Ankara Tabip Odası tarafından düzenlenen 2. Acil Sağlık Hizmetleri Sempozyumu 11-12 Mart tarihlerinde Ankara’da yapıldı. Sağlık Bakanlığı ve Tabip Odası yetkilileri yanında Ankara il merkezindeki hastanelerin yöneticileri ve acil servis sorumluları da oturumlardaydı. Sempozyum boyunca acil servislerde yaşanan sorunlar, acil servislerin yoğunluğu, hastaneler arası sevkler ve yatak olmaması nedeni ile hastaların yatırılamaması başlıkları altında tartışıldı. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından aralık ayında yayınlanan ve hekimler arasında daha çok branş nöbetlerini ilgilendiren maddeleri ile gündemde kalan genelgenin içeriğinde, hastaneler arası hasta sevkleri ve acil servislerden olan yatışlar için de bir takım düzenlemeler mevcuttu. “Acil servise başvuran ve yatırılarak tedavisi gereken hastaların hiçbir surette boş yatak olmadığı gerekçesi ile sevki yapılmayacak, hastanenin tüm yatakları acil hastalar için kullanılacaktır.” Kısaca “bölümümüzde yer yoktur” gerekçesi ile hasta sevki yapılmasının doğru olmadığı vurgulanmaktadır. Çünkü yataklar bölümlerin değil, hastane idaresinin kontrolünde olmalıdır. Hastane yatakları her ne kadar bölümlere belirli sayılarda tahsis edilse de acil servisten yatışı gereken hastalar için tüm yataklar kullanılmalı ve hastayı yatıran bölüm, hastasının tıbbi bakım sorumluluğunu da devralarak takibini ve tedavisini yapmalıdır. Devlet hastanelerinde bu uygulama çoğu zaman yürümektedir. Ancak üniversite hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinde bu uygulama önünde engeller bulunmaktadır. Ankara’daki sempozyumda da dile getirildiği gibi, bugün büyük bir hastanenin acil servisine giderseniz günlerdir, hatta haftalardır, acil serviste yatış bekleyen hastalar olduğunu görebilirsiniz. Akla gelen soru şu ki, o hastanelerde hiç boş yatak açılmıyor ya da hastanenin diğer yataklarına hasta kabul etmek istemeyen bölümlere hiç hasta yatmıyor da, hastalar yatış sırası mı bekliyor? Üniversite hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinin üçüncü basamak sağlık hizmeti sunan kurumlar olmaları dolayısı ile sevk zincirindeki son noktalar olduğu inkâr edilemez. Ancak bu kurumların acil servislerine doğrudan başvuran veya sevkle gelen hastaların tıbbi bakımlarının da yatış endikasyonu konulan bölüm tarafından yapılması gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. Acil servisler, ani ve beklenmedik bir anda kişinin hayatı veya ekstremitesini tehdit eden bir hastalık ya da yaralanma durumunda, hastanın ilk değerlendirilmesinin, tedavisinin ve stabilitesinin yapıldığı ve ileri bakım ve takibinin ilgili hekime devredildiği alanlardır. Acil servislerde hasta başvurusu 7 gün 24 saat kesintisizdir ve sınırlandırılmamıştır. Acil serviste çalışan personelin öncelikli hizmeti bu kesintisiz başvuruları yanıtlamaktır. Yatırılamadığı için acil serviste kalan hastaların uzun süren ve farklı olan bakımı bu personel için ciddi iş yükü oluşturmakta, tüm hastalar ve genel olarak o hastanenin acil servisi için bakım kalitesini düşürmektedir. Takibinin zor olduğu gerekçesi ile başka bölümlere hasta yatırmak istemeyen veya başka bölümler için kendisine tahsis edilen yatağı vermek istemeyen bölüm sorumlularına sormak isterim. Serebrovasküler olay geçirdiği için yatışı gereken ancak “yer yok” diye yatırılamayan hasta sizin anneniz, babanız, eşiniz olsa, tedavisinin sürekli yoğun olan bir acil serviste, kısıtlı sayıda personel tarafından yapılmasını ister miydiniz? Hastane yönetimlerinin artık acil servis yatışlarına öncelik verme zamanı geldiğini düşünüyorum. Sorunun en önemli nedeninin ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde kişi başına düşen yatak sayısının azlığı, yeni hastaneler yapılmamasıdır. Ancak bunun sorumlularının ve bu yükü karşılaması gerekenlerin, hastalar ya da acil servis çalışanları olmadığını unutmamak gerekir.
7
önceki yazı
Mecburi hizmet seferberliği
sonraki yazı