Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Yunus Emre
Trisolaris gezegen ssisteminde; 3 cisim problemi değil, 4 cisim problemi var. Trisolaris yani 3 yıldız ve Santi halkınının yaşadığı gezegen. Toplamı 4 eder. Yazar; tarihsel bir 3 cisim probleminden ilham alarak kitabına 3 cisim problemi adını vermiş.
Newton gezegenlerin yörüngesini hesaplanabildiğini gösterdikten sonra; İsveç kralı 2 .Oscar evrendeki matematiksel düzeni açıklayacak formülü getirene ödül vaat ediyor. J. Henri Poincare uzaydaki iki cismin hareketinin formülünü yazmanın mümkün olduğunu ancak sisteme 3. Bir cisim eklendiğinde bu 3 cismin davranışlarını uzayda nerede bulunacağını öngörebilmenin mümkün olmadığını matematik dili ile ifade ediyor. N cisim problemi ve kaotik sistemler’ terimlerini literatüre kazandırmış oluyor.
Bu sonuçla birlikte; her şeyin deterministik esaslara, sebep sonuç ilişkisine bağlı olduğunu, evrenin saat gibi tıkır tıkır işlediğini, evrenin işleyişini çözmenin mümkün olduğunu düşünenler büyük bir hayal kırıklığına uğruyorlar. Sisteme eklenen 3. Cisim büyük problem yaratıyor. Oysa ki kainatta o zamanki sayıya göre; milyonlarca yıldız var. Biz, kainattaki yıldızların davranışlarını ve evrenin davranışını öngöremeyiz sonucuna varıyorlar.
Determinizmin tabutuna böylece ilk çivi çakılmış oluyor. 2. Çiviyi Edvard Lorenz Kaos fiziği ile çakıyor. Dünyamızda her şeyin ‘başlangıç koşullarına hassas.’ olduğunu matematik bir dille ifade ediyor. Kaos fiziği kurallarına göre; Başlangıç koşulları değişince her şey değişiyor. Hem de öngörülemez bir şekilde…
Determinizm’in ‘amel defteri’ni ise; Heisenberg; ‘Belirsizlik ilkesi’ ile kapatıyor. İndeterminizm çağı başlıyor.
http://www.youtube.com/watch?v=B6vIw2DWYeE
41. Dakikadan itibaren izleyin. Daha sonra tamamını izleseniz çok iyi olur.
Kitaba dönecek olursak; kahramanımızın babası, üniversitede teorik fizik profesörü. 7-8 Nisan 1967 tarihinde; Kültür Devrimi sırasında Kızıl Muhafızlar tarafından -ki çoğu öğrencileri idi.- halkın ve kahramanımızın gözü önünde teorik fizik ile uğraştığı ve öğrettiği için ölüme mahkum ediliyor ve hüküm oracıkta infaz ediliyor. Kahramanımızın gönlü kırılmış oluyor.
Kahramanımız Ye Wenjie ‘sakıncalı piyade’ olarak; İç Moğolistan Üretim ve İnşa Kolordusunda orman işçisi olarak çalıştırılıyor. Daha sonra kader ağlarını örüyor, “Kızıl Sahil” adlı uzayı dinleme projesinde görev alıyor ve 4.2 ışık yılı uzaklıkta yaşayan Santi Gezegenindeki astronomlara, Güneşi bir yansıtıcı olarak kullanarak, mesaj göndermeyi başarıyor. 8.4 yıl sonra; Santi Gesegeni’nden ‘mesaj yollamayın’ uyarısını almasına rağmen babasının ölümü ile gönlü kırık kahramanımız uyarıya aldırmıyor, bir mesaj daha yolluyor.
Santi Gezegeni mukimleri 3 Güneş’in öngörülemeyen davranışlarının tesiri altında zaman zaman donuyorlar, zaman zaman da sıcaklıktan kavruluyorlar. 3 cisim problemini çözmek imkansız olduğundan, yaşanabilecek başka bir gezegen arıyorlar. Yollanan bu mesajla da aradıkları gezegeni bulmuş oluyorlar.
Ve hiç vakit kaybetmeden; 4 çift olarak ürettikleri Sophon adlı protonları Dünya’mıza yolluyorlar. Sophon adlı kuantum dolanıklığa sahip protonanların marifetleri çok büyük.
SOPHON’LAR VE ÖZELLİKLERİ.
Tırnak içindeki ifadeler, Santi Gezegeni mühendislerinin Sofon’lar hakkında verdiği bilgilerdir
“Sophon mühendisliği, özetle, bir protonu bir süper akıllı bilgisayara dönüştürmeyi hedefler,”
“Devrelerin “p-n bağlantısı” kuvvetli nükleer güçlerin proton düzleminin yüzeyinde lokal olarak bükülmesiyle şekillendiriliyordu. İletken hatlar ise nükleer kuvveti iletebilen mezonlardan yapılıyordu. Devrelerin yüzey alanı büyük olduğundan devreler de çok büyük olmuştu. Devre hatları saç teli kalınlığındaydı. Yeterince yakınlaşan bir gözlemci çıplak gözle onları çok rahat görebilirdi. Proton zarına yakın uçan biri yüzeyi, ayrıntılı, karmaşık entegre devrelerle yapılmış bir yer olarak görür. Devrelerin kapladığı toplam alan Trisolaris kıtalarının üzerini onlarca kez kapsayacak büyüklükteydi”
“Bir Sophon doğurduk. Bir protona bilgelik yükledik. Bu yapabileceğimiz en küçük yapay zekâdır,”
“Proton iki boyuttan üç boyuta çıktı ve senkron yörüngede dev ay büyüklüğünde devasa bir küre haline geldi.”
– bir proton ay büyüklüğünde bir küre haline nasıl gelir diye düşündüm de, Sıfır hacimden ortaya çıkan BİG-Bang’a inanıyorsan buna da inanacaksın dedim kendi kendime ve daha ileri gitmedim.-
“Sophon cismi üç boyutlu dünyadaki izdüşümüdür. Bu aslında dört boyutlu uzay boşluğunda ve dünyamız üç boyutlu bir kâğıt üzerinde duruyor. Aslında dört boyutlu uzayda bu Sophon devasa bir şeyken gezegenimiz ince, üç boyutlu bir kâğıt parçasından başka bir şey değildir.”
“6 boyutlu uzaydan üç boyutlu uzayı izleyen Sophon bizi, bizim iki boyutlu düzlemdeki bir resmi gördüğümüz gibi görür. Yani içimizdekileri de görebilir.”
“eğer on bir boyuta artırırsak, onu sonsuza kadar kaybederiz. Sophon, bildik bir atomaltı parçacığın boyutuna küçültülürse iç sensörler ve Giriş/Çıkış ara birimleri herhangi bir elektromanyetik radyasyon dalga boyundan daha küçük olacaktır. Bu makro dünyayı algılayamayacağı, yani bizim komutlarımızı almayacağı anlamına gelir.”
‘İki proton sophona dönüştürüldüğünde bu modelin etkisiyle karşılıklı algılama biçimi meydana getirebilecek. Birden fazla sophon da aynı şeyi yapacaktır. Bu oluşumun ölçeği herhangi bir boyuta ayarlanabilir ve böylece herhangi bir frekansta makro dünyayı algılamak için elektromanyetik dalgalar alınabilir. Tabii ki böyle bir sophon oluşturmak için gereken kuantum etkileri anlattığımdan çok daha karmaşıktır.”
Sophonlar uzay doğasını anlayabilecek. Hava boşluğundan enerji çekip bir anda yüksek enerjili parçacıklar halini alacaklarından neredeyse ışık hızında Dünya’ya yol alacaklar. Bu durum sanki enerjinin korunumu yasanın ihlali gibi görünebilir ama aslında Sophonlar hava boşluğundan gelen enerjiyi ödünç alıyor. Ancak böyle bu enerjinin iadesi çok uzun zaman sonra, yani proton bozunduğunda iade edilecek. O zamana kadar da evrenin sonu kapıya dayanmış olacak. “
“İki sophonun Dünya’ya ulaşmasının ardından ilk görevleri, insanların fizik araştırmaları için kullandıkları parçacık hızlandırıcıları bularak içlerine saklanmak.” – ki bilim adamları bilimsel gelişme kaydedemesinler. Medeniyetin gelişimi sekteye uğrasın-
“Sophon hedef parçacığın yerine geçip çarpışmayı kabul edebilir. Sophonlar, zeki oldukları için, kuantum algılama oluşumu ile çok kısa sürede hızlandırılmış parçacığın alacağı yolu belirler ve uygun yere konumlanır. Bu durumda bir sophonun çarpışma olasılığı asıl hedef parçacığından milyarlarca kez fazla olur. Bir sophon çarpıştıktan sonra kasti olarak yanlış ve karışık sonuçlar verebilir. Bu yüzden asıl hedef parçacık çarpıştığında bile, dünyalı fizikçiler sayısız hatalı sonuç arasından doğru sonucu çıkarması mümkün olmayacak.”
“Sophon parçalandığı zaman birçok yeni sophon doğar. Ve tıpkı bir mıknatısı böldüğünüzde iki mıknatısa sahip olacağınız gibi aralarındaki güvenli kuantum dolaşıklığına sahip olmaya devam edeceklerdir. Her bir parça orijinal sophonlardan daha düşük özelliklere sahip olacak olsa da, kendi kendini iyileştirme yazılımı ile parçalar birlikte hareket edip ilk özgün sophonu oluşturmaya devam edecektir. Bu süreç hızlandırıcı çarpışmasından sonra oluşacak parça sophonların kabarcık odası ya da hassas filmde yanlış sonuçlar bırakmasından sadece birkaç mikrosaniye sonrasında gerçekleşecek.”
“Sophon yüksek enerjili zardan geçtiği zaman, arkasında çok küçük bir nokta bırakır. Eğer sophon zarın içinden defalarca gelip geçerse nakış işler gibi zar üstünde yazı ve hatta resim bile oluşturabilir. Bu süreç insanların fotoğraf çekinirken maruz kaldıkları süreçten bile çok daha hızlıdır. Aynı zamanda insan retinası Trisolarislilerin retinasına benzer. Böylece yüksek enerjili sophon retina üzerinde de harf, sayı veya görüntü göstermek için aynı tekniği kullanabilir.”
“Biz, dünya medeniyetinin bizlerle ilgili gerçek niyetini Sophonlar aracılığıyla öğreneceğiz.”
–Protonlar dolanık olduğundan ışık hızından da hızlı bir şekilde bilgi alışverişi sağlanacak–
“Biz zaten Sophon’un iki boyuta açılmasını sağlayan yazılımı oluşturduk. Açılım tamamlandıktan sonra, kocaman düzlem Dünya’yı kendisiyle sarabilir. Bu yazılım aynı zamanda zarın saydam olabileceği şekilde ayarlandı. Ancak zarın saydamlık derecesi kozmik mikrodalga arkaplan ışımasın frekanslarıyla ayarlanabilir.”
KİTABIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Biri gönülü bile yıkmanın ne kadar kötü sonuçlara sebep olacağını öğrendik.
Afrka’da yaiayan Dogon Kabilesi; “Sirius’un aslında tek bir yıldız olmayıp A, B ve C olarak üçlü bir sistem oluşturduğunu ” astronomların keşfinden de önce biliyorlarmış.
3 cisimli yıldız sistemleri evren de aslında varmış. Sayılamaayacak kadar da çoklarmış.
3 güneş aynı anda parladığında çok sıcak olduğundan, Santi Halkı ‘kurutma’ adlı bir işlem yapıyorlar. Bu işlemi dünyamızda TARDİGRADLAR yapıyor. “Çok düşük ve yüksek sıcaklıklar, yüksek enerjili radyasyon, vakum ortamı’nda yaşayabiliyorlar”
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/su-ayilari-tardigradlar
Sophon teknolojisine erişebilmek için bilimde çok yol kat etmemiz gerekiyor. Bilim hiç durmayacak gibi.
Teknolojileri Sophon üretecek kadar yüksek, Kainatın 11 boyutlu olduğu “Her şeyin Teorisi” adlı hipotezde iddia edilen, ve bu 11 boyutun 9 boyutunu kullanarak Sophon üretecek teknolojik bilgilere sahip medeniyetin tabiat şartları; yaşayanlarını daha iyi şartlar sunan gezegenleri bulmaya ve işgal etmeye ve işgal edecekleri gezegende yaşayan canlıları ‘böcek’ler olarak görmeye zorluyor.
Kimsenin gönlünü kırmayalım, gezegenimize sahip çıkalım. Kıymetini bilelim. Her şey RAHAT yaşamamız için en optimal düzeyde ayarlanmış.