Basında en sık haber konusu yapılan konulardan biri de antidepresan ilaçlardır. Antidepresanların lüzumsuz yere kullanıldığı ve kullananlarda intihar eğilimini arttırdığı gibi haberler sık sık basında gündeme getirilmektedir. Bu haberler ne yazık ki, halk arasında antidepresan ilaçlarla ilgili yanlış inanç ve önyargıları pekiştirmektedir. Araştırmalarda ve günlük uygulamalarda, hastaların kendisine antidepresan bir ilaç yazacağı endişesi ile depresif yakınmalarını aile hekimlerine söylemekten kaçındığı görülmektedir. Günlük uygulamalarda da antidepresan ilaç yazılmak istendiğinde bu önyargıların hekimlerin karşısına aşılması gereken bir sorun olarak çıktığı görülmektedir. Bu nedenlerle toplum içinde antidepresan ilaçlarla ilgili önyargıların yıkılması için tüm hekimlere çeşitli görevler düşmektedir.
Öncelikle antidepresan ilaç reçete edildiğinde gerekli özen gösterilmelidir. Uygun biçimde kullanılmadığında antidepresan ilacın hiçbir yararı olmadığı gibi, yan etki çıkma olasılığı artmakta ve yanlış inançlar pekişmektedir. En sık görülen uygunsuz kullanım, hastanın reçetesine hastaya yeterli açıklamada bulunmadan bir antidepresan ilaç sıkıştırılıvermesi şeklindedir. Oysa, hastada tedaviyi gerektirecek düzeyde bir depresyon söz konusu olmadığında antidepresan bir ilaç kullanmanın hiçbir anlamı yoktur. Demoralizasyondan kaynaklanan üzüntü ve neşesizlik ile tanı alacak düzeyde depresif belirtilerin varlığı birbirinden mutlaka ayrılmalıdır. Diğer sık görülen uygunsuz antidepresan ilaç kullanım şekli ise ilaçların yetersiz doz ve süre kullanılmasıdır. Günlük uygulamalarda yeterli doza çıkılmadığı için yarar görebilecekken tedaviden yarar görmeyen ve ilacı erken kesildiği için depresif yakınmaları yeniden ortaya çıkan birçok hastaya rastlanmaktadır.
Antidepresan ilaç başlanan hastalar yan etkiler konusunda mutlaka bilgilendirilmelidir. Hastalar uygun biçimde bilgilendirilmediğinde en küçük yan etki ortaya çıktığında tedaviyi bırakabilmektedirler. Özellikle hastaların söylemekten çekindiği cinsel işlev ile ilgili yan etkiler izlemlerde mutlaka sorgulanmalıdır. Ayrıca, hastada yan etki çıkma olasılığını arttırdığı için hastanın halen tedavi gördüğü diğer hastalıklar ve kullandığı ilaçlar mutlaka dikkate alınmalıdır.
Antidepresan ilaçlarla ilgili toplum içinde en yaygın görülen yanlış inançlar arasında ‘ilaçların sahte bir mutluluk verdiği’, ‘bağımlılık yaptığı’ ve ‘ciddi yan etkiler çıkmasına yol açtığı’ inançları bulunmaktadır. Ne yazık ki hem ülkemizde hem yurt dışında yapılan araştırmalarda, hekimlerin de toplum içindeki yanlış inançlardan etkilendikleri görülmektedir.
Antidepresanlar toplumda yaygın olarak ‘mutluluk hapı’ olarak nitelenmekte ve insanlara sahte bir mutluluk verdiğine inanılmaktadır. Oysa, antidepresan ilaçlar depresyonu tedavi ettiği için kişi olağan haline dönmekte, fazladan daha mutlu olmamaktadır. Depresyonu tedavi olan hasta kuşkusuz eski haline döndüğü için kendisini depresyonlu olduğu döneme göre daha mutlu hissetmektedir, fakat bu durum antidepresan ilaçların mutluluk hapı olarak nitelendirilmesini gerektirmemektedir.
Antidepresanların sahte bir mutluluk verdiği inancı iki kaynaktan beslenmektedir. Birincisi, ruhsal sorunların ancak ruhsal yollarla ya da sosyal girişimler ile düzeltilebileceği görüşüdür. Oysa, günümüzün teknolojisi ile psikoterapi ile oluşan iyileşmelerin bile beyindeki biyolojik düzeneklerle ilişkili olduğu gösterilmektedir. İkincisi ise antidepresan ilaç kullanımının uygunsuz biçimde erken kesilmesinden kaynaklanmaktadır. Yeterli süre kullanılmadan antidepresan ilaç kesildiğinde hastadaki depresyon belirtileri yeniden ortaya çıkmakta, bu da mutluluğun sahte ve geçici olduğu düşüncelerini pekiştirmektedir.
Bağımlılık yapma potansiyelleri olmamasına karşın toplum içinde yaygın olarak antidepresan ilaçların bağımlılık yaptığına inanılması muhtemelen tüm psikiyatrik ilaçlara uyuşturucu gözüyle bakılmasından kaynaklanmaktadır. Antidepresan ilaçların uygunsuz biçimde aniden kesilmesi nedeniyle ortaya çıkan kesilme belirtileri de ne yazık ki bu düşünceyi pekiştirmektedir. Hastaya uygun biçimde açıklanmadığında ortaya çıkan kesilme belirtileri ilacın bağımlılık yaptığı şeklinde yorumlanmaktadır.
Antidepresan ilaçlarla ilgili basında en sık geçen konulardan biri de, bu ilaçların kullananları intihara sürüklediği şeklindedir. Antidepresan ilaçların intihar düşüncelerini arttırıp arttırmadığı bilim dünyasında da tartışılan bir konudur. Ancak genel kanı, intihar riski çıkabileceği kaygısıyla depresyon tanısı konan hastalarda antidepresan ilaç yazmaktan kaçınılmaması gerektiği şeklindedir. Depresyon hastalarında tedavi görsünler ya da görmesinler, intihar riski her zaman bulunmaktadır. Uygun biçimde tedavi edilmediğinde de intihar riskinin arttığı unutulmamalıdır.