Hekimler için en zor konulardan biri (belki de birincisi) terminal döneme (geri dönüşün olmadığı aşama) gelmiş olan hastalara söylenebilecek sözlerin vurgulanmasıdır. Bu durum, bütün hastalıklar için söz konusu olmasına karşın, kanser hastaları için başka bir hassasiyet taşıyor.
Kanser, bizim ülkemizde halkın algılayış bağlamında ölüm sürecinin başlangıcı olarak değerlendirilmektedir. Böyle bir kültürle yetişmiş, ancak ölümü “yok oluş” olarak algılayan insanlara, hekimin yaklaşım felsefesi ile aynı kültürle yetişmiş ancak ölümü hayatın devamı olarak algılayan insanlara hekimin yaklaşım felsefesinin farklı olması mantıklı görünüyor. Hastaların ölümü değerlendirme psikolojilerine göre, hekimlerin hastaya yaklaşım felsefelerinin örneklerini çoğaltabiliriz. Son tahlilde, hekim “Hastalık yok hasta var” ilkesine göre her insanın (hastanın) psikolojik, kültürel, dinsel yapısını tanımadan yaklaşım felsefesini belirlemesi yanlış olabilir.
Her insan ayrı bir dünyadır,
Her hasta ayrı bir dünyadır,
Hasta ile tanışmak,
Hastayı tanımak,
Hastaya danışmak,
Hastayı keşfetmek,
Hastalığa teşhis koymak,
Hastayı tedavi etmek,
İşte hekimlik böyle bir şey!
Değişik platformlarda, kongrelerde, bilimsel toplantılarda, terminal döneme gelmiş hastalara karşı davranışımız ne olmalı? “Ölmek istiyorum” diyen hastalara karşı davranışımız nasıl olmalı? Kendini öldürme yöntemleri geliştiren hastalara karşı davranışımız nasıl olmalı? gibi sorular sürekli sorulur ve tartışılır.
Bize göre, tartışmaları sonuçlandırıp, hekimlerin yaklaşım felsefelerini oluşturabilecek “paradigma”, “Hastanın her ahval ve şeraitte intihar etme hakkının olmadığını” hastayı keşfedip anlatmak durumunda olan hekimin tutum ve davranış felsefesi olmalıdır.