Cumhurbaşkanlığı ve TBMM genel seçimlerine az kaldı; muhalefet çevreleri Ak Parti ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süren iktidarının sona ereceğine inanıyor. Bir siyasal iletişim uzmanı olarak Erdoğan’ın ve partisinin 2002’den bu yana en zorlu seçim yarışıyla karşı karşıya olduğunu söyleyebilirim. Bu noktada seçim sonuçları tahmin edebilmek çok zor, üstelik altılı masa da adayını hala açıklamamışken…
Şimdiye kadar üç ana seçim bloğu şekillendi. Geçen seçimden kalan Cumhur İttifakı, Ak Parti ile MHP’yi bir araya getiriyor. İttifak istikrarlı görünse de MHP’nin popülaritesinin azaldığını söyleyebiliriz. Bu nedenle Ak Parti’nin meclis çoğunluğunu korumasına veya Erdoğan’ı yeniden seçmesine yardımcı olma konusundaki desteğinin azaldığını söylemek yanlış olmaz. Altılı masa olarak bilinen ikinci blok, tutarlı bir siyasi ittifaktan çok, ideolojik olarak çeşitliliğe sahip muhalefet partilerinin yalnızca Recep Tayyip Erdoğan’a karşı birleşmiş ittifakı gibi. İttifak üyeleri, seçimleri kazanmaları halinde ülkeyi parlamenter sisteme döndürme gayesi dışında, herhangi bir lider üzerinde henüz anlaşmaya varamadı. Kimilerine göre, altılı masa Erdoğan’ın özelleştirilmiş bir kampanya yürütmesini engellemek için duyuruyu erteliyor. Ancak bu gecikme, muhalefetin potansiyel adayının kendisini seçmenlere tanıtmak zorunda kalacağı süreyi de kısıtlıyor. Hangi yöntemin daha etkili, onu seçim gecesi göreceğiz. Son blok ise PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen ve önemli bir paya sahip olan HDP dışında gerçek ağırlığı olmayan altı Kürt ve sol partiden oluşan Emek ve Özgürlük İttifakı…
Diğer yandan yinelenen kamuoyu araştırmaları var: Geçtiğimiz seçimlere kıyasla Erdoğan’ın oylarında ciddi bir düşüş olduğunu gördük, özellikle de Eylül ayındaki anketlerde. Son aylarda ülke seçim öncesi döneme girerken, cumhurbaşkanı doğrudan hane halkını etkileyecek yatırım ve yardım paketlerini açıklayarak seçim ekonomisini uygulamaya başladı.
Ve özellikle son zamanlarda “vefa” kavramını duygusal olarak kullanmaktaki iradesini de bu seçimde gösterdiğini görüyoruz. Böylece seçmenini “son bir kez” kendisine oy vermeye çağırıyor. Özetle Erdoğan, hem profesyonel bir politikacı hem de bir ‘seçim makinesi’ olduğu düşünüldüğünde, bu seçimi kazanmak için tüm kartlarını oynuyor gibi görünüyor.
Elbette taraflar ilk turda cumhurbaşkanlığını kazanmak ve meclis sandalyelerinin çoğunluğunu kontrol etmek istiyor. Ancak kıyasıya çekişmenin yaşanacağı seçimin ilk turda sonuçlanacağı konusunda kimse kesin konuşamaz. İki turlu bir seçim olması durumunda, üç olası sonuç olacaktır: (1) Cumhur İttifakı meclis çoğunluğunu elde edebilir. (2) “Altılı masa” meclis çoğunluğunu sağlayabilir. (3) Her ikisi de meclis çoğunluğunu elde edemeyerek HDP’nin daha belirleyici olacağı bir hale daha alakalı hale getirecek.
Benimse önerim seçime katılan siyasi aktörlerin önümüzdeki aylarda şu kavramlardan uzaklaşmaması yönünde: Ekonomi, sığınmacılar, diplomasi, dezenformasyon ve terörle mücadele. Bu problemlere gerçekçi çözüm önerileri getirebilmek her adayın sorumluluğunda olmalıdır. Kampanya vaadlerini bu konular çerçevesinde yürüten taraf seçimin kazananı olacaktır.
Ama unutulmamalıdır ki Merhum siyasetçi Demirel’in de dediği gibi: “24 saat siyasette çok uzun bir süredir.” Daha neler olur neler…
1 yorum
Seçimle ilgili dutum değerlendirmeniz için teşekkür ederim. Ben çoğunluğun yaşadığı ekonomik güçlüğün etkili olması olasılığını etkin bir belirleyici neden olacağı kanısındayım. Ayrıca işsizlik. Gençlerin işsizliğini çok önemli buluyorum.
Ancak Demirel e katılmamak mümkün değil. Sizce gençlerin oy dağılımı nasıl olur? Etkinliği ne düzeyde görülür?