Acelecilik ve ihmal, yaşamın her anında olabilecek durumlardır. Acele kelimesi, “hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi” anlamına gelir. İhmal ise “gereken ilgiyi, gereken şekil ve zamanda göstermeme, önem vermeme, mühimsememe, vazifeyi düzenli ve zamanında yapmama” olarak bilinir. Klinik uygulamalarda, hekimin tıbbi eylemi (tıbbi uygulamaları) dolayısıyla “hekim sorumluluğu” konusu ortaya çıkar.
Bazen tıp mensupları da muhakkak ki ellerinde olmayan bazı nedenlerle böyle durumlara girebilmektedirler. Ancak tıbbi uygulamalar aceleye ve ihmale gelmez. Özellikle performans uygulaması olan ve kalabalıkların yığıldığı sağlık kuruluşlarında bu duruma rastlamak olasıdır. Ben burada hekimlere yerden göğe kadar hak veriyorum. Ancak, elden geldiğince bu iki durumun olmaması için çaba harcanması çok önemlidir. Doğaldır ki acelecilik ve ihmalden dolayı oluşan hatalar hekim sorumluluğunu doğurur ve burada hukuk devreye girer.
Bilindiği gibi hukuk bilimi, hekimi klinik uygulamalarında kendi yasalarına göre değerlendirir. Hekimin hastasına müdahalede bulunup bulunamayacağı, bunun hangi sınırlar içinde yapılacağı, hastanın onamının aranması, tıbbi müdahalenin olumsuz sonuçlanması durumunda hekimin sorumlu olup olmaması gibi konular hukuk bilimini ilgilendiren sorunlardır.
Tıp hukuku açısından hekim-hasta ilişkilerinde hekim sorumluluğu kavramı ortaya çıkar ve hekim hastasına karşı birçok yönden sorumlu duruma düşebilir. Hekim sorumluluğunu tanımlayabilmek için önce sorumluluk kavramını açıklamak gerekir.
Suç işleyen bir kişinin yasalar karşısındaki durumu sorumluluk kavramı ile açıklanır. Suç ise sorumlu bir kişi tarafından olumlu ya da olumsuz bir hareketle meydana getirilen, ceza tehdidi taşıyan bir yasadaki tanıma uygun ve hukuka aykırı olan bir eylemdir. Hekim sorumluluğu, hekimin hekimlik pratiği sırasında bilerek veya dikkatsizlikle ve ihmal yoluyla verdiği zararlardan, hekimlik kurallarına uymamaktan, tanı ve tedavide son ve bilimsel metotları uygulamamaktan ve mesleğindeki acemiliğinden dolayı sorumlu tutulmasıdır. Burada acelecilik ihmali doğuran bir durum olabilir.
Hekim sorumluluğunda ise tıbbi eylem, yani hekimin hastaya karşı davranışı söz konusudur.
Hekimin klinik uygulamalarda sorumluluktan kurtulması için bazı kurallara uyması gerekmektedir:
1) Tıbbi eylemde (tıbbi uygulamalar) vicdani sorumluluk bulunmalıdır. Bir hekim, tıbbi uygulamalarda sorumluluk da taşımalıdır.
2) Hekimin klinikteki tıbbi uygulamaları, tıbbi kurallara uygun olmalıdır.
3) Hekim, ehliyetsizlik ve ihmal gibi nedenlerden dolayı tıbbi müdahaleden kaçınmamalıdır.
4) Hekim, cerrahi uygulamalarda zarar ve ziyana neden olmamalıdır. Bazen bu uygulamaların sonunda ölüm de olabilir.
5) Hekimin tıbbi uygulamalarında hastasına karşı kasıtlı bir hareket bulunmamalıdır. Örneğin; hospitalize edilmesi gerekmeyen bir hasta, menfaat amacıyla bir akıl hastanesine yatırılırsa kasıtlı bir durum olur.
6) Hekim, klinikte hastasına gereksiz uygulamalarda bulunmamalıdır.
7) Hekim, klinikte tıbbi uygulama yapmak için hastanın onamını almalıdır. Hasta eğer 18 yaşından küçükse, akıl hastası ise veya hacir altında ise ailenin izni alınmalıdır. Aksi hâlde hekim gereken uygulamayı yapabilir.
Burada üçüncü husus, yazımızın konusu olan ihmalden söz etmektedir. Tıp hukuku ile ilgili tüm yasalarda tıbbi uygulamalarda ihmal olmaması gerektiği özellikle belirtilmektedir. Ancak, özellikle kalabalık sağlık kuruluşlarında gereksiz acelecilik ve ihmal maalesef yaşanabilmektedir. Bu hususlara dikkat edilmesi her tıp mensubunun ana görevi olmalıdır.
Bilindiği gibi hasta olmak, hastaneye yatmak kişinin yaşamını çeşitli yönlerden etkileyen bir dönemdir. Hastalıklar, getirmiş oldukları fiziksel zorluklara ek olarak, kişilerin yaşamdaki uyumlarını da bozmakta; psikolojik ve sosyoekonomik sorunların ortaya çıkmasına neden olmakta, kurulmuş denge durumunu bozmaktadır. Bu nedenle hastayı tek olarak görmek, en iyi tedaviyi doğru olarak yapmak, ona bir obje olarak bakmaktan çok, onu biri olarak görmek; onunla birlikte olmak, onun yaşadığı dünyayı, onun görüş açısını kavramak gerekmektedir. Bu bağlamda gereksiz acelecilik ve bunun sonucu olarak ihmal, zarar vermeme ilkesini de zedeleyen durumlardır.