Sağlık alanı dışında çalışan bir arkadaşım “müstehzi” bir edayla “Kafa naklini ne zaman yapıyorsunuz?” deyince, derin bir üzüntüye kapıldım ülkem ve bilim adına.
Bilimi geliştiren, insanlığın sağlığını ve varlığını sürdürmesini sağlayan, sağlık alanında büyük özverilerle, emeklerle gerçekleştirilen çalışmalar, yeni araştırmalar, buluşlar ve uygulamalardır. Doğa-insan, insan-insan çatışmasında sağlıklı insan yararına başarılı olabilmek, hayatta kalabilmek buna bağlıdır ve elbette ilklere de. İlkleri yapan tarihte yerini alır. Ya ilkleri yapmayanlar? Ve ilkeler?
Herkesin içinde bir ilki bulmak, ilki yapmak hayali vardır. Milyonlardan farklı olmak, tarihe geçmek, tarihi yazmak veya para kazanmak, şan şöhret sahibi olmak. En doğal ve aynı zamanda en gerekli bir arzu. Yoksa tarih ve felaketler zararı giderek artan bir şekilde kendini tekrarlar.
İlklerin ve bilimin bir sınırı, bir çerçevesi var mı? Burada kriter “insan, toplum ve doğa yararına” olarak düşünülebilir.
İnsan ve toplum yararına…
Savaşlar, silahlanma ve toplu cinayetler insan ve toplum yararına olarak gösterilmiş tarih boyunca ve hâlâ günümüzde öyle gösterilen, öyle savunulan pek çok olay, dünya üzerinde pek çok bölge var.
Bilimde sınır var mıdır? Sınırı olan şey bilim olur mu?
Tarih bilime, bilim adamına saldırı örnekleriyle, bilimin ve bilim adamlarının kötü amaçlı kullanım hikâyeleriyle dolu. Gerçek ve kara hikâyeler. Ancak bilim bütün olumsuzluklara karşın gelişmesini sürdürmüş, kendi iç dinamikleri, bilimsel ve etik denetimi ve tarihsel doğrulanımı ile uygulama alanı bulmuş ve doğru zamanlarda, doğru gereksinimler için ve kamuyu doğru bilgilendirme yöntemleriyle varlığını devam ettirmiştir.
Dünya ve insanlık ilkleri yapanlara da, sonrakileri yapanlara da saygı ve minnet duymalı. Tüm insanlığın ve doğanın yararına çaba harcayan bilim adamlarına.
Ülkemiz ne yazık ki kısmen basının da etkisiyle hoş olmayan bir tartışma yaşadı, yaşıyor. Özellikle hiç yaşama şansı olmayan bazı kalp, karaciğer ve diğer organ hastalarının tek yaşam alternatifi olan ve organ temini sıkıntıları nedeniyle yeterince yapılamayan organ nakilleri konusunda kafalar karıştı. Herkes iyi niyetli, herkes güzel şeyler yapmaya çalışıyor. Peki kimi çok ağır olan eleştirilerin nedeni ne? Bütün sorun, vatandaşın hizmetten memnun olduğunu gösteren (ve göstermeyen) bütün anketlere karşın sağlık alanında yaşanan olumsuz durum. Performans yasası ve özel hastanelerin kontrolsüz artışı nedeniyle hastanın “müşteri” durumuna düşürülmesi, tamamen ücretsiz hasta bakan, ancak döner sermaye gelirlerinin miktarı ve dağıtımının “müşteri sayısı ve yapılan işlemin sayısının” arttırılmasına bağlandığı ve SGK ödemelerinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle iflas aşamasındaki üniversitelerin durumu sağlık alanındaki sorunları katlayarak arttırıyor ve yapılan işlemler konusunda kafalarda soru işaretleri oluşturuyor.
Üniversitelerden pek çok değerli öğretim üyesi ya erken emekli olarak ya istifa ederek ya da 2 yıllık ücretsiz izinle üniversitelerden ayrıldı. Kalanların bir kısmı özel çalışmaları nedeniyle üniversitelerde hasta bak(a)mıyor, ameliyat yap(a)mıyor. Tam gün resmi çalışanların bir kısmı aşırı iş yükü bir kısmı etik ve bilimsel olmayan “müşteri” ve “puan” peşinde koşmamak, bu “ahlaksız” sistemden uzak durmak için kendi odalarına kapanmış durumdalar. Yıllardır büyük emeklerle yetişmiş, çok sayıda uzman yetiştirmiş “eli öpülesi” hocalar kendi yetiştirdikleri asistanlarıyla acımasız bir “müşteri kavgasına” zorlanıyorlar. Aksi takdirde eski döner miktarlarının yarısına bile ulaşamıyorlar. Her hekimin niteliğinin ve başarısının aynı olmadığı herkesin kabul etmek zorunda olduğu bir gerçek. En kaliteli öğretim üyeleri birer birer ortadan kalkarken…
Vatandaşın kafası karışıyor. Vatandaş zaten hekime karşı ön yargılandırılmış, kışkırtılmış, saldırmaya hazır. Tetkiklerin ve indikasyonların ne kadarı gerçek ne kadarı sırf para için, yapılan işlemlerin ne kadarı bilimsel ne kadarı reklam ve para için ayırt edemiyorlar ve tamamı politikadan arındırılmış, tamamı teoride ve pratikte gerçek bilim adamlarından oluşmuş ve etkin bilim kurulları olmadığı için vatandaşın kafasını aydınlatmak televizyon kanallarını dolaşan ve her biri farklı dillerden konuşan söyledikleri birbirleriyle çelişen kişilere kalıyor.
Bilime, insan yararına ve sağlığa gerçekten büyük katkı sağlayan çabalara, emek verenlere ve özellikle ülkemin geleceğine yazık oluyor.
Saygılarımla.