Çok değişik boyutlardan ele alınması gereken sorunlardan biri de hasta-hekim ilişkisinde yaşanan sorunlardır. Fakat kendi bakış açılarından sıyrılamayanların bu çok boyutluluğu görmesi mümkün değildir. Ülkemize bakıldığında, kendi bakış açısından sıyrılamayanların hem sağlık çalışanları hem de sağlık hizmeti alanlar arasında azımsanmayacak oranda olduğu görülmektedir.
Senaryo yazarlığı ve yönetmenliği Jale Akgöl tarafından yürütülen, ilk yayınlandığı tarihlerde sosyal medyada çok izlenenler arasında yer alan “Sıradaki hasta gelsin”* başlıklı videoya yapılan yorumlar, hasta-hekim ilişkisinde yaşanan sorunlara çok boyutlu bakamayan hastalar hakkında çeşitli ipuçları vermektedir.
Bazı yorumlarda aynen şu ifadeler bulunmaktadır:
“İlaç firmalarıyla anlaşan, rüşvet alan, halkı köpek yerine koyup aşağılayan, günde sadece 4-5 saat çalışıp buna da çok çalıştım diyen, doktorluk mesleğinin içine eden, sadece kendi rahatının peşinde koşan emek hırsızı devlet düşmanı şerefsiz doktorlar için de video çekmenizi bekliyoruz.”
“Oturup ağlayasım geldi videoyu izleyince. Meğer ne çok derdi varmış doktorların. Vah Vah Vah. Sanki babalarının hayrına çalışıyorlar. Bırakın bu işleri, duygu sömürüsüne gerek yok. Her işin bir zorluğu var. Hepimiz video mu çekelim karrrdeşim! İŞİNİZİ YAPIN İŞİNİZİ.”
“Doktorlar deyince aklıma menfaat, çıkar, kendini üstün görme, halkı aşağılama, ameliyat olacakları birer koyun, vatandaşı horlama, yani doktor eşittir karnı doymayan fildir. Kendisine sorsan, şartlar ağır, verilen para yetmiyor. Bu da, Türkiye’de gelir yönünden adaletsizliğin ve doyumsuzluğun bir örneği.”
Bir sağlık çalışanının yapabileceği en büyük yanlış, bu videoyu mutlak haklılığının kanıtı gibi düşünerek bu yorumlardan çıkarabileceği anlamları atlamasıdır. Hastaların tepkilerinin altta yatan nedenlerine (aslında hedefi farklı olan) yönelik ipuçlarını görmeye çalışırken duygusal tepkiler göstermekten uzak durarak, mümkün olduğunca serinkanlı bir yaklaşımla ipuçlarını değerlendirmek gerekmektedir.
Yorumlardaki bu ifadelere ve günlük uygulamalarda karşılaşılanlara bakıldığında, bazı hastaların doktorun maruz kaldığı şiddeti göremeyecek derecede tek taraflı, düşmancıl bakış açısına sahip olduğu görülmektedir. Olağan koşullarda her iki taraf açısından belli sınırlar içinde yürümesi gereken ilişkide bazı hastaların bu sınırları tanımak istemedikleri, her istediklerinin yerine getirilmesi beklentisi içinde oldukları görülmektedir. Hastaların beklentilerinin olabileceğin ve olması gerekenin çok ötesinde olduğu dikkat çekicidir ve halkın doktora yönelik geleneksel bakış açısını aşamadığını, hatta tam da bu nedenle öyle davrandığını düşündürmektedir. Hastaların tepkileri, hakkını alamayan ve (nihayet) otoriteye karşı çıkabilen bir çocuğun tepkilerine benzemektedir. Daha büyük bir otoritenin beklentileri ve tepkileri âdeta kışkırtması da yaşananları daha da alevlendirmektedir.
Yine yorumlar, bazı hastaların istedikleri sağlık hizmetini alamamaktan ve adam yerine konulmadıkları hissinden dolayı çok öfkeli olduklarını göstermektedir. Biraz empati kurarak bakmaya çalışıldığında hastaların bu duygularını anlamak çok kolaydır. Fakat bu duyguyu anlamak, hastaların kontrolsüz davranışlarını hoş görmek anlamına gelmemektedir. Sağlık çalışanları bu öfkenin hedefi olmaktan kurtulmak istiyorlarsa, biraz empati kurarak, halka öfkelerinin gerçek kaynağının kendileri olmadığını göstermeye çalışmalıdırlar, başka çareleri yoktur.
Bu videoya bakıp, hasta-hekim ilişkisinde yaşanan sorunlarda bütün sorumluluğun hasta ve hasta yakınlarına yüklenmesi doğru bir yaklaşım değildir. Hasta-hekim ilişkisinde çeşitli sorunların yaşanması kaçınılması mümkün olmayan bir durumdur. Fakat asıl görülmesi gereken, bu videoda görülen davranışların son yıllarda giderek artmasının en önemli nedeninin sağlıkta dönüşüm çerçevesinde yürütülen politikaların hekimin ve hekimliğin itibar kaybına yol açtığıdır.
*http://www.youtube.com/watch?v=wq8xTQ53gmI&feature=youtube (Senaryo ve Yönetmen Jale Akgöl)