Bu soruya cevap verebilmek için biraz da ABD iradesinin penceresinden bakmak anlamlı olabilir.
Osmanlıdan (imparatorluktan) kalan Anadolu sosyolojisiyle ve milletimizin kadim kültürü ile batıya baktığımızda ABD’den bakışı yakalayamayız.
İkinci Cihan Savaşından sonra İngiltere ve Fransa’dan rol çalarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kuşatan oyunlarla, Marshall Yardımı adı altında güdümlü demokrasiyi ülkemize taşıyan ABD’nin 1946-1947 döneminde attığı temeller nelerdi?
Dönemin iktidarı Atatürk döneminin “tam bağımsızlık” felsefesini unutmuş (!), ABD ile ikili anlaşma yaparak 70 yıllık “bağımlılık” dönemini başlatmıştır.
1. Beslenmede, İkinci Cihan Savaşından kalan ve tankerlerde çürümeye yüz tutan süt tozu ve margarinleri, ilkokulda okuyan çocuklarımıza protein yükleme adına beslenme yardımı olarak sunmuştur.
Tereyağının kullanılmaması propagandasıyla, Köylü Ayşe hanıma ürettiği tereyağlarını sattırtarak yerine margarin yardımı (!) yapılmıştır.
2. Sanayide, İkinci Cihan Savaşından kalan eskimiş tank ve uçak yardımı (!) yaparak ve yedek parçaları kendisinden alınma şartı koyarak, tank ve uçak üretimimizi engellemiş hem de sürekli yedek parça satarak ekonomimizi güdümlü ekonomi haline getirmiştir.
3. Eğitimde:
a) Cumhuriyet döneminin en gerçekçi eğitim modeli olan köy enstitülerinin kapatılmasını telkin ederek, 70 yıldır okullarımızdan ara eleman ve meslek insanı yetiştirme potansiyelimizi köreltmiştir.
b) Din kültüründe: Alternatif din ve alternatif Kur’an kültürü oluşturan kuruluşları ve kurucu liderlerini destekleyerek, günümüze kadar uzanan ve 2016 Temmuz 15’de darbe yapacak potansiyel oluşturan bir eğitim sürecinin kurumsallaşmasını sağlamıştır.
c) İngilizceyi bilim dili olarak üniversitede “kutsallaştırarak”, “İngilizce olmazsa bilim olmaz” propagandasını kurumsallaştırarak, ana dili ile düşünen, ana dili ile felsefe yapabilen ve ana dili ile bilim üretmesi gereken bir neslin yeşermesini bloke etmiştir.
d) Özel burslar organize ederek üniversite öğrencilerinin ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkelere göçünü sağlayıp batı kültürünü yüklemeyi başarmıştır.
4. Siyasette:
Abdülhamit ve Atatürk döneminde izin verilmeyen İsrail devletinin kuruluşuna Marshall yardımı ve Truman doktrini kapsamında destek olup ilk tanıyan ülkelerden olan bir Türkiye siyaseti örgütlemeyi başarmıştır.
5. Ekonomide:
Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ekonomisi veya Atatürk’ün karma ekonomi modeli yerine, tüketim ve taklit ekonomisi alt yapısı oluşturulmuştur.
Ne yazık ki 70 yıllık hükümetlerin yöneticileri bu handikapları ıskalayıp “slogan” üreterek, 15 Temmuz 2016 yılına kadar akıllarını kullanıp “ilmi siyaset” yapamadıklarından, ABD’nin önünü açmaya devam etmişlerdir.
Bir müsibet birçok nasihatten daha uyarıcıdır. 15 Temmuz’da uyanan milletimiz tam bağımsızlık yolunda “kendi eksenini oluşturma” seferberliğine soyunmuş görünüyor.
İşte, ABD ne istiyor? Sorusunun cevabı “Biz Marshall yardımını bunun için mi yaptık?” endişesiyle Türkiye’yi kuşatma eylemini deniyor.
Benim görüşüm Müslüman Türk milletiyle başa çıkılmaz.
Yolumuz aydınlık olsun.