Bir anesteziyolog olarak 29 Ekimler benim için birden fazla önem taşıyor. Cumhuriyet Bayramı aynı zamanda kongrenin yapılmasından dolayı anestezi bayramı da oluyor. Evrendeki her şeyin bir diğeri ile olan ilişkisine hep inanmışımdır. Cumhuriyet büyüyor, gelişiyor; anestezi de öyle. Cumhuriyet’in sorunları var, anestezinin de… Meslektaşlarıma sorunları yazma sözü verdim, bu sayıda izninizle sözümü tutacağım.
Yoğun bakımlar yine 2002 yılındaki Uzmanlık Tüzüğü’nde olduğu gibi anesteziyologlarda değil! Yan dal ihtisası dahiliye, göğüs hastalıkları ve çocuk anabilim dalları tarafından verilebilecek. Anesteziyologlar, en az 20 yıldır bu alanda büyük bir çaba gösterdiler ve emek verdiler. Branşlar arasında bir alanın yarışma konusu olması gerçekten hoş görünüyor. Bu kadar zahmetli bir alana birden fazla anabilim dalının sahip çıkması etkileyici. Ancak anesteziyologların bu yarışın dışında bırakılmaları büyük haksızlık. Her gün insanları yoğun bakımlara kabul eden ve bakıp, şifa sunanlar arasında anesteziyologlar var. Dünyanın her yerinde anesteziyologlar bu işin içindeler, kanımca hep de olacaklar.
Daha önceki yazılarımda da yazdım, yine yazacağım! Anesteziyolog neden cerrahi ücretin üçte birini alıyor? Aynı emek ve bilgi birikiminin gerektiği alanlarda neden böyle bir ücret uygulaması var? Üstelik cerrahi ve anestezi, hasta başında aynı zaman dilimini paylaşıyor. Gerçekten bu sorunun yanıtını bilmiyorum. Bu uygulamanın bir tarihi geçmişi olmalı!
Anestezi teknisyenlerinin görev ve sorumlulukları yine bir başka sorun olarak hâlâ gündemde. Teknisyenlere yüklenmeye çalışılan sorumluluk çok ağır. Anestezi teknisyeni ve hekimin görevleri farklıdır. Bunu artık anlatmaya bile gerek olmadığı düşüncesindeyim.
Neden bu branş bu kadar sorunlu? Neden hep bir şeyler elinden alınıyor, hep haksızlığa uğruyor? Bir yanlış var, bir şeyler aksıyor ama nerede ve neden? Bu soruların yanıtlarını mutlaka aramalıyız. Acaba bizlerin de bu aksaklıkta bir sorumluluğu var mı?
Sorunları sıralayınca çok gibi görünüyor ama gelişmeler daima sancılıdır. Çok da güzel gelişmeler oluyor. Eskiden kongrelerde çok daha az anesteziyolog vardı. Her geçen gün daha çok ve daha donanımlı nesiller geliyor. Çünkü her şey gibi anestezi de gelişiyor. Avrupa Anestezi Kongresi’nde altı Türk konuşmacı olması ne gurur verici. Bu konuşmacıları önerip, kabul ettirecek kadar da değerli birinin orada yer alması da en az bir o kadar onur verici. Alanında ilerleme gösteren, otorite niteliğinde bilim insanlarının varlığına işaret değil midir bu tablo? Günü gününe gelişmeleri izleyen, çağdaş tıbbın tüm gereklerini uygulayan bir genç nesil görüyorum. Ben böyle görüyorum! Eksikler yok mu? Elbette var, olacak da. “Daha iyi, iyinin düşmanıdır!” özdeyişi galiba bu durumu iyi anlatıyor.
İletişim ve demokratik tartışma ortamlarının çözemeyeceği bir sorun olduğunu düşünemiyorum. Eğer birliktelik sağlanır ve bir göreve birlikte omuz vermiş insanlar olduğumuzun farkına varabilirsek herhalde çok yol alabilir, daha çok yükü kolayca taşıyabiliriz. Yeter ki ötekiler yaratmadan, herkesin biz olduğunu anlayalım; yoğun bakıma da, teknisyenlere de, ücretlere de çözüm buluruz. Arada bir geriye dönüp bakalım ve nereden nereye diyebilelim. Çok yol aldık, bu ne kadar çok yol alabileceğimizin bir kanıtı olarak görülebilmeli. Yüreğinde bilimin ve insanın aşkı olan herkes el ele verirse yollar da kısalacaktır elbette ki. Ses verenlere teşekkürler…