17 yaşında bir Türk genci milliyetçilik (!) duygularıyla bir vatandaşımızı öldürüyor. 15 yaşında gençler etnik milliyetçilik (!) duygularıyla dağlara çıkıp vatandaşlarımızı öldürüyor.
18-24 yaş arası gençlerimiz üniversite yönetimleriyle uyuşmazlık süreci yaşadıklarından Avrupa ve ABD üniversitelerine kaçıyor.
Legal sivil örgütlenmeye giren gençlerimiz binbir bahanelerle dağıtılıp sindiriliyor (12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat).
Ve illegal örgütlerin ortam bulmasına fırsat verilmiş olunuyor.
İşte Hrant Dink olayı böyle bir sürecin sonucudur.
Demokrasiye geçit yok !
Bu düşüncelerle gençlik döneminde daha 20 yaşında bir “Anadolu genci” gururuyla yazdığım bir yazı dikkatimi çekti.
Yazının son paragrafı önemliydi.
Trabzonlu bir genç olarak ne demişiz, bugün Trabzonlu bir gence ne yaptırıyorlar?
İyi niyetli olmanız, milliyetçi olmanız, dindar olmanız, sizin illegal çalışan uluslar arası örgütlerin aldatmasından kurtulabileceğiniz anlamına gelmez.
Okuyucularımla paylaşmak istediğim, 38 yıl önce Diyarbakır Tıp Fakültesi Talebe Derneği’nin çıkardığı dergide yayınlanan aşağıdaki yazımın son paragrafına sadece bir cümle eklemek istiyorum:
Ey Türk gençleri hepiniz her konuda legal örgütlenin ki illegaliteyi yok edelim.
KÜLTÜR EMPERYALİZMİ VE GENÇLİK
Hikmet AKGÜL
Bilinen bir gerçek var ki, bugün dünyayı tehdit eden ve birbirinden fırsat kollayan görünüşte ayrı netice olarak insanlığa aynı acıyı tattıran ve aynı uçuruma sürükleyen iki emperyalizm vardır. Doğu ve Batı Emperyalizm.
Bizim için acı, acı olduğu kadar da gerçek olan her iki emperyalizminde içimizde muhit edinebilmesi ve zehirini aşılayabilecek ortamı hazırlayabilmesidir.
Emperyalizm, böyle bir zemini çok kere halkın saflığını, özellikle gençliğin duygularını, zaaflarını istismar ederek temin etmeye çalışır. Çoğunlukla en başarılı, en ilginç, en sempatik yolu kültür emperyalizmi yoludur.
Bu mikrobunu saçmak için, çağının (yaşının) icabettirdiği zaaflardan istifade ederek gençliğe uygulaması, tehlikenin gerilimini artırmış oluyor.
Gayesi: Gençlik arasında ahlâkî buhranlar yaratmak, milli değerleri gözden düşürmek, dini duyguları köreltmek ve geleneklere bağlılığı tahrip etmek, yok etmektir.
Bu nedenlerle, Emperyalizmin manevi inanç yoksunluğu her geçen gün gençliğin bünyesini kemirmesiyle, arzusuna ulaşabildiği günümüz olaylarında çirkin cephesiyle sırıtmaktadır.
Bütün bu gerçekler karşısında gençlik, emperyalizmin laboratuvarı olmaktan kurtulamamakta, millî duygularını körüklemeyi aklından bile geçirmemektedir.
Gençlik, her türlü emperyalizmle mücadele etme ve tesirini sıfıra indirme gücünü manevi değerlerine bağlılıkta, milli kültürünün varlığında, bütün ideolojilerin üstünde olan Türk milliyetçiliğinin bünyesinde bulabilecektir.
Günümüzde, Türkiye’nin özlediği ideal gençlik; bulunduğu mevki ve inançlarının icap ettirdiği şekilde sakal bırakan din temsilcisini yobaz diye vasıflandırıp kendi sakal ve bıyığıyla yobaz üstü bir görünüş arz eden gençlik değil, inançlarına bağlı ve onun temsilcilerine saygı duyan gençliktir.
Biz, batının müziğini duyunca kendinden geçen gençliğin değil, her yönüyle sınırsız bir zenginliğe sahip Türk müziğiyle mest olan gençliğin özlemcisiyiz.
Biz, Pariste hergün yeni bir şey yaratmak sevdasında olan bir yaratığın kendi arzularının dökümanı olarak ortaya attığı bir çılgınlık sembolü kıyafeti kendi öz malı gibi bağrına basan gençliğin değil, saf ve temiz Anadolu kıyafetini benimseyen gençliğin özlemcisiyiz.
Ve Biz, kökü dışarda hiçbir ideolojinin tesirinde kalmayan, kendi varlığının bilincine varan, ilhamını milli duygularıyla besleyen milliyetçilik yörüngesine oturmuş bir Türk gençliğinin özlemcisiyiz.