Bireysel planda insanoğlunun mutlu olabildiği bir başarısı varsa psikolojik iklimde bayramı yaşaması doğal bir durumdur.
İnsanlar toplumsal düzeyde birlikte sorumluluğunu üstlendikleri bir coğrafyada(vatan),birlikte bir başarı yaşamışlarsa o psikolojik ve sosyal iklimde bayramı yaşamaları da doğal bir süreçtir.
Ancak şöyle bir analiz yapılabilir. Ortak vatanda ortak bayramı yaşama sürecine giremeyen farklı bir yapılanma varsa, bu ikilem o toplumun yaşanan başarıyı birlikte içselleştiremediği gerçeğini ortaya çıkaran en çarpıcı örnektir.
O zaman da vatanın bütünlüğünü, gururunu ve sevincini temsil eden bayramın ‘zoraki bayram’ iklimine dönüşmesinin sebepleri üzerinde düşünülmesinin zamanını ıskalamanın dayanılmaz acizliğine düşülmemelidir.
Bu analiz yeterince felsefi bir içerik taşımayabilir.
Ancak bu kadar objektif, bu kadar göze sokarcasına sözler ve eylemlerle bayram iklimini yozlaştıran tutum ve davranışların sergilenmesi ortada iken, sofistike nitelik taşıyacak felsefi analizler yerine gerekli yöntemleri geliştirerek sebepleri ortadan kaldıran girişimlere ihtiyaç var.
Ülkemiz için konuşursak, 15 Temmuz’un analizinde, olayın sebebi nedir? Kendimize sorup cevaplandırmalıyız.
Olayın amacı nedir? kendimize sorup cevaplandırmalıyız.
Olayın yöntemi nedir kendimize sorup cevaplandırmalıyız.
FELSEFE YAPMA diye nitelediğimiz bu analiz ve sentez yöntemine başvurduğumuzda çıkacak sonuçların bizi şaşırtması beklenen bir durumdur.
Bu yüzden ülkeyi yönetenler şaşırma yerine, ’cambaza bak’ şaşkınlığını yaşamaya devam ederlerse, tarih onları cambaz olarak yargılayacaktır.
Bizim önerimiz imparatorluk kurmuş 600 yılı aşan dünya hakimiyetini sürdürmüş, sonrada yedi düvelle savaşarak CUMHURİYET’e dönüşmüş bir milleti yönetebilmek için, evrensel düşünüp milli hizmet üretebilme misyonunun üstlenilmesidir.
‘Yaparak öğrenme, yaptırarak öğretme’ yöntemini eğitim metodolojisi olarak içselleştirilmesidir.
Roma imparatorluğunu ortadan kaldırarak yerine evrensel İslami vizyonu yerleştiren FATİH’lerin çağdaş temsilcilerini ROMA HUKUKU kültürüyle Tevhid’ den ayıran kültürel besleyicilerini, ancak felsefe yapabilme yöntemleri ile tanıyabilirsiniz.
Roma hukuku doğal hukuksa sorun yok.
İslam hukuku doğal hukuksa sorun yok.
İkisinin de felsefesini yapabilmeliyiz.
Yoksa Roma hukuku ile sizin mental olarak beyninizi, fiziksel olarak ayaklarınızı bağlarlar ve ellerinizle ‘’ne güzel vücut dilini kullanıyor’’ diye propagandanızı / tanıtımınızı/ reklamınızı ücretsiz olarak yaparlar; ancak istikbalde karşılığı topraklarımız olmak şartıyla.
Yolumuz aydınlık olsun.