Meslektaşlar Tıp Fakültesinde öğrenci iken daha öğrenirler, karaciğerin vücudumuzun fabrikası olduğunu ve karaciğersiz bir yaşamın mümkün olmadığını. Vücutta yedeği olmayan iki yaşamsal organ vardır; biri kalp diğeri karaciğer. Akciğerler ve böbreklerde yaşamsal organlardır ama yedekleri vardır. Örneğin anne bir böbreğini kronik böbrek yetmezliği olan çocuğuna verdiğinde diğer böbreği ile sağlıklı bir yaşam sürer, ya da bir akciğeri hastalık nedeniyle alınan (pnömonektomi) kişi diğer akciğer akciğeri ile sağlıklı bir yaşam sürebilir. Ama kalp veya karaciğersiz bir yaşam ne yazık ki mümkün değildir. Bu nedenle sağlıklı karaciğeri korumak ya da hasta olduğunda uygun tedaviyi görmek hayati önem taşır. Konunun önemine dikkat çekmek ve tüm dünyada karaciğer konusunda farkındalık yaratmak için “19 Nisan Dünya Karaciğer Günü” olarak belirlenmiştir.
Karaciğer, toksinleri filtrelemekten sindirim ve metabolizmaya yardımcı olmaya kadar vücutta 500’den fazla önemli işlevi sessizce yerine getiren isimsiz bir kahramandır. Bir yandan çeşitli proteinleri sentezleyen bir fabrika gibi çalışırken bir yandan da vücut için zararlı olan birçok atığın vücuttan atılmasını sağlayan bir baca görevini görür. Bunun yanında zor zamanlarda kullanılmak üzere bazı besin ögelerini depolar, ürettiği safra ile yağların emilimini sağlar ve adeta bir deterjan gibi bağırsaktaki zararlı bakterilerin temizlenmesine yardım eder. Bu kadar önemli bir organ olmasına rağmen, karaciğer sağlığı genellikle ihmal edilmekte ve çoğu kez yaşamı tehdit eden önemli karaciğer hastalıklarına yol açmaktadır. Avrupa Karaciğer Hastalıkları Derneği (EASL) verilerine göre 2017 yılında dünya genelinde 1,5 milyar insanda kronik karaciğer hastalığı mevcuttur ve her yıl 2 milyon insan bu nedenle hayatını kaybetmektedir.
Tüm Dünya’da ve ülkemizde kronik karaciğer hastalıkları, siroz ve karaciğer kanserinin en sık nedeni Hepatit B ve C virüsüdür. Ülkemizde fazla olmasa da özellikle batı toplumlarında alkole bağlı karaciğer hastalıkları da azımsanmayacak oranlardadır. Bir başka tehlikede karaciğer açısından 21. Yüzyılın pandemisi olan obezite ve buna bağlı olarak gelişen yağlı karaciğer hastalığıdır. Hepatit B etkin aşısı ve yaygın aşılama ile son yıllarda ülkemizde azalma eğilimine girmiştir. Hepatit C hastalarında 2-3 aylık gibi kısa bir sürede ağızdan alınan ilaç kombinasyonu ile %90 üzerinde tedavi elde edilebilmesi ve temel geçiş yolu olan kan ile kan ürünlerinde kullanım öncesi hepatit C nin araştırılması; hepatit C nin kontrolünü sağlama yönünde önemli gelişmeler olsa da hala çok sayıda vakanın siroz gelişinceye kadar saptanamaması nedeniyle önemini korumaktadır. Her iki viral hepatit, bulaşa neden olacak bütün vakaların saptanıp tedavi edilmesi ile ancak toplumdan temizlenebilir. Bugün olduğu gibi benzer sağlıkla ilgili farkındalık günlerinde hem sağlık otoriteleri ve çalışanlarının hem de hastaların konuya ilgi göstermeleri hastalıkların toplumlardan temizlenmesine katkı yapacak önemli adımlardan biridir.
Karaciğeri hastalıklardan korumada önemli bir görev kişinin kendisine düşmektedir. Sağlıklı ve düzenli beslenme, hijyen kurallarına uyum bu görevin temelini oluşturur. Her ne kadar karaciğer vücuttan toksinlerin ve zararlı ürünlerin temizlenmesinde önemli rol oynasa da örneğin alkol tüketiminin bağımlı hale gelmesi ya da gelişigüzel bitkisel ilaç kullanımı, komşu önerisi ile kimyasal ilaç kullanımı, doğadan toplanan ve kontrolü yapılmamış mantarların yenmesi sonucu ani gelişen karaciğer yetmezliği veya kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanserine yol açarak ölümle sonuçlanabilmektedir. Farmakolojik analizi yapılmamış hiçbir bitkisel ürün bu nedenle koruyucu veya tedavisi edici olarak kullanılmamalıdır.
Karaciğer üzerine olumsuz etkisi olan bir diğer konu şişmanlık ve obezitedir. Şişmanlık ve obezite bir yandan tip II diyabet ve kalp damar hastalıklarına yol açarken diğer yandan da önce karaciğeri yağlandırmakta, önlem alınmaz ise yağlı hepatit, karaciğer sirozu ve karaciğer kanserine yol açarak ölüme neden olabilmektedir. Hareketsiz yaşam, ayak üstü kalorisi yüksek besin değeri düşük yiyeceklerle beslenmek, şekerli gazlı içecekleri tüketmek, çağımızda obezitenin en önemli nedenleridir. Bütün Dünya’da sağlıklı beslenmeye örnek gösterilen Akdeniz tipi beslenme; yani sebze, meyve ve zeytinyağı esaslı bir beslenme ve gün içinde yapılacak 20-30 dakikalık bir yürüyüş ile karaciğerimizi koruyabilir, sağlıklı bir yaşam sürebiliriz. Yarın yaparım demeden hemen bugün karar verip başlayalım, sağlıklı bir yaşam için paketlenmiş, besin değeri düşük kalorisi yüksek, katkı maddesi içeren yiyeceklere, gazlı şekerli içeceklere hayır, hareketli bir yaşama evet, sağlıklı yaşama ve karaciğer merhaba….
6 yorum
Çok güzel konunun önemi vurgulanmış
Teşekkürler, önemli bir konuda farkındalık sağlayıcı bir yazı
Teşekkür edrim
Bilgiler için teşekkür ederim. Çok güzel özetlediniz.
Makalemi okuduğunuz ve değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim
Ben teşekkür ederim okuduğunuz ve değerlendirdiğiniz için