Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olmadığım için yumurtalık kanseri hekim olmayan veya hastalık ile tanışmamış birisi kadar ilgimi çekmişti hekimlik hayatım boyunca, ta ki 2015 yılı Temmuz sonuna kadar. İki yaş küçüğüm, kız kardeşimi 10 ay kadar önce kabızlık şikayeti nedeni ile tetkik etmiştim bir gastroenterolog ve iç hastalıkları uzmanı olarak. Kan değerleri, ultrasonografisi normaldi, sadece B12 değeri düşüktü ve onu da yerine koyma tedavisi ile düzelttikten sonar şikayetleri azaldığı için daha fazla ayrıntılı tetkike gerek görmemiştim, dahası aklıma hiç kanser gelmediği için yada doktorların çoğunda olduğu gibi ben veya yakınlarım sanki kanser olmazmış saplantısı ile bu yönden daha ileri tetkik yapmayı düşünmemiş hele hele yumurtalık kanseri aklımın ucundan dahi geçmemişti. Normalde bu durumda 50 yaşını geçtiği için kalın bağırsak kanseri açısından bir kolonoskopi yapmam gerekirken bunu da yapmamıştım, kardeşime kıyamamıştım bu zorlu tetkiki yapmak için. On ay sonra karın alt kısımlarında karın ağrısı başlayan kardeşim birkaç yıl önce buna benzer şikayet ile böbrek taşı teşhis edildiği için ürolojiye başvurmuştu, orada yapılan tetkiklerde enfeksiyon bulgusu olarak hafif bir CRP ve lokosit yüksekliği dışında ultrason dahil anormal bulgu olmayınca nedense bu kez aklıma tomografi çektirmek geldi, tüm karın bölgesinin ilaçlı tomografisi çekildi, sol yumurtalık bölgesinde yumuşak doku artışından bahsediyordu, enfeksiyonu gösteren kan değerleri de hafif yüksek olunca daha çok kalın bağırsağın divertikül denilen parmaksı çıkıntılarının iltihabı olabileceğini düşündürüyordu, ancak net bir bilgi vermiyordu ve MR önerilmişti, bu kez istemeden de olsa kanser olabileceğini düşündüm ve radyolog arkadaştan ultrasonla bu bölgeye tekrar dikkatlice bakmasını rica ettim, bakıldı ve anormal bir bulgu olmadığı söylendi. Ancak içime kurt düşmüştü, MR çekilmeliydi mutlaka. Kardeşime bunun gerekliliğini uygun bir dille anlattım. MR çekildi, raporu geldiğinde uzun süre açıp okuyamadım korkumla yüzleşmemek için. Nihayet tüm cesaretimi toplayıp raporu okuduğumda sol yumurtalıktan başlayıp komşu kalın bağırsak ve karın zarına yayılan kanserden bahsediyordu, çalışma masasının üzerine yığıldım, nasıl yani diyordum, kardeşim kanser mi oldu, neden o? içim yanıyordu, ne yapacağımı kiminle paylaşacağımı bilememiştim. Herhalde yarım saat kadar bu şok ile yaşadım, sonar doktor olduğumu hatırladım, kardeşimi, çocuklarını ve eşini uygun bir dille bilgilendirmem ve tedavi için planlama yapmam gerektiğini düşündüm. Jinekolojik onkoloji (kadın hastalıkları kanseri) uzmanı olan sınıf arkadaşımı telefonla aradım, randevu aldım. Sonra da kardeşimin evine giderek yeğenlerime ve eşine uygun bir dille hastalığı ve tedavinin en az bir yıl kadar sürebileceğini bu dönemin biraz zorluk içinde geçebileceğini anlattım ama yeğenlerimin şu sözlerine nasıl cevap vereceğimi bilemedim ”teyze ama sonunda annem iyileşecek değil mi?”. Evet uzun hastalık dönemi başlamıştı hepimiz için, önce çok büyük bir ameliyat sonrasında uzun süre kemoterapi, 1 yıl sonra bağırsak tıkanıklığı, bu nedenle 2. bir ameliyat, tam hastalık bitti derken 10 ay sonra nüks, tekrar kemoterapi, 3 ay sonra karaciğer metastazı, safra yollarında tıkanıklık, bunun için safra yollarına stent, içinde akıllı ilaç olan 3. kemoterapi, sık sık kemoterapinin yan etkileri nedeniyle hastaneye yatış, 1 yıl sonra vücudun en büyük toplar damarında pıhtıya bağlı tıkanıklık bu nedenle bacaklarında ve karnında göğsüne kadar çıkan şişlik, tıkalı toplar damara stent takılması, sonrasında geçmeyen karın ağrısı, tekrar hastaneye yatış ve 15.günde, hastalık başladıktan üç yıl sekiz ay sonra kardeşimin yaşama arzusu ve biz ailesinin çabaları sonuç vermediği için henüz 60 yaşına yeni girdiğinde yaşama elveda. Geriye bende kalan bir yıl önce şikayeti başlayan kardeşimde doktor olmama rağmen kanseri düşünmediğim için, hastalığın ileri evrede teşhis edilip tedavi şansını önemli oranda kaybetmesine yol açan suçluluk duygusu ve vicdan azabı.
İşte bu acı tecrübe sırası ve sonrasında yumurtalık kanseri hep dikkatimi çeker oldu ve konu ile ilgili her türlü bilimsel makale, hastalığın sosyal yönü, yazılı ve görsel basında yer alan haberlerle ilgilenmeye başladım ve bu vesileyle “ 8 Mart Dünya Yumurtalık Kanseri Farkındalık Günü” de bu konuya dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için bu makaleyi yazmaya karar verdim.
Dünyada kadın kanserleri arasında 7. sırada yer alan yumurtalık kanseri, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, 40 yaş üstü kadınlarda meme kanserinden sonra 2. sırada görülmektedir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 4 bin kadında teşhis edilen yumurtalık kanseri, jinekolojik kanserler arasında rahim kanserinden sonra 2. sırada gelmekte, herhangi bir belirti vermeden sinsice ilerlediği için genellikle geç dönemde teşhis edilmektedir. Teşhis hastaların büyük çoğunluğunda ileri evrede konulduğu için yumurtalık kanseri en ölümcül kanserler arasında yer almaktadır. Erken teşhis edildiğinde yüzde 80-90 oranında başarılı tedavi sonuçları elde edilebilmesi nedeniyle, erken teşhis için her yıl yapılacak düzenli jinekolojik kontrol büyük önem taşımaktadır.
En sık görülen belirtiler karında basınç hissi ve şişkinlik, kasıkta dolgunluk veya ağrı, uzun süreli hazımsızlık, gaz veya bulantı,, bağırsak alışkanlıklarında kabızlık gibi değişiklikler, mesane alışkanlıklarında sık sık idrara çıkma ihtiyacı dahil değişikliler, iştah kaybı veya erken doyma, vajinal kanama ve kilo kaybıdır. Bu gibi genel belirtiler nedeniyle hastalar sıklıkla önce dahiliye polikliniklerine başvurdukları için tanı ve tedavide gecikme yaşanmakta ve bu nedenle her üç yumurtalık kanserinden ikisine ileri evrede tanı konulabilmektedir.
Kalıtsal gen mutasyonları, ailede yumurtalık kanseri hikayesi olması, daha önce başka bir kansere yakalanmak, ileri yaş ve hiç hamile kalmamış olmak risk faktörleri arasında yer almaktadır. Erken yaşta ve çok sayıda doğum yapan kadınlarda ve en az bir yıl doğum kontrol hapı kullanmış olanlarda yumurtalık kanserinin daha az görüldüğü bildirilmektedir.
Tanıda jinekolojik ve karın muayenesinde ele kitle gelmesi ve karında birikmiş sıvıya bağlı şişkinlik tespit edilmesi önemli ise de, genellikle bu bulgular hastalık ilerlediğinde saptanır. Hastalığın erken dönemlerinde muayene bulguları genellikle normaldir.
Tanı ve evrelemede karın ve pelvik bölgeye yönelik ultrasonografi, tomografi (CT), MR ve PET-CT gibi radyolojik incelemeler önemlidir. Bu yöntemlerle normal anatomik yapıdan farklı olan ve yumurtalıklardan kaynaklanan çeşitli boyutlardaki kistler ve/veya kitleler, karın boşluğunda sıvı birikimi, karın boşluğunda bulunan diğer organlarda veya akciğer gibi uzak organlarda metastazı gösteren tümoral kitle ve büyümüş lenf bezleri tespit edilebilmektedir.
Tanı ve takipte kullanılan bir diğer test ise CA 125 kan testidir. Yumurtalık kanseri olan hastaların çoğunda kanda CA 125 düzeyi birkaç kart yüksek bulunur. Tedavi sonrası hastalık nüksü açısından takipte radyolojik görüntüleme yöntemleri yanında bu testte kullanılmaktadır..
Bazen de tanı için laparoskopi (karın içinin kapalı ameliyatla incelenmesi) veya laparotomi (karnın açık ameliyatla incelenmesi) gerekebilir. Kanser dokusuna benzer doku içeren komplike kistleri olan hastalar doku tanısı için ameliyat edilip, şüpheli olan kitle etrafa yayılmadan tam olarak çıkartılarak hem patolojiye gönderilip doku tanısı elde edilebilir hem de kitle bütünüyle çıkartıldığı için tedavi yapılmış olur. Eğer patolojik tanı yumurtalık kanseri olarak gelirse evreleme cerrahisi denilen ve jinekolojik onkoloji uzmanlarının gerçekleştirebildiği geniş bir ameliyat yapılarak hastalığın yaygınlığını tespit edilip, geride hiç tümör kalmadığından emin olmak gerekir.
Yumurtalık kanseri tedavisi genelde karın içindeki birçok organı içine alan geniş bir ameliyat ve kemoterapi kombinasyonu içerir. Ameliyatta çoğunlukla her iki yumurtalık, fallop tüpleri, rahim ve çevredeki lenf düğümleri, yumurtalık kanserinin sıklıkla yayıldığı ve omentum diye bilinen karın yağ dokusu katmanı, karın zarı (periton), diyafram, mesane dış yüzeyi, bazen kalın bağırsağın sigmoid kolon olarak adlandırılan sona yakın kısmı, karaciğer, dalak ve apendiksin alınmasını içerir. Yumurtalık kanseri cerrahisinde amaç geride hiç tümör dokusu bırakmamaktır. Hastaların çoğunda kalın bağırsağın sol alt kısmı çıkartıldıktan sonar bağırsak karın dışına alınır, kolostomi olarak adlandırılan bu ameliyatta hastanın dışkılaması bu yolla olur. Kolostomi bakımı ve torba sistemi konusunda hasta ve yakınları eğitilir. Kemoterapi büyük ve geniş hacimli yumurtalık tümörlerine etki edemediği için tümörün mümkün olduğunca çıkartılmasıyla (tümör yükünün azaltılması) kemoterapinin daha etkin olması sağlanır ve hastanın yaşam süresi uzar.
Tedavinin bu zor ve komplike oluşu, yumurtalık kanseri tedavisinin bu konuda eğitim almış jinekolojik kanser cerrahisi uzmanları (Jinekolog Onkolog) tarafından yapılmasını gerektirir. Ameliyat sonrası genellikle altı kür kemoterapi uygulanır. Kemoterapiye mümkün olduğunca ameliyat sonrası en erken dönemde başlanmalıdır.
Eğer tümör erken evrede, küçük ve yumurtalıkta sınırlı ise, laparoskopi veya robotik cerrahi ile rahim, yumurtalıklar, omentum (Karında yağ dokusu) ve lenf bezlerinin çıkartıldığı standart ameliyat yeterli olabilir, böylece hastanın iyileşme süresi açık ameliyata göre çok daha hızlı olacağı için kısa sürede kemoterapiye başlanması mümkün olur.
Yumurtalık kanseri tedavisi gören hastaların büyük bir kısmında kanser ilk 5 yıl içinde tekrarlar. Bu nedenle hastalar tedavi bitiminden sonra 3-4 ay aralıklarla 5 yıl boyunca takip edilmelidir. Eğer yumurtalık kanseri genç ve henüz çocuk doğurmamış bir hastada çok erken evrede tespit edildiyse hasta olmayan diğer yumurtalık ve rahim bırakılarak hastanın çocuk sahibi olma yeteneğinin ve hormon üretiminin korunabilmesi mümkün olmaktadır.
İleri evrede tedavisinin oldukça güç olduğu görülen yumurtalık kanserinde özellikle risk grubundaki kadınlarda düzenli yıllık jinekolojik muayenelerin yapılması erken tanı için önemlidir. Ayrıca yukarıda belirtilen çoğu yumurtalık kanseri dışı organlarla ilgili yeni ortaya çıkan şikayeti olan kadınlarda yumurtalık kanseri düşünülmesi ve buna göre tanı araçları kullanılarak kanseri erken evrede teşhis etmek, daha kolay ve hastalığı tamamen yok edici “küratif tedavi” ye imkan verir.
Kaynaklar
- 8 Mayıs Dünya Yumurtalık Kanseri Günü: https://www.cumhuriyet.com.tr , 8 Mayıs 2022
- 8 Mayıs Dünya Yumurtalık Kanseri Günü – Beşiktaş Belediyesihttps://besiktas.bel.tr , 2014
- Hasta Rehberi Yumurtalık Kanseri – Deutsche Krebshilfe https://www.krebshilfe.de › Patientenleitlinien, 2018
- 8 Mayıs Dünya Yumurtalık (Over) Kanseri Farkındalık Günü https://www.bioinforange.com