Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) sürekli olarak değişiyor, güncelleniyor. Değişikliklerin çoğu güncel bilimsel kanıtlara göre yapılırken, bazıları bedel-etkin yaklaşımlar baz alınarak yapılıyor. Tıpta halen birçok tanı ve tedavi uygulamasının kesin doğruluğu olmadığından, bizler en güncel bilgilere dayanarak hastaların zarar görmemesi için mesleğimizi yapıyoruz. Yaptığımız uygulamalar SGK’ya fatura edilince, fatura denetimi yapan hekimler tarafından inceleniyor. Bu aşamada beklenen süreç ise yapılmış olan işlemlerin, mevcut SUT’a göre uygunluğunun kontrol edilmesi. Ancak ne yazık ki, ülkemizin farklı bölgelerinde farklı kararların alındığını ve denetim yapan hekimlerin yorumuna ve keyfiyetine göre kesintiler yaptıklarını sık sık görüyoruz. Birkaç örnek vermek gerekirse:
Sedo-analjezi güncel acil tıp pratiğinde olmazsa olmaz bir uygulamadır. Acil tıp ile ilgili kitaplarda detayları ile yer verilen bir başlık olması yanında, bilimsel etkinliklerde gerek pratik gerekse de teorik konu olarak işlenmektedir. Sedo-analjezi acil serviste özellikle tedavi, bazen de tanı amacıyla yapılacak girişimler için uygulanmaktadır. Stabil olmayan bir ritim bozukluğunda senkronize kardiyoversiyon yapılmadan önce, Colles kırığı ile gelen hastanın kapalı kırık redüksiyonu sırasında, küçük bir çocuğun kesi onarımı sırasında olduğu gibi birçok durumda sedo-analjezi uygularız. Bazı durumlarda hastanın tedavisi bekleyemez, hızlı bir şekilde uygulama yapılmalıdır. Bazı durumlarda ise yapılacak işlem için hastanın ameliyathaneye çıkartılması, yatış yapılması gibi hem zaman hem de maliyet artırıcı bir süreç gerekecektir ki, acil serviste yapılan sedasyon ve analjezinin ne kadar bedel-etkin olduğu çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bazen ise etik hekimlik uygulaması ortaya çıkar ki, kimse üç yaşındaki çocuğunun çığlıklar içinde kollarının ve bacaklarının üzerine bastırılarak kesisinin dikilmesini istemez. Çocukta ömür boyu bırakacağı psikolojik hasarı ise onarmak artık mümkün olmayacaktır. Ancak acil serviste yapılan sedo-analjeziler kesintiye uğramaktadır. Günübirlik yatış yapıp çıkış özeti yazmak daha yeterli değil. Nedenini henüz bilen çıkmadı?
Duyduğumuz yeni bir kesinti ise acil serviste alınan kültürler acil nosyonuna aykırı imiş. İlk bakışta öyle gibi görünebilir, ancak hangi hastalardan kültür alınması gerektiği çalışmalarla ortaya konmaktadır. Eski dönemlere göre endikasyonları azalsa dahi, halen acil tıp pratiğinde kültürlerin yeri vardır. Tedaviyi geciktirmeksizin alınması gereken kültürler olduğu gibi, acil serviste alınan kültürler, hastaların takibinde tedavi değişikliği yapılması kararına kadar hekimleri yönlendirmektedir.
Benzeri örnekleri artırmak mümkün, ancak bu kesintilerin hangi bilimsel kanıtlara dayanılarak ya da kimlere danışılarak yapıldığını anlamak mümkün değil. Yılda 100 milyondan fazla hastanın bakıldığı acil servislerdeki uygulamaları daha bilimsel ve standart hale getirmek için sayısı gitgide artan acil tıp akademisyenlerinin ve derneklerinin görüşlerine başvurulması gerektiği açık. Çünkü fatura incelemesi yapan hekimlerin nasıl bir acil servis çalışma düzeni hayal ettiklerini bizler yorumlayamıyoruz. Ancak kesin olan bir nokta var ki, fatura incelemesi yapan hekimler acil servise gelseler, sadece gider azaltma mantığı ile görev yapsalar, malpraktis davalarından başlarını kaldıramazlar.