Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözü, yalanın ve hilelerin ömrünün kısa olduğunu, “gerçeklerin ortaya çıkma huyu “olduğunu ifade eder. Her ne kadar gerçekler hemen ortaya çıkamasalar da ; yalanlar atla gitse de gerçekler sağlam adımlarla yürüye yürüye arkadan gelirler.
Aslında mum söndürme için kullanılan yassı demir aletin yatsı yerine kullanıldığı son yıllarda ifade edilse de artık bu deyim GALAT-I MEŞHUR olmuştur.
Patalojik Yalancı, istediğini elde etmek için durmadan yalan söyler ama aslında çoğu zaman yalan söylediğinin farkında değildir ve söylediği yalana önce kendi inanır.
0-6 yaş arası oluşan travmalar ile başa çıkma mekanizması eksik kaldığında, kişi büyüdüğünde yalana sığınır. İnsanlar yaşanan travmatik bir olaylardan kaçınmak için yalan söylüyor olabilirler. Hatta aile içinde o kadar çok yalan söyleniyordur ki, doğru artık ortadan kalmıştır.
Peki ya AKADEMİK YALANLAR
Sahte ve klonlanmış dergiler bir an önce akademik unvanı başka şeylere tahvil etmek isteyen araştırmacıları, yüksek indekslerde yer almak isteyen üniversiteleri yanlış yönlendirerek güvenilirliğini zedelerler. Bunlarda travmadan kaçmak için yalan yoluna sapan gerçek kişiler ile onların oluşturduğu tüzel kişiliklerdir.
Özellikle doçentlik kriterlerinde jüri üyeleri uyanık kalmalı, dergileri dikkatlice değerlendirmeli ve titiz değerlendirme süreçlerine ve yüksek etki faktörlerine sahip saygın yayınları incelemelidirler.
Yalan sorunu ele almak, araştırmacıların, akademisyenlerin, üniversitelerin, yüksek öğretim kurumlarının kolektif dikkatini gerektirir, bilimsel gelişme, adalet ve kamu refahını korur.