Önümüzde yine bir "Dünya Kadınlar Günü" var. Amaç kadınları layık olduğu düzeye getirmek ve bunun için de onları bilinçlendirmek. Her sene bazı erkek hastalarımdan bu günü kutlayan kartlar alırım.
Bana sorarsanız her yıl Dünya Kadınlar Günü kutlanıyor da ne oluyor sanki, ne değişiyor, bir sonraki sene daha mı farklı oluyor? Kadınlar kendilerine daha mı fazla saygı duyuyorlar? Değil. Çünkü bilinçlenmenin temelinde kendini tanıma ve kendine saygı duyma vardır. İnsan kendisine saygı duyarsa çevresindekiler de ona saygı gösterir. Oysa bakın gazetelere, izleyin televizyonları, görün kadınlar ne durumda. Birisi çıkıyor,nikahsız beraberliklerle, 3 – 4 kadından (belki daha fazla) oluşan, neredeyse "harem" denebilecek bir oluşum içinde yaşıyor. Kadınların herbirisi hayatından memnun, yiyor – içiyor, geziyor – tozuyor, ohh. (Aslında son derece onursuz bir yaşantı) İşin asıl enteresan yönü de toplum da bu durumu kabullenmiş; hiç kimse o adama "sen ne yapıyorsun" demiyor, üstüne üstlük en üst düzey topluluklarda bu adama iltifat üstüne iltifat ediliyor. (Evli hanımlar tarafından bile)
Diğer tarafta bilgisayar uzmanı bir hanım, evli bir adamla ikinci eşi olarak imam nikahı ile evleniyor. (buna evlilik mi denir şimdi?) Bu üçlü grup televizyon kanallarına davet ediliyor, üçü bir çıkıyorlar, gülerek poz veriyorlar ve üçünün aynı yatakta yattığını gülerek anlatıyorlar. Mideniz bulandı değil mi? Ama bunlar bu ülkede oluyor. Hepimizin çoluğu çocuğu da bunları izliyor ve çocukların değer kavramları ve aile mefhumları da böylece gelişiyor. Ondan sonra gelecek nesillerden hayır bekle. Peki RTÜK nerede, bu memleketin hukuk adamları nerede?
Gazete haberi, sanki normal bir durummuş gibi "imam nikahlı eşi" diye başlıyor. Oysa aynı evde yaşıyorsan neden medeni nikah yapmıyorsun, çok mu masraflı; o işin aldatmacası. Ama erkeğin işine geliyor, kadın da razı oluyor; hiçbir hakkı hukuku olmadan adama hizmet ediyor, çocuk doğuruyor; bıkılınca da kapı önüne konuyor. Kadın hakkını arayamıyor, çünkü kanun nazarında hiçbir hakka sahip değil, kanun da onu koruyamıyor. İşte bunlar için kadınlara "saçı uzun aklı kısa" diyorlar; kimler, erkekler. Haksızlar mı?
Bir yahudi atasözü der ki "kendini sev ve koru, sen kendini korumazsan seni kim korur." Bence çok haklı söylenmiş bir söz. Kendi değerini bilmeyenin değerini başkalarının bilmesine imkan yok.
Evlilik müessesesini kuranların kimler olduğunu biliyor musunuz? Erkekler. Nedeni de kıskançlık duyguları.
Doğan Cüceloğlu’nun bir kitabındaki şu söz bence çok anlamlı: "Bir uygarlığın özü, kadın-erkek ilişkisinin kalitesinde yatar."
8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun.
Saygılar.