Yabancılar, adına “Call Center” diyorlar. Her zaman olduğu gibi, ilk önce yurt dışında başlamış. Şimdi bizde de var. Bankalar, şirketler, yaygın ağı bulunan pizzacı, köfteci, hamburgerci falan.
Cihazınız mı arızalandı, öğleyin yemek mi sipariş edeceksiniz, internete de başvurabilirsiniz, kol sentıra da. Aradaki fark, birinde işlemi bilgisayarla, diğerinde telefonla yapıyorsunuz. Biri sanal ortamda, diğerinde ise direkt görevli karşınızda. İsteğinizi, siparişinizi ya da yapılması gerekeni, servis hizmeti arzunuzu söylüyorsunuz, telefondaki görevli hizmetin yapılmasını planlıyor. Bunun hizmetin başvurana olan götürüsü, sadece ettiği telefon ücreti kadar. Hatta yurt dışında, 800’lü ya da 444’lü hatlardan bu hizmet için ücret dahi alınmıyor. Biz de nasıl mı, bazısı paralı bazısı değil. Şirketine göredir bizde bu türden işler. Artık o kadarını da bir zahmet bulup araştırmak gerek.
Vatandaşa yönelik hizmetleri çabuklaştırmak, rasyonalize etmek ve sıralandırmak için belediyeler, elektrik, doğalgaz, şirketler, bakanlıklar, bankalar sözleşmiş gibi “kol sentr” açmaya başladılar. Teknolojiden geri kalacak değiller tabii.
Sağlık Bakanlığı da yakın zamanda kol sentırını, zamanın Sağlık Bakanının memleketi olan Erzurum’da açmış.
Neresinden bakarsanız, en azından beş altı yüz kişiye yeni bir iş imkânı yaratılmış oluyor. Uygun bir bina satın alınmış ya da kiralanmış, sağlıkta da kol sentırımız çalışmaya başlamış.
İşsiz olan gençlerimize iş bulunmuş. Bulunmuş da bu işler giderek internetten sanal ortamlarda yapılmaya başladığından, kol sentırlara başvurular da zaman geçtikçe azalacak. Telefonla başvurularda bile işlemlerin takibi neredeyse tamamen otomatik olarak takip edilir olmuş. Falan falan varsa bire, falan feşmekân varsa ikiye bas. Zamanında basmazsan, ana menü, oradan da çat diye kapanıveriyor aramanız.
Israrcı olursanız, müşteri temsilcisiyle ancak zor bela görüştürüyorlar. O da en az beş on dakika bekleyip, bu arada bolca kontür harcayıp, olabildiğince tekrarlanan aynı müzikleri metazori dinledikten sonra. Bu gidişle, kol sentırlarda çalışanların çoğunluğu giderek daha az iş yapar hâle gelecek gibi görünüyor. Dün aynı iş için beş yüz kişi, bugün yüz kişi, yarın otuz kişiyle başarmak olası gibi görünüyor.
Şimdilik oralarda çalışmak, her başvuranın derdine derman olmak, kızgın olana, çok konuşana, gün olur, telefonda yılışıklık yapana da cevap verebilmek için insanın beynindeki sabır merkezlerinin de ona göre mangal gibi büyük olması gerek.
Telefon şirketlerinde, dijital platformlarda ve dahi internette ise durum biraz farklı. Şöyle ki daha çok sizi kol sentırdaki çalışanlar arıyorlar. Aramak ne kelime, insanları rahatsız bile ediyorlar. Hatta aramalar, hemen baştan çakılmasın da şak diye kapatmasınlar, diye sıradan bir cep telefonuyla arıyor gibi görünerek,
“Siz şu paketi kullanıyorsunuz, şöyle şöyle olursa sizin için daha da avantajlı olacak. Size şu paketi önerelim. Üç ay bedava, şu şu kanalları da ücretsiz verelim…”
Sonrasında ise gelsin kol gibi faturalar. Yeni bir sözleşme için adresinize bir görevlimiz gelecek, falan filan. Bunların çoğunluğunda maalesef yanlış ve eksik bilgiler vererek halkı kandırmaya çalışıyorlar. Bazı kol sentır görevlilerinin, halka devamlı yalan söylenilmesinden bıkarak, “Bunlar bizim de yalancı olmamızı istiyorlar.” diyerek istifa ettiklerini bile duyuyoruz.
Telefonla hafta sonu daveti yapanlar, size kendi devre mülk sistemlerini pazarlamaya çalışıyorlar. Çağırdıkları yere, hafta sonu hediyesi ya da yemek falan, bir kere gittin mi, hele bir de imzayı attırdılarsa, yandı gülüm keten helva. Ömür boyu, kel alaka bir devre mülk boyunduruğuna girmişsin demektir. Geçmiş olsun arkadaşım.
Sigortacılar başka bir âlem. Poliçelerdeki maddeleri ancak mikroskopla okuyabilirsiniz, o da vaktiniz varsa. Siz sekizinci katta oturursunuz, poliçenizde sel baskını maddesi bile vardır. Hayat sigortası yapanlar, ev, kasko, trafik sigortasını günü gününe takip edenler sizin işlerinizi sizden daha iyi bilir ve daha sıkı takip ederler. Daha neler neler. Gençlere yeni iş olanakları açılmıyor, deniliyor. Bakın ne gibi yeni işler açılıyor.
Su siparişleri bile internetten ya da 444’lü telefonlardan yapılıyor. Adres doğruysa bire bas, yanlışsa ikiye. Siparişiniz bir tane ise bire basın, anında suyunuz kapınızda.
Kolayladı işler, kolayladı. Her zaman kol sentırı siz arayacak ya da kol sentırlardan aranacak değilsiniz. Sahtekârlar bile gelişmiş teknolojiden yararlanıyorlar. Arada bir dolandırıcılar arıyorlar. Arkadan telsiz sesleri işitiliyor. Şöyle şöyle olmuş. Siz paraları şuraya getirin. Bilmem şu kadar kontör yükleyin. Daha neler neler. Dolandırıcılar, her gün yeni yeni dolandırıcılık yöntemleri geliştiriyorlar. Emniyette bile bu türden sahtekârlıkları önlemek için bilişim suçları masaları kuruluyor.
Ortalıkta sahtekâr çok. Uyanık olmak lazım. Bu sahtekârlar adamın ciğerini bile sökerler. Aman dikkat!