Sosyalist falan değilim. Sermaye düşmanı hiç değilim. Bir toplumda, çok zenginlerin de, çok fakirlerin de olabileceğine inananlardanım. "Muhannete muhtaç olmadan" yaşayan birisi olarak kimsenin parasında gözüm yok. Ama bu ilaç firmaları ve ilaç endüstrisi de insanı çileden çıkartıyor. Adamlar resmen dünyayı parmağında oynatıyor. İnsanın, "Lazım değil sizin ürettiğiniz ilaç, böyle söğüşlenmektense’ bırakın ölelim" diyesi geliyor.
Türk Eczacılar Birliği ile SGK arasındaki mücadele hepimizin gözü önünde cereyan ediyor. İlaç fiyatları nerelere düştü, ama ilaç firmaları hâlâ kâr ediyor. O zaman adama sormazlar mı, "Daha önce yüksek fiyattan satarken vicdanınız hiç sızlamadı mı?" diye. Belli ki sızlamamış, zira oyunun kuralı bu. Adına da "serbest piyasa" diyorlar.
Bu ilaç firmalarının "tatlı kazançlarına" karşı var olan potansiyel öfkem, okuduğum bir haberle tekrar alevlendi. Habere göre, domuz gribi salgınının kısa sürede pandemi seviyesine ulaşmasının ardından satın alınan milyonlarca doz aşı ülkelerin elinde kalacakmış. Pek çok ülkede satın alınan toplam aşının yüzde 10’nu bile kullanılmamış. Kış aylarının bitimine kadar bir miktar daha aşının kullanılabileceğini belirten uzmanlar uyarıyormuş: "Domuz gribi salgını tarihe karıştığında, üretici ilaç firmaları biraz daha zengin olacak ve biz satın aldığımız milyonlarca doz aşıyla baş başa kalacağız. "Kuş gribinde de aynısı olmadı mı ve yine bu ilaç firmalarının "işbirlikçisi" Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) değil miydi?
11 Haziran 2009 günü DSÖ’nün domuz gribi salgınını "pandemik" olarak tanımlamasından sonra harekete geçen ülkeler, milyonlarca doz aşı sipariş etti. O dönem kamuoyunda oluşan panik havasını gidermek için hızla aşı sipariş eden ülkeler, şimdi satın alınan aşıların ellerinde kalmasıyla karşı karşıya. Henüz sipariş edilen aşıların tamamı ülkelere teslim edilmemesine rağmen şimdiden milyonlarca doz aşı elde kalmış durumda. Üstelik ülkeler aşı imalatçılarıyla yaptıkları anlaşma gereği verdikleri siparişlerin tamamını satın almak zorundaymış.
Habere göre İngiltere, Fransa, İsveç ve Danimarka 175.1 milyon doz A H1N1 aşısı satın aldı. Şu ana kadar kullanılan miktar ise 11 milyon doz bile değil. Domuz gribi aşısını GlaxoSmithKlein\’den satın alan Danimarka, bugüne kadar ilaç firmasına 131 milyon Amerika Doları kazandırdı. Serum Enstitüsünün verdiği bilgilere göre Danimarka, domuz gribinin pandemik seviyeye ulaşmasından sonra toplam 3.1 milyon aşı satın aldı. Bugüne kadar satın alınan aşıların sadece 380 bin dozu kullanıldı. Geri kalan aşılar depolarda bekletiliyor.
Benzer durum diğer Avrupa ülkeleri için de geçerli. Toplam 18 milyon doz aşı satın alan İsveç’te kullanılan aşı miktarı 5 milyon dozu geçmiyor. Fransa ve İngiltere gibi nüfusu İskandinav ülkelerine oranla çok fazla olan ülkelerin durumu ise daha da vahim. Toplam 94 milyon doz aşı satın alan Fransa’da sadece 3 milyon doz aşı kullanıldı. 51 milyondan fazla nüfusu olan İngiltere’de ise 60 milyon doz aşı satın alınmıştı, sadece 2,3 milyon dozu kullanıldı. Aşı imalatçılarının bugüne kadar domuz gribinden 55 milyar krondan fazla para kazandığı tahmin ediliyormuş.
Daha önce bu köşede Endonezya Sağlık Bakanının DSÖ’ye karşı verdiği mücadele bağlamında DSÖ ile ilaç firmalarının "şüpheli" ilişkisini tartışmıştım. Küresel sermaye sahiplerinin DSÖ gibi dünya insanlarının sağlığını korumak için kurulmuş bir örgüt ile olan bu "kirli" ilişkisini bilip de isyan etmemek mümkün değil. Adamı zorla anarşist, hadi bilemedin sosyalist yapacaklar. Tövbe tövbe