Sağlık sistemimiz ve sosyal güvenlik sistemimiz büyük bir dönüşüm geçiriyor. Yıllardır gereken desteği esirgenen sağlık ocakları ve koruyucu hekimlik, yerini yavaş yavaş aile hekimliğine dayalı bir birinci basamak sistemine devretme yolunda. Aile hekimliğine geçen pilot bölgeler dâhil şu an sağlık hizmetlerimizde basamak sistemi uygulanmıyor. Ancak basamak sistemi er ya da geç işler hale gelecek; herkese daha iyi sağlık hizmeti sunulabileceği için değil, sağlık maliyetlerini azaltmak için.
Son yıllarda ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına başvuran hasta sayısında belirgin artış oldu. Poliklinikler tıklım tıklım, hastalar gitmek istedikleri uzman hekimlere ulaşamıyor, hekimler büyük özveri ile günlük hasta sayısı rekorları kırıyorlar. Bununla beraber randevu alma başarısı gösteremeyenlerin önemli bir kısmı acil servislere başvuruyorlar. Sadece devlet hastaneleri acil servislerinin yılda baktığı 50 milyon civarındaki hasta sayısı da bunun bir göstergesi. Bu da acil servislerdeki yoğunluğun en önemli nedeni. Hali hazırda kısıtlı olan bakım alanları ve personel sayısı yanında birçok acil servisin tetkik ve tedavi olanaklarındaki yetersizlikler, kesintisiz sunulan acil sağlık hizmetlerini de çökme noktasına getiriyor. Peki, bu geçiş döneminde acil servis hastalarının hakları ne oldu, bundan sonra bekleniyor? Öncelikle mevzuatın da belirttiği gibi acil servislere başvuran herkes bir hekim tarafından değerlendirilmelidir. Çünkü herkes acil tıbbi bir durumda acil sağlık hizmetine ulaşabilmesi, en güncel ve bilimsel bakımı alabilme hakkına sahiptir. Ancak bu kalabalık ortamda, kurallı bir triaj yapmadan, hastaların önceliklerini belirleyip zamanında veya gecikmeden bakım verebiliyor muyuz? Ya da kapıdaki yığılmaları bir an önce eritmek için, hastalara gerekli tetkik ve tedavileri yapmak için azami özeni gösterebiliyor muyuz?
Hekimler dâhil çok kişi acil servislerin acil olmayan hastalar tarafından kullanıldığını düşünüyorlar. Aciliyet sınıflamalarına göre belki hastaların az bir bölümü dakikalar veya saatler içinde sağlık hizmetini almak zorunda, ancak acil servis hastalarının büyük çoğunluğu ise 24 saat içinde bir hekim tarafından görülmesi gereken gruba giriyor. Yakınması ne kadar önce başlarsa başlasın, muayene olma çabası başladıktan sonraki süre içinde bir sağlık ocağına, bir aile hekimine, bir uzmana, bir özel poliklinik veya özel hastaneye ulaşamayan hastanın, doğaldır ki gitmesi gereken yer sağlık sisteminin sigortası olan acil servisler olacaktır. Sağlık sistemimizi dönüştürürken hastaların uygun yere, kabul edilebilir bir zaman diliminde ulaşabilmesi ve ulaştıktan sonra takip bakımlarının yapılabilmesi için altyapıyı oluşturmalıyız.
Nüfusumuz yaşlanıyor. Daha çok sayıda kronik sağlık sorunu olan hasta var. Bu hastaların ileri tetkik ve tedavi ihtiyacı olduğu da göz ardı edilemez. Haliyle hastanelerimizin olanaklarını artırmak gerekecek. Büyük illerimizin hemen hepsinde acil servislerden yataklı servislere geçişte ciddi sorunlar yaşanıyor. Neredeyse üniversite hastanelerinin çoğunda günlerce yatış bekleyen hastalar var; bazıları koridorlarda sedye üzerinde bekliyor, hatta sevk etmek de neredeyse imkânsız. Yatırılarak tedavi görmesi gereken hastanın bu hakkını, nasıl bir gerekçe ile elinden alabiliyoruz? Veya kısa bir gelecekte bu hakka yeniden kavuşabilmesi için ne planladık?
Hasta mahremiyeti önde gelen hasta haklarından birisidir. Acil servislerde koridorlarda, yataklar arasında 50 cm. boşluk bile olmayan müşade odalarında, arada bir perde bile olsa hemen yanında kulak misafiri olan başka kişiler varken hastadan hikâye almak ne kadar mahremiyet kuralını koruyucu?
Sağlık Uygulama Tebliği’nde “acil haller” adında sözleşmesiz kurumlara hastaların başvurması halinde giderlerin karşılanması ile ilgili bir tanımlama var. Ancak hasta, bir sağlık sorunu gelişmesi durumunda, hayatının ve/veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağını nasıl bilecek. Hastalar zaten hemen her durumda sosyal güvencelerinin karşıladığı kurumlara gidiyor. Peki, basamak sistemi geldiği zaman aile hekiminin onayı olmadan hastane polikliniklerine başvurursa ne olacak? Acil servise başvurursa ne olacak? Yakınması ne olursa olsun acil servise gitmeden aile hekimine ulaşması ve onun önerisi ile ambulans çağırması mı istenecek? Acil servise başvurursa “Yakınmanız acil haller kapsamında değil, fark ödeyeceksin” mi denilecek. “Acil haller kapsamında değilsiniz” kararı, hastanın sonuç tanısına göre mi verilecek? Hasta yakınması ortaya çıktığı zaman bunun sonuç tanısının ne olabileceğinin kararını kendisinin vermesi mi istenecek? Ya da ben şimdi gidersem ya acil bir şey çıkmazsa, sigortam para ödememi ister mi diye kendisine sorup zarar mı görebilecek? Soru çok, sorun da çok. Tüm bu dönüşüm içinde şimdiden bu soruların yanıtlarını bulabilmeliyiz, iş işten geçmeden.