Türkiye’deki Mahkemelerde mevcut duruşma salonlarının hemen hepsinde büyük harflerle “Adalet Mülkün Temelidir” sözü yazılıdır. Adaletin, egemenliğin temeli olduğu anlamına gelen bu veciz ifadenin Atatürk’e ait olduğu söylense de, kaynaklar Hz. Ömer’in sözü olduğu konusunda hemfikirdir. Bilindiği üzere adalet kavramı için İslam dünyasında her yorum Hz. Ömer’e varmaktadır. Çünkü kendisinin, adalet konusunda çok önemli olan hassasiyeti ve fiili uygulamaları tarihe geçmiştir. Bu sebepten adalet denilince Hz. Ömer akla gelmektedir.
Adalet neden önemlidir? Sorusunu sorarsak, cevap olarak; devlet yönetiminde ve sosyal ilişkilerde bireylerin temel haklarının korunması, toplumsal huzur açısından adaletli olunması ver her bireye eşit davranılması olmazsa olmaz hususlardır. Toplumun huzur ve dirliği adaletin işlevine bağlıdır ve “Adalet, Canı yanan bir kişinin koşacağı ilk sığınaktır”. Doğal olarak adaleti, ülkedeki hukuk sistemi ve mahkemelerin sağlaması beklenir. Bu görüş doğru olmakla birlikte eksiktir. Çünkü mahkemeler her ne kadar mükemmel çalışmasa da, ancak kendisine iletilen anlaşmazlıklarda adalet dağıtabilir. Oysa mahkemelerin haricinde adaletli olunması gereken çok fazla sosyal olay ve süreç vardır. Birkaç örnek verilecek olursa; Babanın eşine ve çocuklarına, öğretmenin öğrencilerine, yöneticinin personeline, devlet görevlilerinin milletin bütününe, satıcının müşterilerine, çobanın koyunlarına adaletli davranması bunlardan bazılarıdır. Neticede bir toplumda adalet, sadece mahkemeler marifetiyle sağlanamaz. Eğer bu görev sadece mahkemelere yıkılırsa, Türkiye’de olduğu gibi topal bir adalet uygulaması ortaya çıkar ki, etkilenen halk hep mutsuz ve şikâyetçi olur. Bu nedenle adalet kavramı toplum hafızasında içselleştirilmeli ve her birey üstüne düşen görevi yapmalıdır.
Son yıllarda Bilgi ve iletişim teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla gelişerek yaşantımızın her aşamasında işlerimizi kolaylaştıracak şekilde hayatımıza girmesi ve bilgiye dayalı faaliyetlerin yoğunluğu, bilgi toplumu kavramını ortaya çıkarmıştır. Bilgi toplumunun daha ilerisinde süper akıllı topluma geçiş öngörülmektedir. Bu teknolojik gelişmelerin tamamı, insanlığın ortaya çıkan, yeni ve hayatı kolaylaştırma ihtiyaçlarına cevap niteliğindedir. Ancak, önemli bir sosyal gerçek ise, eğer toplumda adalet sağlanamıyorsa teknolojik yenilik ve kolaylıkların bireyleri mutlu etmeye yetmeyeceğidir. Yeterli adalet sağlanmamış ise, toplumdaki anlaşmazlıklar çözülemediği gibi teknolojik imkânlar kötüye kullanılabilmektedir. Siber ortamda dolandırıcılık ve suçların son yıllarda artış göstermesi bu hipotezi destekler niteliktedir. Dolayısıyla adaletin yeterli olmadığı toplumlarda, huzur olmayacağı gibi devletin temeli sarsılacaktır. İyileştirme için, “Adalet ve Bilgi Toplumu” başlığını verdiğimiz yeni model, sonraki paragraflarda kısaca açıklanmıştır.
Adalet ve bilgi toplumu modeli nasıl olmalıdır? Mutlaka her bireyin anayasal haklarının teminat altına alındığı ve hakkını istisnasız her durumda eşit koşullarda arayabileceği bir hukuk sistemi olmalıdır. Bu hukuk sistemini icra eden tarafsız ve adil mahkemeler de mutlaka olacaktır. Ancak, eğer toplumda adalet kültürü zayıflamış, güçlünün zayıfı ezmeye çalıştığı, adalet arayanın önüne türlü engellerin çıkartıldığı bir durum oluşmuş ise, mahkemelere çok aşırı olay intikal ederek altından kalkılamaz hale gelecektir. Buna ilaveten işlemlerdeki yavaşlık da eklenirse durum vatandaş açısından çekilmez bir hal alabilir. Günümüzdeki gibi en basit davalar bile yıllarca sürebilecektir. O halde ne yapılmalıdır? Çözüm önerileri aşağıda kısaca verilmiştir.
- Toplumdaki her birey adaletli olması konusunda bilinçlendirilerek, adalet kavramı toplumsal kültür haline getirilmelidir. Adaletli olmak önemli bir nitelik olarak görülmelidir.
- Her kademedeki yönetici, adaletli olmayı en önemli prensip haline getirmelidir. Diğer bir ifade ile, bu niteliğe sahip olan bireyler yönetici yapılmalıdır.
- Başta ebeveynler olmak üzere tüm aile bireylerinin adalet konusundaki farkındalıkları arttırılmalıdır.
- Adalet, sadece mahkemelerin değil, evrendeki tüm paydaşlarıyla bir bütün olarak ele alınmak suretiyle hukuk sistemi yeniden kurgulanmalı ve gerekli reformlar yapılmalıdır.
- İşlemleri en hızlı şekilde yapabilmek için bilişim/bilgi teknolojileri en etkin şekilde kullanılarak, bilgi /süper akıllı toplum modelinden faydalanılmalıdır.
- Süper akıllı toplum uygulamalarında ihtiyaç duyulan evrelerde robot yargılama/değerlendirme tekniği ile işlemler hızlandırılabilecektir.
- Bu modelde mahkemelere gelen adli olay sayısının en aza ineceği ve davaların yıllarca sürmeyeceği gibi, en doğru/adil kararın verilmesi mümkün olabilecektir.
Adalet ve bilgi toplumu modeline kademeli geçiş yapılması ile olası aksaklıklar kriz yaşanmadan giderilebilecektir.
Sonuç olarak adalet, insanlığın her döneminde en önemli problemlerden birisi olmuş ve halen de olmaya devam etmektedir. Teknolojik imkânların kısıtlı olduğu geçmiş dönemlerde, hızlı ve esnek çözüm üretmek zor olduğu gibi, insan gücüne bağımlılık söz konusuydu. Oysa günümüzde ve gelecekte, bilgi/süper akıllı toplum modeli teknolojileri kullanılarak hem adalet konusunda farkındalığın arttırılması hem de işlemler hızlandırılarak süreci kısaltmak mümkündür. Bu nedenle çözüm için önerdiğimiz yeni yapı “Adalet ve Bilgi Toplumu” olarak adlandırılmış olup, Modelin detayı ve ayrıntılar diğer bir makale konusudur.
2 yorum
Değerli Hocam, adalet konusunda verdiğiniz bu önemli bilgilerden dolayı teşekkür ederim.
Kıymetli Hocam Adalet bir toplumun huzuru için olmazsa olmazlardandir vermiş olduğunuz bilgi için teşekkürler.