Toplumsal barış ve önemi
Evrenin oluşumundan itibaren hayat bulan bütün canlılar hemcinsleri ile birlikte toplu olarak yaşamayı tercih etmişlerdir. Doğal olarak insanlar, tarih boyunca hep topluluk olarak yaşamayı benimsemişlerdir. Topluluk içinde barışık ve huzurlu yaşamak esas olduğu halde her dönemde yakın veya uzak bireyler arasında barışın korunması mümkün olamamıştır. Oysa toplumlardaki bağlılık zayıflayıp , barış bozulduğu durumlarda huzursuzluk artar ve üretkenlik düşer. Sonuçta ilgili toplum zayıflayarak dağılır veya başkalarının boyunduruğu altına girip köleleşirler. Sıklıkla toplumda en yakın bireylerin birbirleri ile aralarında çıkar çatışması veya kişisel üstünlük kurma hedefi öne çıkmaktadır. Bu nedenlerden dolayı anlaşmazlıklar ve çetin mücadeleler gözlenmiştir. Söz konusu eylemler bir anlamda toplumsal huzursuzluğu tetiklemesi yanında, çok derin ayrışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Böyle durumları aşamayan toplumlar dağılma sürecine girmişlerdir.
Toplum yaşantısında gerek bireysel gerekse belli grupların farklı talep ve öngörüleri olacaktır. Söz konusu taleplerin dile getirilmesi ve gerçeklenmesi aşamalarında anlaşma sağlanamaması durumlarında barışçıl çözümler uygulanmamaktadır. Çoğunlukla bireysel ve toplumsal huzursuzluk ve kavgalar yaşanabilmektedir. Ayrılık ve bölünmelere de neden olabilen bu tür barışçıl olmayan mücadeleler çok ciddi sorunları tetikleyebilmektedir. Sonuçta, sürekli huzursuz olan toplumlarda sosyal patlamalar oluşarak yerel ve bölgesel sıcak savaşlar yaşanarak istenmeyen can ve mal kaybına neden olabilmektedir.
Toplumsal barış nasıl inşa edilir ve korunur? Sorusunun tam cevabı uzun yıllar aranmaktadır. Her ne kadar bazı öneri ve çözümler geliştirilmiş olsada, sorun hala devam etmektedir. En sakin toplumlarda bile anlaşmazlıklar çıkarak barış bozulabilmektedir. Bu makalede toplumsal barışın önemi, bozulma nedenleri ve etkileri yanında korunması için önlemler üzerinde durulmuştur.
Toplumsal Barışın bozulma nedenleri ve etkileri
Önceki paragraflarda toplumsal barışın bozulma nedenlerine kısmen değinilmiştir. Sorunun kaynağı ve nedenleri analiz edilerek doğru anlaşılırsa çözümlerde yerinde ve sağlıklı olacaktır. Sonraki paragraflarda sorunun başlıca nedenleri ve etkileri özetlenmiştir.
Kişisel menfaatlerin elde edilmesinde yasa dış yöntemlerin kullanılması: Kişişel menfaatlerin elde edilmesinde ortaya çıkan çatışmalarda empati eksikliği ve yasal yolların dışına çıkılmasıyla barış bozulabilmektedir. Sonuçta anlaşmazlıklar büyüyüp grupların çatışmasına dönüşebilmektedir.
Adalet sisteminin sorunların çözümünde yetersiz kalması veya çok gecikmesi: Toplumsal barış için en önemli bileşen adalet ve gecikmeden uygulanmasıdır. Eğer adalet sistemi hızlı ve evrensel kıstaslara göre çalışmaz ise bireyler veya gruplar kendi adaletlerini sağlama yoluna gidebilirler. Netice olarak toplumsal barış bozulacaktır
Siyasi parti taassubunun öne çıkması: Birçok toplum yönetim sistemini siyasi partiler ve demokrasi temeli üzerine inşa etmiştir. Ancak, bazı yöneticilerin yanlışları nedeniyle aşırı siyasi parti taraftarlığı toplumdaki ayrılıkları tetikleyip barışın bozulmasına neden olabilmektedir.
Kişisel benlik ve üstünlük duygularıın öne çıkarak diğer bireylere dayatılması: Toplumdaki kişisel benlik duygusu aşırı fazla olan bireylerin her durumda üstün olma içgüdüsüyle yanlışda olsa her durumda kendi çıkarını diğer bireylere dayatması barışı bozabilmektedir. Her ne kadar yasal düzenlemeler olsa da söz konusu bireyler yasaları hiçe sayabilmektedirler.
Genel empati eksikliği: Karşılıklı ilişkilerde bazı bireyler diğer tarafın haklılığını anlama ve onu kabullenme zaafiyueti yaşarlar. Sonuçta hep kendisini haklı görme anlayışı çatışmaları arttırabilmektedir.
Yönetimdeki taraflı ve adaletsiz uygulamalar: Toplumda benimsenen yönetim sistemindeki eksikliklerin gerek yönetimdekiler, gerekse art niyetli bireyler tarafından kötüye kullanılması yine barışı bozabilmektedir. Böyle durumlar, hem sisteme hemde yönetime olan güveni azaltarak huzursuzluğu büyütebilmektedir.
Toplumsal bağlılığı sağlayan değerlerin zayıflaması: Bilindiği üzere bireyleri birbirine bağlayan milliyet, din, ahlak ,kültür gibi değerler ile toplum halinde barış içinde yaşamak mümkündür. Bu değerler zayıflar veya kaybolursa yine barış bozulacaktır.
Sosyal mühendislik ve yanlış yönlendirmeler: Gerek bilinçli gerekse bilinçsiz olarak toplumdaki ihtilaflı konular sürekli gündemde tutularak ayrılıklar derinleştirilebilir. Böylece bireylerin birbirlerine olan bağlılıklarını zayıflatma ile barış bozulabilmektedir.
Evrensel Hak-Hukuk kavramlarının yok sayılarak uygulanmaması : Yönetim sistemleri, birey ve toplulukların haklarını koruma amacı taşısada evrensal kıstaslara uyulmayarak bazı ayrıcalıklar sonucu barış bozulup çatışmalara neden olabilmektedir.
Barışın Korunması için öngörüler
Huzurlu ve yenilikçi toplumsal hayatın en önemli öğesi, barış içinde yaşamaktır. Malesef yukarıda açıklanan nedenler dikkate alındığında bireyler ve gruplaşmalar sonucu toplumsal barışın çoğunlukla bozulma eğiliminde olduğu görülmektedir. Bu bağlamda toplumsal barışı korumak amacıyla aşağıdaki hususların gözönünde bulundurulması uygun olacaktır.
- Toplumsal bağlılığı sağlayan değerlerin korunması ve istismar edilmemesi
- Özellikle öncelikli olarak adalet sistemi tam tesis edilmeli ve içselleştirilmelidir. Bu amaçla önceki yazımda adalet ve bilgi toplumu modeli [1] önerilmiştir.
- Empati kurma niteliği kültürel olarak geliştirlmelidir.
- Ben yerine biz kavramı içselleştirilmeli bencil davranışlar an aza indirilmelidir.
- Toplumsal bağları güçlendiren kültürel değerler yıpratılmamlıdır.
- Toplumu yanlış yönlendirme çabaları en aza indirilmelidir.
- Yöneticilerin her şart altında tarafsız ve adil olmaları sağlanmalıdır.
- Evrensek hak ve hukuk kurallarına uyulması sağlanmalıdır.
Kaynaklar:
[1] İ.Soğukpınar, Neden Adalet ve Bilgi Toplumu, https://www.akademikakil.com/neden-adalet-ve-bilgi-toplumu/ispinar/ , 2022