Hekimlere yönelik şiddet ile ilgili olarak basında her geçen gün daha çok sayıda haber görüyoruz. Özellikle de acil servisler bu haberlerin odağında. Ulusal bilimsel dergilerimizde de bu konuda çalışmalar dikkati çekmekte. Özellikle acil servislerde veya hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinde çalışıp da, sözlü veya fiziksel saldırıya maruz kalmayan yok gibi. Bu saldırıların nedenleri ve önlemleri ile ilgili yorumlar da hemen geliyor. Acil serviste hiç nöbet tutmayan ve bu ortamı yaşamayan kişilerden öneri duymak ironik de olsa, bilimsel yayınların kaynak gösterilmesi ile bütününde kanıt payı yüksek. Ancak biraz dikkatli bakıldığında tüm bu öneriler geçici ve günü kurtarmaya yönelik. Çoğu kez ilk öneri şiddet eğilimini önceden sezmek veya güvenlik önlemlerini artırmak oluyor. Şiddet eğilimini önceden sezdiğinizde ancak tecrübenizle ve karşınızdaki kişinin saldırganlık potansiyelinin derecesi ile bir saldırı olmadan durumu kontrol edebilirsiniz. Güvenlik ve polisten korkmayan, şikâyetçi olunsa bile sistem yerine birey ile yüz yüze kalıp başına bir şey gelmeyeceğini bilen bir kişinin feveranını engellemek sanıldığı kadar kolay değil. Güvenlik açısından ise çeşitli öneriler var: bütün hastalar aranmalı ve tehlikeli nesneler alınmalı. Geriye dönük olarak bir düşünün. Saldırgan olan hastalar mı, yakınları mı? Hasta yakınlarını girişte durdurup sizin üstünüzü arayacağız diyebilecek güvenlik hangi kurumda var? Sadece bir hasta yakınını içeriye alabiliyoruz kuralını dahi işletmek başlı başına tartışma yaratıyor, bırakın bir de üstünüzü arayacağız teklifi. Kabul etmek gerekir ki fiziki yapının yetersizliği, personel sayısının noksanlığı, hizmette olmaması gereken gecikmeler, hekimler arası iletişim bozuklukları istenmeyen durumların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu yetersizlikleri yerel değil, genel olarak düşünüp çare aramadıkça çözmek olası olmayacaktır.
Sağlık hizmetinin yükünü acil servislerin sırtına yüklerseniz, bu sorunlarla karşılamayı yadırgamamak gerekir. Basit kural neydi? Bir hekim bir hasta için 20 dakika ayırmalı. 8 saatte 24 hasta. Birçok büyük hastanenin acil servisinde 8 saatte 80 hasta bakan hekime 80 kişiden birisinin şiddet uygulamaması mümkün mü? Bir de son günlerin devam eden tartışması var. Hekim yan etkiden sorumlu. Hastasından yeterli anamnez alacak ve fiziki muayene yapacak zamanı olmayan bir hekimden her konuda detaylı bilgi vermesini beklemek pratikte olası görülmüyor. Yapılmalı diyen bilirkişileri bu hastanelerde nöbet listesine eklemekte yarar var. O şartlarda başarabilene şapka çıkartalım.
Sağlık konusunda temel bilgiden, ilkyardımdan yoksun halkımızın her durumu acil olarak yorumlaması da acil servislerdeki yığılmaların başlıca nedenlerinden. Bu yığılmalardaki beklemeler de öfkelenmeye ve küçük bir alev ile şiddete neden oluyor.
Öncelikle sağlık sisteminde acil servislerin ve hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin önemini kavramamız lazım. Basında acil hizmetlerinin sadece olumsuz yönleri değil, hizmeti ve çalışanları destekleyen haberlerin de yer alması gerekli. Halkı acil sağlık hizmetleri konusunda bilgilendirmeli ve sağlık sorunlarının tek çözüm yerinin acil servis değil, basamak sistemi içinde daha uygun çözümlenebileceği bir sağlık sistemini oluşturmalıyız. Kalıcı çözümü ancak acil servisler üzerindeki yükü olması gereken düzeye çekerek bulabileceğiz. Bu da oturmuş ve iyi işleyen bir sağlık sistemi ile gerçekleşecektir.
Konunun tüm neden ve çözümlerini bu köşeye sığdırmak imkânsız. Ancak, acil servislerde sağlık personeline yapılan saldırının aslında kişilere değil, sağlık sistemimize yapıldığını görerek çözüm aramak daha doğru olacak. Sistemden memnun olmayanların tepkisi olarak görmezsek ve sorunu sadece bir alan ile sınırlandırırsak çözümü bulamayız.
8
önceki yazı