Sadece şehirler mi, şehirlerden başlarsak, ilçeler, hatta köylerimiz bile işgal edilmiş durumda. İşgalciler canlı da değil üstüne üstlük. Modern yaşamın bir parçası olarak bellediğimiz araba, minibüs, otobüs, tır ve kamyonlar tarafından şehirlerimiz işgale uğramış durumda. Sadece yollar mı? Yolların dışında evlerin, apartmanların dibi, yanı başı, bahçeler, yol kenarları, kaldırımlar… Modern kent yaşamında her ne varsa işgale uğramış durumda.
Ellili yıllardan başlayarak, evleri, bahçeleri yıkıp, şehirlerimize hançer gibi saplanan geniş caddeler, bulvarlar yapmışız. Aklıma ilk geliverenler; Vatan, Millet caddeleri, Tarlabaşı Bulvarı, Ankara’da Celal Bayar, Sakıp Sabancı, İncek, Ostim vs. Harita mühendisleri ne güne duruyor? Aç şehir planını önüne, otur, kes biç, habire yol yap. Yaptık da ne oldu, yollar yine tıkandı.
Yol kenarları park eden araçlarla dolduruldu. İnsanın kan damarları neyse, yollar da kentlerin kan damarları. Damarlar daralınca hipertansiyon, ardından kalp krizleri; ver ilacı, tak stenti, yap baypası olur da biz kentlerde ne yapsak olmuyor arkadaş. Araç bol, yollar tıkalı. Yol saçını başını.
Şimdi adına “kentsel dönüşüm” diyorlar ya. İşte bir de o sistemdir işgalimizi artıran. Sokak içinde beş katlı on daireli apartman yıkılıp, aynı arsa üzerine on beş yirmi katlı binalar dikiyorlar. Gelsin altmış-yüz daireli heyula bir yapı. Eskiden aynı apartmanda 10 araba varken, olsun sana 60-70 araba; arabanın çıktığı sokağı genişletmedikten sonra altına, yanına açık-kapalı otopark yapsan ne yazar.
Sokak aynı, cadde aynı, bulvar aynı; içinden geçen araç sayısı ise sürekli artıyor. Eskiden apartmanlarda üç daireye bir araçlık otopark yeri mecburiyeti vardı. Şimdi her daireye bir araçlık yer bulunması zorunluluğu getirilmiş. Günaydın! Bunca zamandır aklınız neredeydi?
Büyük kentlerde, işe gidiş geliş, toplam olarak günde birkaç saati yolda geçiriyoruz. Boşa geçirilen zamanlar. İnternetten yol durumuna bakmadan önce asla yola çıkılmıyor. Uluslararası ulaşım için TEM otoyolu yapılmış, ardından şehir içi trafiğini bağlamışız. Trafik felç olunca, şimdi üçüncü köprü ve yeniden otoyol yapılıyor. Kimse merak etmesin, kısa süre içinde onu da tıkarız biz.
Toplu ulaşımı yaygınlaştırmadan, iş merkezlerinin dışında apartmanlara, şehrin kalabalık mekânlarına, metro duraklarına çok katlı otoparklar inşa etmeden, araçların yol kenarlarına, kaldırımlara park edilmesini önlemeden sadece yeni bulvarlar açmak, rahmetli Necmettin Erbakan’ın deyimiyle “pansuman tedbirleri” gibi görünüyor.
Sahi şu sık sık yurt dışına giden belediye başkanlarımız ve devlet büyüklerimiz oralarda nerelere bakıyorlar? Hep çok merak etmişimdir.
Yabancılar nasıl baş ediyorlar? Hem arabaları bizden çok hem trafikleri bizden az. Kardeş şehirlerimiz var. Ne olur onlara bari bir bakın arkadaş.
Her gün çok kıymetli zamanlarımızı boş yere trafikte geçirmeyelim. İşe, okula adam gibi gidip gelelim. Hesabımızı kitabımızı da ona göre yapalım.