Kitap okumak, düşünceleri birleştiren ve yaşamı yeniden üreten bir süreç hazırlar.
Kitapları okumak; insana, evrensel özgürlüğün iklimini hazırlar.
Bu anlamda, Türkiye’de güzel şeyler oluyor.
Milli Eğitim Bakanlığının Türk ve dünya edebiyatının en ünlü yazarlarının eserlerinden 100 temel eseri önermesi ve bunların okutulması için çaba göstermesi sevindirici bir olay…
Aslında her yaştan insanın okuması gereken bu eserler ilk ve orta öğretim öğrencilerine önerilmiş…
Önemli olan eserin eve girmesidir; girdikten sonra okuyucu bulunur.
Değerli okuyucular,
Eflatun, Balzac, Şirazi, Ahmet Haşim, Robinson Crusoe, Beydaba, Charles Dickens, Yunus Emre, Victor Hugo, Mevlana, Çehov, Mehmet Akif, Tolstoy, Ziya Gökalp, Dostoyevski, Atatürk’ün düşüncelerini kitaplarından yakalamaya çalışan ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin kültürel birikimlerini düşünebiliyor musunuz?
Bir de şunu düşünün:
Ziya Gökalp okumadan Türk milliyetçiliğini savunan, Atatürk’ü okumadan Cumhuriyet’i savunan, Mehmet Akif’i okumadan İslâm’ı savunan, Mevlana, Yunus Emre’yi okumadan tasavvufu savunan bir nesil…
Yahya Kemal, Üsküp’teki çocukluk günlerini anlatırken, ezan seslerinin kendisini nasıl derinden etkilediğini şöyle ifade eder:
“O yaşlarda ben, Üsküp minarelerinde yükselen ezan seslerini duyarak, içim bu seslerle dolarak yetişiyordum. Minarelerde ezan başladığı zaman evimizde ruhani bir sessizlik olurdu… Bin üç yüz sene evvel, Hazreti Muhammed’in Bilâl-i Habeşî’den dinlediği ezan, asırlarca sonra, bizim semamızda hem dinî, hem millî bir mûsikî olmuştu. O anda semamızın mağfiret aleminden gelen ledunnî bir sesle dolduğunu hissederdim…
Ben Paris’te iken bile, hiç münasebeti olmadığı halde kulaklarıma Üsküp’teki ezan seslerinin bir hatıra gibi aksedip beni bir nostalji içinde bıraktığını hissettiğim anlar olmuştur.”
Prof. Dr. Şerif Mardin, Prof. S. Hayri Bolay’a İngilizcesinin neden iyi olmadığını şöyle anlatmış (Şerif Mardin Amerika’da doktora yapmış, yarım asırdır İngilizce ders anlatan ve eser yazan bir bilim insanı):
“Şaşmana lüzum yok. Çünkü iyi İngilizce çocuklukta öğretilir. İyi İngilizce Tevrat’ın ve İncil’in belli başlı kavramları ezberletilerek ve bu kavramlar çocuklara yazıda, konuşmada kullandırılarak öğretilir. Ben de çocuklukta İngilizceyi öğrenemediğim ve bu dinî kavramları kullanamadığım için benim İngilizcem makbul sayılmamaktadır. (Prof. Dr. Hayri Bolay)”
Ne diyelim bilim insanının “itirafı” da bilime hizmettir.
İnsan kavramlarla düşünür.
İnsan kavramlarla düşünerek zihniyetini oluşturur.
Çocuklar edindikleri kavramları; inançları, kültürleri ve yaşam çevrelerinden aldıkları değerlerle oluştururlar.
Dileriz ki Milli Eğitim Bakanlığının bu girişimi, evrensel düşünen ve millî hizmet veren bir neslin oluşmasına ortam hazırlar.