Her nedense bu ülkenin güzel vatandaşlarına kendileri ya da içimizden birileri için sevinmek, başarılarını duyduklarımızı çılgınca alkışlamak, çoğu zaman olduğu gibi yine bize haram olmuş gibi. Çocukluğumuzda büyüklerimizden şöyle duyardık: “Aman çocuklar siz siz olun, sevincinizi de üzüntünüzü de abartmayın. Olur da bir aksilik olursa, sevinciniz de hüznünüz de kursağınızda kalıverir.” En azından ben böyle bir ortamda büyüdüm.
Aslında hiçbir şeyi fazla abartmamalı insan. Sevincini de üzüntüsünü de. Maçtan sonra, takım galip gelince yapılan gösterilerde trafik kazalarında yok yere yaralananları, hatta aşka gelip etrafa ateş edenlerin kurşunlarına hedef olan, tek suçu sadece olayı balkondan seyretmek olan masumları, ekranlarda ve gazetelerde görmüşsünüzdür.
Takımınız ister yensin ister yenilsin, her maçtan sonra kısa ya da uzun süreli bir trafik kaosu yaşanır. Maçtan çıkan herkesin sinirleri tavan yapmış durumdadır. Sürücüler birbirini geçmek için yol vermemek için çılgınca yarışır. Kazalar, yaralanmalar, hatta kavgalar bile olur. Bunların çoğu saman alevi gibidir, kısa sürede söner gider.
Marmara Depremi’ni yaşayanlar iyi bilirler. Deprem olduğu günden başlayarak koca ülke nasıl da yasa bürünmüştü. Vatandaş yardım için ne bulduysa göndermişti. İstanbul Toptancı Hali’nden gönderilen kamyon dolusu domatesin günlerce ortalıkta bırakılıp çürütüldüğünü izlemiştik. O hengâmede, yıkıntıların altından canlı bulma çabaları, olağanüstü gayretler derken, olaydan kısa bir süre geçtikten sonra ise ölen öldüğüyle, depremzede depremiyle ortada kalıverdi. Konut deseniz, o da öyle bir iki günde çırpıştırılacak bir şey değil.
Son günlerde, iki büyük sevinci birlikte yaşadık. Birincisi, yine içimizden biri olan ve çalışmalarını Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdüren Prof. Dr. Aziz Sancar’ın, yaptığı araştırmalar nedeniyle Nobel Kimya Ödülü’nü alması. Orhan Pamuk’la alınan edebiyat ödülünden sonra, bilim alanında ülkemiz adına alınan ilk ödül.
İkincisi de Milli Futbol Takımımızın başarısı. Medyada şöyle duyuruldu: “2016 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016) Elemeleri’nde en iyi üçüncü takım olarak Fransa’daki finallere katılma hakkı kazanan Türkiye’nin başarısı, Avrupa basınında geniş yankı uyandırdı. UEFA’nın internet sitesinde manşetten verilen haberde, Türkiye’nin son dakikalarda attığı golle İzlanda’yı geçtiği belirtilerek, “Bu sonuçla Türkiye en iyi 3. takım yarışında Macaristan’ı alt etti.” ifadesine yer verildi.
Maalesef, toplumumuz bu iki sevindirici olayı hakkıyla yaşayamadan, önce Ankara’da terör katliamı oldu, ardından genel seçimler geldi. Başka kederler, başka sevinçler araya girdi, bu iki olay da arada kaynadı gitti. Bu nedenle olsa gerek, ülkemiz insanı ilk iki sevinci de yeterince yaşayamadı.
Oysa özellikle gençlerimizin, Dr. Aziz Sancar’ın ve Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in ekranlarda gördüğümüz veciz konuşmalarını tekrar tekrar ve dikkatlice izlemelerini dilerdim. Zira onlardan alınacak pek çok ders var.