(Bir Kısa Hikâye Örneği)
Abdullah, Bingöl/Adaklının bir köyünde bir imamın oğlu olarak dünyaya gelir. Apo diye adlandırılan Abdullah, küçük yaşına rağmen kendi kendine düşünür. Babası medresede okumuş, köyde imamlık yaparak köylülerin verdiği zekât ve fitrelerle geçinir. Herhangi bir malvarlıkları yoktur. Apo, kendi geleceği hakkında herhangi bir geçim kaynağı bulamamaktadır. O, tek çıkar yol olarak okula gitmeyi, okuyarak bir yerlere varmayı hayal eder. Köyde ilkokulu okuduktan sonra, Diyarbakır Vakıflar Yurduna yerleşerek ortaokulu okur ve ardından Ziya Gökalp Lisesine devam eder. O sıralarda öğretmen lisesinde okuyan Malatyalı Berivan’la tanışır. Uzun süre arkadaşlık yaparlar, birbirlerini çok severler, her şeyi enine boyuna konuşup evlenmeye karar verirler. Apo liseyi bitirir, askerlik görevini yapar, Bingöl Nüfus Müdürlüğüne memur olarak atanır ve Elazığ’a öğretmen olarak atanan Berivan’la evlenmeye karar verir. Apo, durumu babasına anlatır ve Berivan’ı istemesini söyler. Babası onun bu teklifine fena halde tepki gösterir. Babası ona, “Okula giden, okuyan bir kızın evime gelin olarak ayak basması mümkün değildir” der. Çok yalvarmasına ve çok kişiyi araya sokmasına rağmen, babasını ikna edemez.
Umutsuzluğa kapılan Apo, çok üzülür, deli divaneye döner ve zaman zaman rahatsızlanarak hastaneye kaldırılır. Berivan’ın durumu da onunkinden farklı değildir. İkisi de geceler boyu uykusuz kalır, birbirlerine karşı olan duygularını dile getiren yazılar, şiirler yazarlar. Apo, Berivan’a “Ğezala mı: Ceylanım!” diye hitap eder. Bir seferinde onun için şu şiiri yazar ve ona gönderir:
CEYLAN
Benim gönül bahçemin,
Kondun altın tahtına.
Öterek giriverdin,
Gençliğimin bağına.
Canım benim, cananım.
Ela gözlü Ceylanım!
Dilimde adın kalsın,
Kalbimde aşkın yansın.
Sen benim hayatımda,
Aradığım insansın.
Canım benim, cananım.
Ela gözlü Ceylanım!
İşgal etti beynimi,
Senin güzel cemalin.
Gözlerimin önünde,
Senin narin hayalin.
Canım benim, cananım.
Ela gözlü Ceylanım!
Aradan yıllar geçse,
Siman, çehren, zihnimde.
Seni hiç görmesem de,
Adın kalır dilimde.
Canım benim, cananım.
Ela gözlü Ceylanım!
Apo, duygu dolu benzer şiirleri artarda yazar ve Berivan’a gönderir. Bir gün Berivan da ona şu şiiri gönderir:
Senin aşkınla gönlümü teselli ediyorum
Elemli olduğum günlerde bile.
Manalı güzel gözlerini hayalliyorum
Artık senin olmadığın yerlerde.
Değiştiremem bu yüzümü
Daha güzel olamam senin istediğin gibi.
Ne olur Allah aşkına,
Olduğum gibi sev beni.
Bir gün Apo babasından bir mektup alır: “Senelik iznini al, köye gel, düğünün var.” Babası kendi kafasına göre ona köyden bir kız istemiş, başlığı vermiş ve düğün hazırlıklarını yapmıştır. Fakat Apo, hala genin kim olduğu bilmiyor.
Apo köye gider, istemediği halde babasının kendisi için istemiş olduğu kızla evlenir ve mutsuzluğunun verdiği acıları kalbine gömer. Fakat her zaman ve her yerde, gece gündüz Berivan’ın hayalleriyle yaşar. Adaklıdan köye giderken, dönüp dolaşıp yaylalara bakar. Berivan’ın bir ceylan gibi kendisine doğru geldiği hayallerini hisseder.
Zaman geçer, Apo’nun bir oğlu olur, onunla teselli bulmaya çalışır. Bir gün Berivan’dan kendisine bir mektup gelir. Berivan mektubunda içini dökmüş, duygularını uzun sayfalar halinde dile getirmiştir. Yazdıklarını kısaca şöyle özetlemek mümkündür:
“Canım Abdullah! Genç bir kız olarak seni sevdim. Bu aşk, kanıma, kemiklerime, iliklerime işlendi. Onu söküp atmam mümkün değil. Sen evlendikten sonra, ümidimi kesmek istedim. Evlenmiş olmak için evlendim. Biyolojik olarak, bedenen evlendim. Fakat psikolojik olarak, ruhen evlenemedim. Böyle bir evlilik, ancak altı ay sürebildi, ayrıldım. Şu anda Elazığ Baskil’de öğretmenim. Seni soruşturdum, evlisin, bir oğlun var. Allah bağışlasın. Beni Allah’ın adıyla kendine eş, karına hizmetçi ve çocuğuna bakıcı olarak kabul edersen, kapına gelmeye hazırım. Çünkü kalbimde, senden başka bir erkeğe yer yoktur ve bundan sonra da olmayacaktır.”
Apo, mektubu defalarca okur ve hüngür hüngür ağlar. Fakat hiçbir şey yapamaz. Karısı, akrabasıdır. Ne karısı ne de ailesi böyle bir şeye izin vermez. Yıllar geçer, Apo’nun birkaç çocuğu olur. Onlar da böyle bir aile ortamında mutsuzluğu yaşarlar. Çünkü mutsuz evliliklerin çocukları, psikolojik açıdan problemli yetişirler ve hayatta çok zor mutlu olurlar.
Akli dengesini kaybeden Apo, Bingöl yaylalarında dolaşır ve hep uzaklarda hayalini gördüğü Berivan’a ulaşmaya çalışır.