Son zamanlarda hekimlere yönelik şiddette belirgin bir artış olduğu gözlenmektedir. Şiddet fiziksel şiddet ile sınırlandırılarak dar kapsamlı düşünülmediğinde ve sözlü şiddet de dikkate alındığında, hekimlerin neredeyse tümünün çeşitli biçimlerde şiddete maruz kaldığını söylemek abartı olmayacaktır.
Şiddete uğrayan ve mağdur olan kendileri olmasına karşın, hekimler görevleri gereği hekime yönelik şiddetin psikososyal yönlerini de anlamakla yükümlüdürler. Genel olarak ele alındığında şiddet uygulayanların sunulan sağlık hizmetinden memnun olmadıklarını, gereken tedavinin zamanında yapılmadığını, fazla bekletildiklerini ve ayrımcılığa maruz kaldıklarını iddia ettikleri görülmektedir. Ülkemizde hekim saygınlığının giderek azalması da şiddeti arttıran bir etmendir. Yetkililerin hekimlere yönelik olumsuz söz ve tutumları da hastaların beklentilerini arttırmakta ve saldırganlara adeta cesaret vermektedir. Yeterli güvenlik tedbirlerinin alınmamış olması ve şiddete başvuranlara caydırıcı bir ceza verilmemesi de yine şiddet olgularını arttıran etmenler arasındadır. Aşağıda hekime yönelik şiddetin ortaya çıkmasını etkileyebilecek bazı psikolojik özellikler ele alınmıştır.
Hastada bir psikiyatrik rahatsızlığın bulunması
Her türlü psikiyatrik rahatsızlık insanların tahammül gücünü olumsuz etkilemekte ve tepkisel davranmalarını kolaylaştırmaktadır. En yaygın görülen ruhsal rahatsızlıklardan biri olan depresyon bile kişileri daha kolay parlayan bir insan haline getirebilmektedir.
Şiddete başvuran kişinin kişilik yapısı
Fiziksel ve/veya sözel şiddete başvurma olasılığı en yüksek olanlar antisosyal kişilik yapısına sahip insanlardır. Psikopat ya da sosyopat olarak da adlandırılan antisosyal kişilik yapısına sahip insanlar toplumun yazılı ve yazılı olmayan kurallarını çiğneyen; istek, gereksinim ve dürtülerini erteleyemeyen; öfkelendiğinde öfkesini denetleyemeyen; çok kolay yalan söyleyen; vicdani duyguları gelişmemiş bencil kişilerdir. Antisosyal kişilik yapısına sahip kişiler ne olursa olsun isteklerinin yerine getirilmesini bekler ve istediklerinin gerçekleşmediğini düşündüklerinde kolayca saldırganlaşabilirler.
Hastalık psikolojisi
Kronik ya da ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenmek her insanı psikolojik olarak etkiler. Önce duyduğuna inanamayan hasta, daha sonra durumu yadsımaya çalışır. Gerçeği kabullenmeye başladıkça hasta bir yandan öfkelenirken, diğer yandan da depresyon yaşamaya başlar. Hastalığın yarattığı stresi başarılı bir şekilde atlatırsa sonunda durumu kabullenir. Bu süreci hastalar yanında hasta yakınları da yaşarlar. Hasta yakınları yoğun suçluluk duygusu yaşıyorlarsa durum daha da karmaşıklaşır. Bu süreç içinde hasta ve hasta yakınlarının öfkeleri kolayca sağlık çalışanlarına yönelebilmektedir.
Narsistik incinme
İnsanın kendisini sevilen, beğenilen, önem ve değer verilen bir insan olarak hissetmesi en temel psikolojik gereksinimlerindendir. Narsistik gereksinimler olarak da adlandırılan bu gereksinimler karşılanmadığında narsistik incinme ortaya çıkar. Narsistik incinmeye her zaman açık ya da gizli öfke duygusu eşlik eder. Beklediği sağlık hizmetini alamayan hasta ve hasta yakınında kolayca narsistik incinme ortaya çıkar. Bu narsistik incinme hasta ve hasta yakınının her an öfkelenmesine yol açabilmektedir.
Öfke ile baş edebilme
İnsanlar istedikleri ya da bekledikleri bir şey olmadığında, haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde, birisinin kendisini önemsemediğini, küçük düşürdüğünü ya da adam yerine koymadığını düşündüğünde öfkelenir. Hastalar sık sık kendilerinin haksız yere bekletildiğini, sırası gelince doktorun kendisini gerektiğince muayene etmediğini, düşünmekte, adam yerine konulmadığı duygusuna kapılmaktadırlar.
Hekimlerle ilgili tutumlar
Toplumumuzda hekimlere yönelik tutumların genellikle iki kutupta yer aldığı, abartılı övme ile abartılı yerme arasında gidip geldiği görülmektedir. Tutumların iki kutupta yer alması Türk insanının hekimle ilişkisinin duygusal boyutunun çok fazla olduğunu göstermektedir. Günlük uygulamalarda Türk insanının hekimlere bir çeşit tanrısal güç atfettiği, fakat bunun da beklentileri çok arttırdığı görülmektedir. Bu yaklaşım en ufak olumsuzluk olduğunda abartılı bir tepkinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu durum sevginin de öfkenin de şiddetli yaşanmasına neden olmaktadır.