiş. Anadolu’da, savcıların takdirine bağlı olarak daha düşük ya da daha yüksek rakamlar söz konusu olabiliyor. Bu, tamamen savcının, hekimin yaptığı işe atfettiği öneme bağlı olarak değişmektedir. Kanun takdir hakkı vermiş denmektedir. Bugün hangi uzmanlık dalından hekim hafta sonu ya da mesai saatleri dışında yaptığı en küçük ameliyatı 50 TL’ye yapmaktadır? Değil bilirkişi, bilmeyen kişi bile 50 TL’ye evinden kalkıp gelip ceset evirip çevirmek ister mi dersiniz? İstanbul’da bu rakamın kabul ediliyor olmasının birkaç nedeni olabilir. Bunlardan biri, hafta sonu için bir nöbet ekibi olup, bu ekibin İstanbul’daki tüm otopsileri, destek personeliyle birlikte kurumsal ortamda yapıyor olmasıdır. Diyelim ki, nöbetçi ekip 10 otopsi yaptı, bu da 500 TL’ye denk gelir. Çalışanlar, hiç yoktan iyidir, mantığıyla seslerini çıkarmıyor olabilir. İkincisi, sürekli otopsi nöbeti gelmediğinden katlanılıyordur. Üçüncüsü, böyle emredildiği için başka çare olmayabilir, kişiler çalışma huzurunu bozmak istemeyebilirler.
Bu rakamın kabul edilebilirliğine mantıklı açıklamalar getirmeye çalışırken, bir de duyduk ki, Adalet Bakanlığından bir Genelge çıkarılmış. Genelge’de özetle; adli tabip ve uzmanların resmi sıfatlı bilirkişi olarak kamu görevlisi statüsünde bulundukları için mesai saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde yaptıkları nöbetçi bilirkişilik dolayısıyla farklı ücrete hak kazanmayıp kendileriyle birlikte nöbet tutarak adli işlemler yapan hâkimler, savcılar ile aynı miktarda yol tazminatı alabilecekleri belirtilmiş. Bu rakam da 14 TL’ye tekabül ediyor. Öyle ki, bilirkişilik ücreti ile ilgili tek kanun maddesi olan CMK Madde 72- (1) Bilirkişiye, inceleme ve seyahat gideri ile çalışmasıyla orantılı bir ücret ödenir” demektedir. Burada bir bilirkişi gideri var-ki bu inceleme ve yol tazminatını kapsıyor, bir de çalışmasıyla orantılı ücret kavramı var. Genelge ile belirlenen husus, genelgenin kendi içinde de belirtildiği gibi yol tazminatıdır. Ancak, bunun bilirkişi ücreti imiş gibi, diğer bir deyişle otopsiye katılan hekime 14 TL’den fazla ücret verilemezmiş gibi uygulanmaya çalışıldığını biliyoruz.
CMK’nın ilgili maddesindeki “çalışmasıyla orantılı ücret” deyiminden; bilirkişinin harcadığı emeğin değeri, incelemenin niteliği ve gerektirdiği mesai, asli işinden uzak kalması, bilirkişinin kariyeri ve mesleki performans düzeyi veya teminindeki güçlük, üretilen hizmetin zorluğu, hizmetin riskleri ve bu hizmet için gereken teknik bilginin dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Adli tıp uzmanları yaptıkları adli otopsilerde; beyin cerrahisinde olduğu gibi kafatasını, göğüs/kalp cerrahisinde olduğu gibi her iki göğüs boşlukları ve kalbi veya genel cerrahide olduğu gibi tüm batını cerrahi kurallara uygun olarak açmakta ve değerlendirmektedirler. Adaletin sağlanmasında yol gösterici olan bu nitelikli ve son derece zahmetli işi yaparken, en az diğer cerrahi branşlar kadar, AIDS/HIV ve hepatit gibi birçok enfeksiyon riski ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Dolayısıyla, Genelge’nin, otopsilerin, adli tıp uzman ve asistanlarına 14 TL’ye otopsi yaptırılacak şeklinde uygulamaya konulması tamamen hukuk dışıdır. Haksızlıktır. Sadece yol tazminatı ödenerek ücretsiz bilirkişi hizmeti alınması, Anayasa’nın 18. maddesindeki “Angarya yasağı”na aykırıdır.
Yargı mensupları, hekimler ve özellikle adli tıp hizmeti veren hekimler dışındaki meslek mensuplarından bilirkişilik hizmeti istediklerinde, o meslek sahiplerinin bağlı olduğu meslek odası tarifelerine uymaya özen göstermektedir. Örneğin; değişik illerdeki veteriner hekimler odalarının ücret tarifelerine baktığımızda, hayvanlara ilişkin otopsi ve bilirkişi raporlarının 250 TL civarında olduğunu görüyoruz. İnsanı ilgilendiren bilirkişilik hizmetleri niye bu kadar değerlersizleştirilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ülkemiz aleyhine verilen kararlarda, otopsilerde yapılan eksikliklere ve otopsilerin uzman olmayan hekimlere yaptırılmış olmasına vurgu yapılmaktadır. Hem otopsileri adli tıp uzmanları yapsın, diyoruz hem de bedava yapsın, diyoruz. Hem de adli tıp uzmanı sayısı az diyoruz. Bu üçünü yan yana koyup olumlu sonuca varmak mümkün değil.
Adli tıp uzman ve asistanlarının ülke çapındaki toplam sayısı 350 civarındadır. Dolayısıyla az sayıda kişiyi ilgilendiren bir problem gibi görüldüğünden midir nedir, yıllardır bu sorunlar kanayan yara olarak devam ede gelmektedir. Bu açıdan, geçen hafta içinde otopsi ücretlerindeki bu komik duruma yer veren Zaman Gazetesi’ne buradan teşekkür ediyorum. Adli tıp hizmetleriyle ilgili ücret problemi sadece adli nitelikli ölümlerde verilen hizmetlerle sınırlı değildir. Adli olaya taraf olup yaşayan kişilerle ilgili hizmet kargaşasını bundan sonraki sayıya bırakarak çözüm önerilerime geçmek istiyorum.
Her şeyden önce Adalet Bakanlığınca çıkarılan ve hem özlük hakları hem de yasal açıdan sıkıntı ve çelişkileri içinde barındıran Genelge bir an önce geri çekilmelidir. Diğer yandan takdir hakkı sınırsız ve muğlâk bir şey olmamalıdır. Anayasamızın 55. maddesi; “Çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmelerini” garanti altına almak için devletin gerekli tedbirleri almasını öngörmüştür. Bu doğrultuda, CMK’nın 72. maddesinde de, bilirkişinin çalışmasıyla orantılı bir ücret verilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu, Türk Tabipleri Birliği ve Adli Tıp Uzmanlık Derneklerinin yetkilileri konunun çözümü için biraraya gelmeli, adli tıp uzmanı bilirkişinin, çalışmasıyla orantılı ücretin sınırlarını belirlemelidir. Subjektif bir kavram olan ve adli merciinin anlamadığı bir işle ilgili olarak belirtmekle yetkilendirildiği “takdir hakkı” kavramı, hukuken adalet, eşitlik ve objektiflik ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Yakında, önümüzdeki yılın bütçe görüşmeleri yapılacaktır. Adalet Bakanlığının bütçesine sıra geldiğinde bu hususlar da dikkate alınmalı ve bilirkişi ücretini takdir yetkisinden rahatsız olan/olması gereken adli yetkililer de bu yükten kurtarılmalıdır.