Hürriyet Haber’deki 2 Ocak tarihli yazıdan okuyoruz: “2018 yılında 116 gün tatil var…
2018’in ilk tatili, yılbaşı ile başladı. 1 Ocak Pazartesi gününe denk gelen yılbaşı, hafta sonu ile birleştirildiğinde çalışanlar 3 gün tatil yapmış oldu.
23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da pazartesi gününe denk geliyor. Hafta sonu eklendiğinde yine yapılacak tatil süresi 3 gün oluyor. Salı gününe denk gelen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü tatiline pazartesi gününü de ekleyebilen kişiler yine hafta sonuyla birlikte 4 gün tatil yapmış olacak. Cumartesi günü kutlanacak olan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda ise ne yazık ki, ekstra bir tatil yapılamayacak.
Ramazan Bayramı dört gün tatil. 15 Haziran Cuma günü başlayan Ramazan Bayramı tatili hafta sonuna denk geliyor. Çalışanlar eğer Arefe Günü olan 14 Haziran Perşembe gününü tatil olarak ayarlayabilirse yine de dört gün tatil yapabilecekler. Resmi tatiller arasına son olarak eklenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü, pazar gününe denk geldiği için ekstra tatil olmayacak.
En uzun tatil yine Kurban Bayramı’nda: 2018’in en uzun tatili ise geçen yıl olduğu gibi yine Kurban Bayramı’nda olacak. Bayram öncesi ve sonrası hafta sonuna denk gelen Kurban Bayramı tatili 9 gün olarak yapılacak.
30 Ağustos Zafer Bayramı perşembe gününe denk geliyor. Yine cuma gününü tatil olarak ayarlayabilenler 4 gün tatil yapabilecekler.
Pazartesi günü kutlanacak olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hafta sonu ile birleşince çalışanları yine 3 günlük tatil bekliyor. Toplam olarak 2018 yılında hafta sonları ve resmi tatillerle birlikte 116 gün tatil var.”
Çalışan kesimin doğal olarak tatil yapmaya da gereksinimi var. Ülkemizde, hafta sonu iki gün tatil, 1974’ten beri uygulanıyor. Yılda 52 haftadan 104 günlük tatilimiz var. Bayramlarla birlikte bu yıl 116 gün oluyormuş! On yıllık devlet memurunun yılda otuz günlük iznini de eklersek 146 gün ediyor. Yıllık izindeki dört hafta sonunu çıkartırsak 138 güne düşüyor.
Çok mu, bence değil. Önemli olan, çalıştığımız süre içindeki üretimimiz. Bunu böyle matah bilgiymiş gibi insanın gözüne sokmamak lazım. Dikkat edilmesi gereken, uzun tatillerden sonra olası performans düşüklükleri. Üç beş günü geçmeyen kısa tatiller, çalışma hayatında motivasyon için daha gerekli gibi görünüyor.
Haftalık çalışma saatlerine bir göz atalım. Devlet memurlarında 40 saat, işçilerde 48 saat. Bu çalışma saatlerine bakıldığında, haftada en çok çalışan ülke durumundayız (Bize en yakın ülkeler: Güney Kore, Güney Afrika 44). Gelişmiş ülkelerde bu süreler 30-35 saat bandına indirilmiş durumda (Kanada, Holanda 30; ABD, Almanya 34).
Bizler her gün, başka ülkelerin çalışanlarından daha uzun süre çalışıyoruz. Acaba onlardan daha fazla mı üretiyoruz? Üretim ve istatistik rakamları ortada. Saat başına üretim, bizde 28 dolar civarında. Fransa, Almanya ve ABD’de 50, Norveç’te ise 80 dolar. OECD ortalaması ise 38-40 dolar kadar (bkz. OECD istatistikleri). Üretimi bizden daha düşük olan sadece iki ülke var, Meksika ve Rusya.
Uzun tatil sürelerinin, haber yazacak bir şeylerin olmadığı günlerde gazetelerde günü kurtarıcı haber olarak da olsa yer bulması pek de gereksiz bir çaba gibi görülüyor. Medya kuruluşlarında, bunları kör gözüne sokar gibi, ağızlara sakız yapmayı bırakalım da toplum olarak üretimimizi nasıl artırabiliriz, ona kafa yoralım arkadaşlar.