Tabip odası onur kurulları ve TTB Yüksek Onur Kurulu (YOK) meslek örgütü içinde kovuşturma yapmak, gerektiği zaman mevzuata uygun cezalar vermek ve bu şekilde örgüt içi disiplini sağlamakla görevlidirler. Tabip odaları kendilerine iletilen veya haber alınan olaylarla ilgili soruşturmaları Yönetim Kurulu kararıyla açabilir. Yapılan soruşturma sonucu gerekli görülmesi halinde soruşturma dosyası onur kuruluna sevk edilir ve kovuşturma süreci başlar. Soruşturma ve kovuşturma sürecinde dosya içeriği taraflar için alenidir. Soruşturma sonucunda Onur Kurulu kararının taraflara (şikayet eden ve edilen) bildirimi ise zorunluluktur.
Kamuoyunda hekimlerin meslektaşlarını koruduğu, ceza vermekten kaçındığı konusunda yaygın kanı mevcuttur. Gazetelere yansıyan sağlık skandalları ile ilgili başlatılan soruşturmaların sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılmaması, bu soruşturmaların sonuçsuz kaldığı, üstü örtüldüğü düşüncesinin oluşmasına neden olmaktadır. Ancak son 10 yılda Yüksek Onur Kuruluna tabip odalarının yarısından fazlasının hiç dosya göndermemiş olması da acı bir gerçektir.
Tabip odaları onur kurulları ve YOK uyarı, para cezası, ve 15 gün-6 ay meslekten süreli men cezası vermektedirler. Bu cezaların caydırıcı olup olmadığı hep tartışılmıştır. Caydırıcılığın sağlanması için onur kurulu kararlarının kamuoyuna açıklanması yarar sağlar mı?
Bu soruya hayır yanıtı verilebilir. Hekimler mevcut olumsuz sağlık koşullarından kaynaklanan, ceza gerektiren eylemler yapmış olabilirler. Pişmanlık duyabilirler. Ceza gerektiren eylemin açıklanması hekimin daha sonraki mesleki performansını kalıcı bir şekilde olumsuz etkiler. Ayrıca kamuoyu ile paylaşımın elektronik ortamda yapılması bu bilgilere ulaşılmayı yıllarca mümkün kılacaktır. Bu durumda hekim iki kez cezalandırılmış olacaktır. Bu yönü ile de insan haklarına aykırı olduğunu ileri sürenler vardır.
Diğer taraftan onur kurullarının verdiği cezaların hafif olması nedeniyle caydırıcı olmadığı, bu kararların kamuoyu ile paylaşılmasının hem caydırıcılığı sağlayacağı hem de toplumda bu konudaki duyarlılığı artıracağı savunulmaktadır. Gerçekten de meslektaşlarımız arasında ne yazık ki mesleğini kullanarak işkenceye katılmış, kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırmış, hastalarına cinsel taciz uygulamış, hasta sırrına saygı göstermeyerek temel etik değerleri ihlal etmiş kişiler bulunmaktadır. Ve bunların büyük bir bölümü mesleklerini icra etmeye devam etmektedirler. Bir hastanın kendisini tedavi edecek hekimini seçerken; hekiminin daha önce -eğer varsa- işkenceye katıldığını, dolandırıcılık yaptığını, bilim dışı tedaviler yaptığını… Ve bu nedenle cezalandırıldığını bilmesi hakkı değil midir?
Karar sonuçlarının açıklanmasının kamuoyu ve hekimler arasında duyarlılığı artıracağı, örgüt içi disiplini sağlayacağı, ciddi boyutta caydırıcı etki yaratacağı da açıktır. Ayrıca hekimin yanlış uygulamalarının hastası tarafından bilinmesinin bir hasta hakkı olduğu da ileri sürülebilir. Hastanın kendisini tedavi eden hekimin başarıları ve meziyetleri yanı sıra tespit edilmiş olumsuz uygulamalarını da bilme hakkı vardır. Onur kurulu kararlarının açıklanması kamuoyundaki tabip odalarının korumacı olduğu iddiasının da değişmesine yol açacaktır. Bu kararlar bir şekilde hekimlerin eğitimi için de yararlı olacaktır.
YOK bu konuda uzun tartışmalardan sonra; kesinleşmiş meslekten men cezalarını TTB web sitesinde yayınlama kararı aldı. TTB Etik Kurulundan bu konuda sorulan görüşün de aynı paralelde olması etik kaygıları da ortadan kaldırmıştır. Ayrıca oda onur kurulu kararlarının varsa oda yayın organlarında yer alması tavsiye edilmektedir. Kaldı ki bu konuda üyeleriyle paylaşım içerisinde olan odalar az sayıda olsa da vardır.
Kararların kamuoyu ile paylaşımı; onur kurulu çalışmalarını ve kararlarını tartışmaya açabilecek, içtihatlar oluşmasını sağlayacak onur kurullarının daha adil, mevzuata uygun ve hakça karar vermelerini sağlayacaktır. Ayrıca kararlar mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitiminde birer çarpıcı örnek olarak kullanılabilecek ve örgütümüzün yozlaşan değerlere karşı mücadelesi olarak da algılanacaktır.