Hemorajik ateş hastalığına yol açan Ebola virüsü, insanlarda sıklıkla ölüme yol açan ciddi bir hastalık nedenidir. İlk kez 1976 yılında Sudan’ın Nzara ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Yambuku kentlerinde eş zamanlı iki salgına yol açan virüse, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde görülen salgının Ebola Nehri yakınındaki bir köyde ortaya çıkmasından dolayı bu isim verilmiştir.
İnsanlara nasıl bulaştığı tam olarak bilinmemekle birlikte, insanlara vahşi hayvanlardan geçen ve insandan insana bulaşabilen Ebola virüsünün doğal konağı meyve yarasaları olarak kabul edilmektedir. İnsandan insana geçiş çeşitli vücut sıvılarıyla (kan, kusmuk, idrar, dışkı, ter) direkt temas ile olmaktadır. İnsanlarda ve hayvanlarda kanamalı ateş şeklinde ciddi hastalık formlarına yol açan virüs, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 4. risk grubu patojen olarak kabul edilmektedir. Ebola virüsüne bağlı olarak bağışıklık sisteminde çökme ile birlikte pıhtılaşma fonksiyonunda bozukluk, kaçış sendromu (kanın serum kısmının damar dışına çıkması) ve şok tablosu gelişmektedir. Virüs vücuda girdikten sonra ortalama 5-10 gün içinde hastalığın ilk belirtileri ani başlangıçlı yüksek ateş, üşüme, titreme ve bitkinlik şeklinde görülmektedir. Diğer belirtiler şiddetli baş ağrısı, özellikle gövde ve sırtta kas ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısıdır.
Hastalığın insan ve hayvanlar için özel bir tedavisi ya da aşısı bulunmamaktadır. Ebola virüsü taşıyan kişilerde virüsün beyaz kan hücrelerini hızla yok etmesi sonucu bağışıklık sisteminin çökmesi ve vücudun virüse karşı savaşamaması sonucunda organların iflas etmesi ve çoklu organ yetmezliğine bağlı kayıplar görülmektedir. Deneysel çalışmalar, virüs benzeri partiküllerin endotel hücreleri aktive ederek hücrelerarası ve vasküler adezyon moleküllerini artırdığı ve böylece artan endotelyal geçirgenlik, aşırı sitokin salınımının damar genişlemesi ile giden bağışıklık sistemi fonksiyonlarını bozduğu yönündedir.
Ebola virüsünden korunmak için diğer bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi hastalığı önlemenin en önemli uygulamalarından biri, ellerin düzenli olarak yıkanmasıdır. Ellerin su ve sabunla yıkanması ciltten potansiyel enfekte materyalleri uzaklaştırmakta ve hastalığın geçişini önlemektedir. Amaç, enfekte hastaların salgı ve kanlarıyla teması önlemektir.
Afrika’da ciddi kayıplara yol açan Ebola virüsü için bir aşı geliştirme çalışmalarının hızla devam etmesine karşılık en erken beş yılda sonuçlanacağı bildirilmektedir. İmmünoloji ve moleküler alanlardaki gelişmeler ve çalışmalar sonucunda güzel sonuçların elde edilmesi dileğiyle…