30 Nisan 1993. Acil tıp uzmanlığı, “İlk ve Acil Yardım” adı ile Tababet Uzmanlık Tüzüğü’ne yeni bir ana dal olarak eklendi.
Diğer uzmanlık ana dallarının aksine, organ sistemleri ya da temel tıp bilimleri adı ile kurulmayan bir uzmanlık ana dalı. Sağlık hizmetlerinin dünya çapında değişen sunumu sonucu, halkın isteği ve ihtiyacı ile ortaya çıkan bir ana dal.
Dünyada acil tıp, halen sınırlı sayıdaki ülkede gelişmiş düzeyde. Ülkemizde acil tıp ise uluslararası örneklerine bakıldığında hem ilklerden hem de gelişme bakımından ilk sıralarda yer alanlardan biri.
Tüm yeniliklerin ve köklü değişikliklerin karşısında her zaman bir direnç olsa da, önümüze çıkan birçok engel, istekli, arzulu ve acil tıbba inanan hekimlerin özverisi ve az sayıda da olsa diğer uzmanlık dallarından akademisyenlerin desteği ile aşıldı. Daha sonra en büyük destek TTB UDEK düzeyinde verildi; uzmanlık eğitiminin gelişimi için yapılan tüm çalışmalarda dönemin kurul üyelerinin katkısı göz ardı edilemez. Sağlık Bakanlığı da gerek hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin gerekse de acil servislerin artan önemini fark edip yürürlüğe koyduğu mevzuat çalışmaları yanında, hizmetin sunumunu kolaylaştıracak çok sayıda destek sağladı. Bazı üniversite hastanelerinde klinik hizmette sağlanan başarılı yapılanma ve uygulamalar, tıp eğitimine verilen destek ve yapılan bilimsel araştırmalar ile acil tıp uzmanlığının önemi daha iyi anlaşıldı.
Ülkemizde acil servislerde pratisyen hekimler yıllarca özveri ile çalıştı. Halen de birçok acil serviste her türlü zorluğa karşı görev yapmaya devam ediyorlar. Aile hekimliğine geçiş sonrası azalan pratisyen hekim sayısı neredeyse tüm klinik branşlardan uzman hekimlerin acil servislerde görevlendirilmesine neden oldu. Önceden konsültan hekim olarak acil servislerde yapılan uygulamaları eleştirenler, belki de ilk kez acil tıbbın ve acil servis hizmetinin ayrı bir uzmanlık alanı olduğunu kabul ettiler.
Günümüzde halen acil tıbbın önünde çeşitli engeller mevcut. Ülkemiz sağlık hizmetlerinde yaşanan önemli değişimler acil tıbbı bazı zamanlarda desteklerken, bazı zamanlarda da hizmetin sunumunu zorlaştırmaktadır. Sağlık politikalarının sadece giderleri azaltma amaçlı yönetimi, “Herkesin bir hekimi olacak.” sözü ile yaratılan, ama nedense istenen verimi vermeyen birinci basamak hizmeti, popülist yaklaşımlı sağlık politikaları ile dünyada eşi benzeri görülmemiş bir serbestlik sonucu doktor doktor gezme alışkanlığı, tıp mesleğinin kutsallığını ve özveri ile çalışan hekimlerin emeğini birkaç kötü örnek ile toplum gözünde karalayan zihniyet ve daha niceleri, tüm branşlardaki sağlık bakım hizmetleri gibi acil tıp hizmetlerinin sunumu ve gelişimi önünde de birer engel olmaya devam etmektedir. Son yıllarda giderek artan sağlıkta şiddetin en mağduru, acil servis çalışanlarıdır. Yaşanan bu sıkıntıya yönelik atılan etkisiz birkaç küçük adım dışında, yetkililerin devam eden sessizliğini anlamak ise mümkün değildir.
Her şeye rağmen acil servislerde görev yapan hekimlerin, diğer sağlık çalışanları ile birlikte ekip ruhu içinde yılmadan çalışmaya devam edecekleri açıktır. Acil tıp, sağlık hizmetlerinin “sigortasıdır”, “güvenlik ağıdır”, “olmazsa olmazıdır”. Bizlergece-gündüz, hafta sonlarında, bayram tatillerinde, g(ö)revlerde sizlerin ve toplumun sağlığı için hep yerimizde olacağız.
Halen genç bir ana dal olmasına rağmen, büyük bir hızla yaygınlaşan ve gelişen acil tıp uzmanlığı, dünyada olduğu gibi, ülkemizde de 21. yüzyılın uzmanlık dalı olacaktır.
Bu dalın önemi nedeni ile bizler 30 Nisan’ı “Acil Tıp Günü” olarak kabul ettik ve kutluyoruz.
Nice 20 yıllara, hep birlikte başarı ile ulaşmak dileklerimle.