Yaş ilerledikçe çoğunuz genç kalmayı, gençler gibi davranmayı, hatta onlar gibi giyinmeyi arzu edersiniz. Ancak, diğer yandan da ‘Olgun ve bilge olmak’ ayrı bir huzur verir insana. Yıllar içinde sarkacın ya da saatin pandülü gibi, bu iki zıt duygu arasında gider gelirsiniz.
Çalışma hayatında çoğu zaman farkında olmasanız da insan giderek yaşlanıyor. Hele de gençlerle birlikteyseniz. Bu konularda en şanslı olanlar, ilkokuldan üniversiteye kadar öğretmen ve öğretici konumda olanlar gibi görünüyor. Onlar gençler arasında daima kendilerini genç hissederler. Fakültede yapılan toplantılarda en kıdemli ve yaşlı olanlarımız daima en ön sırada otururlardı. Yıllar içinde bizler de o en yaşlı grubuna girdik. Yaşlı grupta olmayı da içinize sindirmeniz lazım. Bu yüzden midir nedir, o en yaşlıların oturduğu o ön sıradaki koltuklarda oturmaya hiç özenmedim.
İlerleyen yaşımıza rağmen kendini genç hissetmeyi, onlar gibi davranmayı, hatta onlar gibi konuşmayı çoğumuz çok arzularız. ‘Sen de aralarında daha genç görünmek için, senden daha yaşlı olanlar grubuna katıl arkadaş.’ diyenleri duyar gibi oluyorum. Öyle ya da böyle yıllar içinde giderek sizden daha genç olanların aranıza katıldığını gördükçe artık yaşlandığınızı hissedersiniz. Bu, alttan gelenlerin, doğal olarak siz ve sizin yaşınızdakileri yukarılara doğru itmesinden başka bir şey değildir. Meslekte kırkıncı yılımıza ulaşmışız. Ne de olsa şöyle bir gururlanıyorsunuz.
14 Mart 2014’te Ankara Tıp Fakültesindeki törene gittiğimde, doğal olarak orada önce kendi sınıf arkadaşlarımı gördüm. Çoğunluğu zaten bizler oluşturuyoruz. Derken gözlerim ortama alışınca salonda bizden daha yaşlı olanların da olduğunu fark ettim. Aramızdan birisi, ‘Burada en gençler bizleriz, aramızda elli, hatta altmış yıllıklar da var.’ demesin mi. Kimi kızının kolunda zorlukla yürüyor. Kimine sahneye çıkamadığı için ödülü olduğu yerde veriliyor. Mesleğinin kırkıncı yılında bile kendini genç hissetmek işte böyle bir duygu olsa gerek.
Aslında emeklilik törenleri bana çoğu zaman ‘Buruk bir duygu’ verir. Törende, başrollerde oynayan siz olsanız da sonuçta ‘En yaşlı olarak tescil edilmek’ gibi bir şey işte. Törene, emekli olanın yakınları, çocukları, hatta torunları da gelir. Hayatından kesitler, gençlik resimleri ve filmleri gösterilir. Çiçekler, şiltler, müzik gösterisi falan derken kendinizi sizden önce emekli olanların arasında buluverirsiniz. Emekli olduktan sonra hekimlik mesleğine devam eden de olur, etmeyen de. Hepsine de saygı duyarım. Ben ikinci gruptayım. Acıbadem Kadın Doğum Günleri’nde rastladığım ve hâlâ son gaz çalışmaya devam eden bir arkadaşım, ‘Hemen muayenehane aç’ diye bana öğüt bile verdi. Artık bu yaştan sonra kazandığımla ne yapacaksam! Bir başka husus da aslında ben hem emekli hem de hürüm. İster muayenehane ister hastane, artık neresi olursa olsun bundan sonra kendimi bile bile bir kutunun içine hapsetmek de istemiyorum. İstanbul’daki emekli hekimler, *‘Tüm Hekimler Dayanışma Derneği (TURHED)’*ni kurmuşlar, ‘Kıdemli Steteskop’ dergisini çıkarıyorlar. Arada bir Kadıköy’de Tabipler Birliği’nin olduğu binada toplanıyoruz. Gruptaki en gençlerden biri de benim.
TURHED’ten bir doktor büyüğümüz Türk Müziği Korosu’na katıldığını, Salı akşamları Arnavutköy’de toplandıklarından bahsederek koroya beni de davet etti. Şimdiye kadar hiç böyle bir aktivite içinde bulunmamıştım. En azından görmüş olurum diyerek eşimle beraber gittim. Otuz kişi civarında, çok elit bir grup. Çoğunluğunu emekli asker ve doktorlar oluşturuyor. Koro şefi de meslektaşımız. Annesiyle birlikte katılan birkaç genci de saymazsak çoğunluk bizim yaşlarda. Ben ve eşimin sesi müzik için pek uygun olmasa da zaman içinde aralarında bulunabiliriz diye düşündük. Aramızda en kıdemlimiz, 1957 mezunu, askeri tıbbiyeden Dr. Ülkü ablamız. Grupta dernek kurucusu ve başkanımız olan Dr. Erdinç Köksal ağabeyim başı çekiyor. Son toplantımızda yaptığı konuşmada, ‘Amacımız, emekli olan meslektaşlarımız için bir huzurevi kurmaktı. Başarılı olamadık, gerekli olan maddi desteği de bulamadık. Bu yüzden derneğimizi kapatmayı düşünüyoruz.’ dedi. İçim burkuldu. 8 Nisan günü yapılan genel kurulda, derneğin kapatılmasına karar verildi. Derneğimiz olmasa da dernek üyesi olan emekli hekim arkadaşlarla birlikte, ‘Türk Tabipleri Birliği’nin çatısı altında, emekli hekimler grubu olarak çalışmalarımıza devam edebileceğimiz inancımı hâlen korumaktayım.’ Nisan 2019.