Tıpta Uzmanlık Yönetmeliği’nin ne zaman çıkacağı konusunda çeşitli söylentiler duyuyoruz; ancak içeriği konusunda net bir fikir sahibi olamıyoruz. Önceki yıllarda değişik numaralandırmaya sahip taslaklar elden ele dolaşıyor uzmanlık derneklerinin fikirleri soruluyordu. Son birkaç yıldır ise uzmanlık eğitiminin temel mevzuatının nasıl geliştirildiği konusunda söylentiler dışında bilgi sahibi olamadığımız da ortada.
Acil tıp uzmanlığı anabilim dalı 1993 yılında yeni bir uzmanlık dalı olarak kabul edildi. Başlangıç döneminde sadece üniversitelerde anabilim dalları kuruldu ve kadrolar ilan edildi. İlk 6 yıl içinde 15 üniversitede asistan eğitimi başladı. 2001 yılından sonra hızla diğer üniversitelerde, 2006 yılından sonra da üniversitelere ek olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerine asistan alınmaya başlandı. Günümüze kadar 45’i üniversitelerde, 28’i eğitim ve araştırma hastanelerinde olmak üzere toplam 73 eğitim kurumunda asistan kadrosu açıldı.
Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) Acil Tıp Yeterlik Kurulu, acil tıp uzmanlık eğitiminin yol haritasını bir kılavuz olarak yayınladı. Ancak kurumlardaki eğitim, araştırma ve uygulama ortamının yetersizlikleri, sağlık hizmetinin hep ön plana itilmesi, eğitmen ve eğitilenlerin sayısal olarak eksikliği ve kadro sorunları gibi pek çok faktör, ulusal eğitimin standardizasyonunun önünde engel olmaya devam etti. Aile hekimliği kadrolarına çekilen pratisyen hekimlerin boşluğunu doldurmak amacı ile Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerine acil tıp asistanı almaya başladı. Bu hastanelerde acil tıp eğitimi için tam zamanlı şef, şef yardımcısı, uzman atanmaması, uzmanlık eğitiminin acil tıp uzmanlığının gerektirdiği öğretilerden uzak kalması yolunda bir başlangıç sağladı.
Tüm aksamalara rağmen göz ardı edilmemesi gereken durum ise 73 kurumda acil tıp uzmanlık eğitimine başlanmış olmasıdır. Özelikle üniversite hastanelerinde acil tıp asistan ve uzmanlarının acil serviste bulunması nedeniyle, birçok ana dalda uzmanlık eğitimi yapan asistanlar acil servise sadece konsültasyon amacı ile gelmeye başladılar. Eskiden acil tıp alanında öğretim üyeleri ve asistanlar olmadığından, acil servislerde görev yapacak hekim sıkıntısı duyulmaktaydı. Uzmanlık tüzüğünde yeri olmasa da birçok branş asistanı, acil servise 1 veya 2 aylığına zorunlu olarak rotasyona gidiyordu. Acil tıp rotasyonunun tüzükte yer almaması doğaldı, çünkü acil tıp anabilim dalları her kurumda yoktu, eğitim verecek kadro mevcut değildi ve zorunlu rotasyon olarak yazılsa idi sorun yaşanabilirdi. Ancak günümüzde bazı branş asistanlarının acil servislere rotasyona gitmemeleri de uzmanlık eğitimi bakımından bir eksiklik olarak algılanmalıdır. Uzmanlık eğitimi yapan branş asistanlarının acil servise başvuran hastaları ilk andan itibaren görmemeleri, ilk değerlendirme sürecine katılmamaları, acil servise başvuran bir hastada ayırıcı tanı sürecini başvurudan itibaren yaşamamaları ve ilk tedavinin bir parçası olmamaları bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Konsültasyona gelindiği zaman çoğu kez hastaların pek çok istemi halledilmiş ve tanısı konmuş olmaktadır. Çağırılan olgular çoğu kez yatışı veya takibi gereken olgulardır. Aynı yakınma ile başvuran pek çok hasta acil konsültasyon endikasyonu olmadığı için taburcu edilmektedir. Konsültanlar acil serviste hastayı karşılayan hekim olarak çalışmadığı için yakınmadan tanıya giden süreçteki değerlendirmeleri primer sorumluluk alarak yapmamaktadır. Bu ilk değerlendirmenin kazandıracağı bilgi ve beceriler, hekimin hem kendi uzmanlık alanındaki gelişmesini hem de uzmanlık alanını ilgilendiren hastalıkların ayırıcı tanısında yer alan ancak başka branşları ilgilendiren durumların acil yaklaşımlarını da öğrenmeyi sağlayacaktır. Acil tıp rotasyonu ile hekim birçok acil durumun ne olduğunu, hangi durumda acil tetkik, tedavi veya konsültasyon gerektiğini kavrayabilecektir. Sadece kendi alanı için değil, tüm yakınmalar ve başka branşları ilgilendiren durumları da tanıyabilecektir.
Hekimlerin artık eskisi kadar taşın altına eline sokma taraftarı olmadıklarını görüyoruz. Üst ihtisasların da yaygınlaşması, hekimlerin hastalara bir bütün olarak bakmasını engellemektedir. Hekimler hemen diğer branşlardan konsültasyon isteme eğilimindedirler. Kendi alanı ile ilgili hastalıklarda dahi ayırıcı tanı için başka branşın notunu alma çabası yaygınlaşmaktadır. Genel bir değerlendirme eksikliği birçok durum için gereksiz tetkik ve görüş istemine, bu da boşa harcanan zaman ve paraya neden olmaktadır.
2002 yılında yayınlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğü çıkmadan önce de TATD olarak belirli uzmanlık dalları için acil tıp rotasyonunun eklenmesini önermiştik. Özellikle Genel Cerrahi, Çocuk Cerrahisi, Göğüs Cerrahisi, Kalp ve Damar Cerrahisi, Ortopedi ve Travmatoloji, İç Hastalıkları, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları ve Aile Hekimliği anabilim dallarında zorunlu rotasyonların içine acil tıbbın da eklenmesi uygun olacaktır.