Bundan bir ay kadar önceydi. Yönetimden Selçuk arkadaşımız telefon ederek, 19 Mayıs’ta Samsun’da toplantı düzenlediklerini, bana da ‘Cumhuriyetten günümüze kadın sağlığı’ konusunu verdiklerini söyledi. Dernek olarak, yüzüncü yıl törenleri aktivasyonunda bulunacağımız için çok memnun olmuştum. Hemen araştırmalara ve hazırlıklara giriştim. Çeşitli kaynaklardan bilgi ve belgeleri titizlikle topladım. Yüz yıl öncesinden, Osmanlı’da kadının sosyal konumundan başlayarak, günümüzde hem sağlıkları hem de sosyal konumları açısından kadınımızı araştırdım. Osmanlı Dönemi’nde, Afrika ve Orta Doğu’dan getirilen genç kızların köle pazarlarında cariye olarak satıldıklarını, yine o dönemde kızların tıp fakültesine alınmadıklarını öğrendim. Cumhuriyetimizin ilk kadın doktoru olan Dr. Safiye Ali’nin tıp fakültesini Almanya’da okumak zorunda kaldığını, mezun olunca 1923’te yurda döndüğünü, İstanbul Cağaloğlu’nda muayenehane açarak çalışmaya başladığını, Ticaret Odası kayıtlarına bile ‘Dr. Safiye Ali beyefendi’ olarak yazıldığını öğrendim. Tıp fakültesine, Cumhuriyetle birlikte kız öğrenci alınmaya başlamış. Onları üniversiteye kaydettiren, çağının ileri görüşlü akademisyeni olan Prof. Dr. Besim Ömer Paşa da bir kadın-doğum hekimi. İlk altı genç kızımız, tıp fakültesinden 1928’de mezun olmuş. 1926’da kabul edilen medeni kanunla tek eşlilik kabul edilmiş, kadınların mirastan eşit pay alma hakları da bu kanunla sağlanmış. Kadınlarımıza 1931 yılından itibaren ehliyet alma hakkı verildiğini, 1934’te çıkarılan kanunla milletvekili seçme ve seçilme hakkı, daha sonra 1965 ve 1983’te çıkartılan ‘aile planlaması kanunları’ ile de pek çok septik abortus ve septik şok nedeni ile olan anne ölümlerinin önüne geçilebilmiş olduğu bilgilerini derledim. 19 Mayıs’ın 100. yılında, bir gün öncesinden Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği yönetimi olarak biz yine Samsun’dayız. Toplantı öncesinde pideci Niyazi Kesim’in kapalı kıymalı-manda peynirli ve pastırmalı yumurtalı, tereyağlı pideleri ve Atakum sahilinde konakladığımız butik Marin Oteli tam anlamıyla müthişti.
Öyle kuru kuruya gidip gelmek olmaz. Bizim de orada bir aktivitemiz olmalı diye, ‘TJOD, İlk Adım 100. Yıl Toplantısı’ adında düzenlediğimiz bir toplantı için buradayız. Toplantıda, ‘Cumhuriyetten günümüze kadın sağlığı’ başlığıyla bir konuşma yapacağım için oldukça heyecanlıyım. Meslektaşlarımıza Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze sağlıkta geldiğimiz konumu anlatacağım. Yukarıda da belirttiğim gibi, toplantı moderatörümüz Bursa’dan Dr. Selçuk Söylemez’den süremin 20 dakika olduğunu öğrendim. Bu benim açımdan bir görevdi ve ben bu görevi en iyi şekilde yerine getirmeliydim.
Samsun Yelken Kulübü’ndeki toplantıda 1920’li yılların sağlık verileri: 1.059 doktor, 139 hemşire, 347 ebe, 1.036 sağlık memuru ve 86 hastanesinde toplam 6.437 hasta yatağı olduğu. 2017 yılında 149.997 doktor, 28.000 diş hekimi, 27.500 eczacı, 166.000 hemşire, 54.000 ebe, diğer sağlık personeli ve hizmet alımı 494.000 olmak üzere, 921.000 sağlıkçı sayısına ulaşıldığını anlattım. Hastane sayımız 86’dan 1.518’e, hastane yatak sayıları ise 6.437’den 225.863’e çıkmış. Yine 1920’lerde ülkemizde bebek ölüm oranı 500’ün, anne ölüm oranları binlerin üzerindeyken, 28.9.2018 Sağlık Bakanlığı verilerine göre: Bebek ölüm hızı binde: 6,85 yaş altı ölüm hızı binde: 8,6 Anne ölüm hızı, yüz binde: 14,4.
Çeşitli hastalıklara karşı uygulanan aşılama programlarında %96-98’lere ulaştığımızı gururla anlattım. TÜİK’e göre ortalama yaşam 79 (Kadınlarda: 81, erkeklerde: 75) olmuş. Nüfusumuzun 13 milyondan 82 milyona yükseldiğini, bunun 25 milyonunun çocuk ve ergen olduğunu da sözlerime ekledim. Konuşmamın sonunda kadın şairlerimizden Suna Doğanay’ın ‘O, Mustafa Kemal’di’ adlı şiirini okudum:
Ordu yok dediler, kurulur dedi. Para yok dediler, bulunur dedi. Düşman çok dediler, yenilir dedi. Ve… Bütün dedikleri oldu… İşte O, Mustafa Kemal’di.
Sönmüş ışıklardan sızan bir ışık, Eli kalem tutan, eli barış, eli özgürlük kokan, İşte O, Mustafa Kemal’di, Çanakkale’de destanlar yazan.
Cumhurbaşkanından Bakanlara, parti başkanlarından milletvekillerine, nostaljik Vosvos’lulardan motosikletlilere kadar yurdun her köşesinden binlerce vatandaşımız, Samsun’da el ele gönül gönüle hep birlikte meydanlardaydı. Millet olarak orada tek gövde tek yürek olduk. Atatürk resimli, 100. yıl yazılı kırmızı beyaz giysileriyle, ellerde bayraklarla onurlu günümüz olan bu büyük olayın yüzüncü yılını, büyük bir coşkuyla büyüğünden küçüğüne hep birlikte kutladık. Darısı nice yüzyıllara.