Tütün kontrolü alanında Türkiye, kısa bir zaman aralığında tüm dünyada büyük takdir toplayan başarılara imza atmıştır. 1996 yılında 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun çıkarılmış; 2002 yılında 4733 sayılı kanunla Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) kurulmuştur. 2004 yılında 5261sayılı Kanun’la Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi kabul edilmiştir. 2006 yılında Ulusal Tütün Kontrol Programı yayınlamıştır. Son olarak 2008 yılında 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun kabul edilmiştir.
Bu Kanun’un getirdiği hükümleri kısaca bir hatırlayalım: “Kamu hizmet binalarının, koridorları dâhil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan binaların kapalı alanlarında sigara içilemez. Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alametleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklâm ve tanıtım yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz. 18 yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez. Sigara yasağının uygulanması ve tedbir alınmasıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmeler önce yazılı olarak uyarılır; bu uyarıya rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında ise mahalli mülki amir tarafından 500 TL ile 5 bin TL arasında ceza verilir. Sigara yasağı bulunan yerlerde sigara içenlere 69 TL, sigara izmaritini ve paketini yere atanlara 25 TL ceza verilir. Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürünlerini bedelsiz olarak hediye vermeleri, indirimli satmaları, eşantiyon, promosyon veya yardım olarak dağıtmaları, ilan vermeleri, yetkili satıcı yerlerin dışında satış yapmaları halinde 50 bin TL’den 250 bin TL’ye kadar cezaya çarptırılır. Ele geçirilecek tütün ürünleri mahalli mülki amirin kararıyla kamuya geçirilir. Görsel yayın yoluyla film, dizi ve müzik kliplerinde tütün ürünlerinin reklamı yapılması halinde; yerel yayın yapanlara 1000 TL ile 5 bin TL, bölgesel yayın yapanlara 5 bin TL ile 10 bin TL, ulusal yayın yapan kuruluşlara ise 50 bin TL ile 100 bin TL idari para cezası verilir”.
Bu son kanunla Türkiye, tütün kontrolü konusunda çağdaş ülkelerdeki gibi toplumsal sorumluluklarının gereği olan hukuki normlarını oluşturmuş bulunmaktadır. Kanunun yürürlüğe girdiği 19 Mayıs 2008’den itibaren Türkiye’de ortak yaşanan alanların çoğunda sigara içmek, güçleşmiştir. Kanunun uygulanmasına dönük olarak 27 Mayıs 2008 tarihli ve 26888 sayılı Resmi Gazete’de İçişleri, Maliye ve Sağlık Bakanlıklarınca kamu kurum ve kuruluşlarına ait yer, araç, bina ve tesislerde tütün ürünü tüketenlere verilecek idari yaptırım kararlarının uygulama usul ve esasları hakkında tebliğ yayınlanmıştır. Yine, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yayınlanan 27 Ekim 2008 tarihli ve 31731 sayılı genelgede 4207 sayılı Kanun Hükümlerinin Uygulanması Hakkında Esaslar belirlenmiştir. Bu genelge gereğince illerde tütün kontrolü için denetim ekipleri oluşturulmuş; kanun hükümlerinin eksiksiz olarak uygulamaya geçirilmesi; yasağa uymayan kurum ve işletmelerle ilgili yasal yaptırımların uygulanması için önemli adımlar atılmıştır.
Atılan bu adımların başarılı olduğu görülmektedir. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK)’nun sigara satış verilerine göre, ülkemizde 2008 Temmuz ayında içilen sigara miktarı, geçen yılın aynı ayına göre 520 milyon adet, ağustosta 457 milyon adet, ekimde ise 955 milyon adet azalmıştır. Daha birkaç ay içerisinde elde edilen bu sonuçlar, tütün kontrolü konusunda atılan adımların doğru ve etkin olduğunu ve işe yaradığını açıkça göstermektedir.
19 Temmuz 2009 itibariyle “özel hukuk kişilerine ait olan lokanta, kahvehane, kafeterya ve birahane gibi eğlence yerlerinde” de yasaklar yürürlüğe girecektir. Böylece ortak yaşam alanlarında tümüyle sigara içilemez olacak; genç nesillerimize tamamen sigarasız alanlarda yaşayabilmenin yolu açılabilecektir. Bu noktada hepimize görev düşmektedir. Sağlıklı bir gelecek ve sağlıklı kuşaklar isteyen herkes, 19 Temmuz sonrasında ortak yaşama alanlarında yasal olarak sigara içilmesinin mutlak yasak olduğu bilinciyle, aksi yönde hareket edenleri medeni ölçüler içerisinde uyarmalı; uyarıları dikkate almayanları yetkili ve sorumlu kişilere bildirmelidirler. Kanunun sorumlu kıldığı merciler, 19 Temmuz’dan itibaren ortaya çıkabilecek ihlallere karşı şimdiden önlemler almalı ve söz konusu işletme sahiplerini yasanın tavizsiz uygulanacağı konusunda uyarmalıdırlar. İl tütün kontrol komiteleri, il yöneticileri, kamu kurumu yöneticileri, belediyeler, kolluk kuvvetleri kendilerine tanınan yetkileri kullanıp, sorumluluklarının gereğini yerine getirdiklerinde ulusal sağlığımız için çok önemli bir dönüm noktasını daha başarıyla aşmış olacağız.