Bir ana bilim dalında ne yapılır? Eğitim-öğretim, araştırma ve topluma hizmet değil mi? Eğitim-öğretim için uygulamaya katılmak şart. Adli tıp alanında, ülkedeki adli tıp hizmet yapılanması ile eğitim alanındaki sorunlar birbirinin ikizi gibi. Bir tarafta hiçbir değişiklik olmadan diğer tarafta cennet yaratmak mümkün değil. Zorlamalı çabalarla kısmi katılımlar dışında üniversitelerin adli tıp ana bilim dalları, adli tıp rutinine katılamamaktadır.
Hocaların Adli Tıp Kurumunda ek görevle çalışmasıyla, Kurum ve bağlı birimlerine asistan göndererek, tabiri caizse taşıma suyla ve taşeron usulü eğitim-öğretim yapılmaya çalışılmaktadır. Sorarım, üniversite ana bilim dallarının bulundukları illerde, adli tıp eğitimini nitelikli bir şekilde tamamlamaya yetecek kadar adli olgu yok mudur? Neredeyse ülkenin her yeri olgu açısından adli tıp laboratuvarı iken, ana bilim dalları eğitimde başka bir kuruma niye muhtaç?
Nasıl ameliyat yapılmayan bir yerde genel cerrahi uzmanı yetiştirilmesi mümkün değilse, otopsi yapılmayan bir yerde de adli tıp uzmanı yetiştirilebilir mi? Klinik adli tıp olguları için muayene ve adli dosya incelemesi yapılmayan yerde adli tıp uzmanı yetiştirilebilir mi? Makroskobik olarak değerlendirilen olgunun mikroskobik ve diğer inceleme bulgularıyla birlikte sonucunun bağlanamadığı yerde adli tıp uzmanı yetiştirilebilir mi? Yargıtay, Yükseköğretim kurulu (YÖK) Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı vb. ilgili tüm kurum ve kuruluşlar bilerek bilmeyerek, ülkedeki adli tıp hizmetlerinin tek elden yürütülmesi konusunda hemfikir olmuşlarsa, adli tıp ana bilim dalları kapatılsın daha iyi.
Yargıtay’ın "Rapor Adli Tıp Kurumu’ndan geçmediyse karar yerinde değildir" şeklinde içtihatları olduğunu biliyoruz. YÖK’ün, en azından öğrenci ve uzmanlık eğitimi açısından üniversitelerde sunulacak adli tıp hizmetlerini destekleyici düzenlemeleri yok. Sağlık Bakanlığı, adli tıp hizmetleri neredeyse tüm hekimlerin korkulu rüyası olmasına rağmen Bakanlık bünyesindeki hastanelere mecburi hizmetle adli tıp uzmanı atamasından vazgeçmiş durumda.
Özetle, bugünkü adli tıp hizmet yapılanması içinde;
Bir adli otopsinin makroskobik ve mikroskobik bulgularını birlikte değerlendirmesinin adli tıp uzmanından istenmediği ve bu gidişle de istenmeyeceği bir ortamda,
Üniversitelerin en azından eğitim öğretimin gereklerini yerine getirebilecek nicelik ve nitelikte adli tıp hizmetlerine katılmadığı bir ortamda,
Dört yıllık uzmanlık eğitiminden sonra uzman olan kişilerin yaptığı işi tüm diğer hekimlerin de yapabileceğinin beklendiği bir ortamda,
Taşeron usulü hizmete katılarak ya da sunulan hizmet izlettirilerek eğitim verilen bir ortamda,
Makroskobik ve mikroskobik değerlendirmeyi birarada görebilmesi için il dışına rotasyona gönderdiğimiz asistanlarımızın uzun süre ekonomik olarak belini doğrultamadığı ve uzman olduğunda da çektiği bu sıkıntıların hiç de anlamının olmadığını gördüğü bir ortamda,
Yapılabilecek en mantıklı öneri, adli tıp anabilim dallarının kapatılmasıdır.
İşte size memleketimin adli tıp manzaralarından biri daha.
"Adli tıp uzmanı olacağıma savcılık şoförü olsaydım"
"Savcı bir doktor daha istiyor." "Neden?" "Beni beğenmedi herhalde
Trafik kazası, olayı bağladım ama yine de istiyor, bir de sen bak." Arkadaşımı zor durumda bırakmamak için gidiyorum.
Morgdayız. İki doktor, iki teknisyen, bir de nedense şoför… Şoför, elinde sigara; hepimize sürekli komutlar veriyor, şikâyet ediyor:
"Siz niye kendiniz gidip gelmiyorsunuz, bıktım sizi toplamaktan!"
"Buna otopsi yapmayın bakın, hadi artık çok uğraştınız."
"Hadisene ne kadar yavaşsın!" Bize ettiği sözlere aldırmamıştım, ama teknisyene bağırınca artık dayanamıyorum:
"Sen şoförsün değil mi, lütfen dışarıda bekler misin?"
"Sen beni dışarıya çıkaramazsın, ben görevliyim."
"Tamam, şoförlük bir iş olursa çağırırız."
"Ancak savcı kovabilir beni, sen kovamazsın anladın mı?"
"Kovuyorum işte, ben kovuyorum, çık dışarı!"
Sinirli sinirli çıkıyor. İşimizi bitirip raporu yazdırdıktan sonra savcıya şoförle yaşadığımız gerginlikten bahsediyoruz. Pek umursamıyor gibi
Olur, olur böyle şeyler, biz ekibiz havası var.
Dışarı çıktığımda şoför üstüme yürüyor, itekliyor, küfür ediyor
Savcı, "Doktor, yeter şamataya lüzum yok, şikâyetiniz varsa yarın adliyeye gidin, bildirin." diyor. Kendimi haksız yere kırmızı kart görmüş gibi hissediyorum.
Hakaretler havada uçuşurken savcı oralı bile değil. Arabasına binip gidiyor
Derleyenler: Yasemin Balcı, Kenan Karbeyaz, Mürselin Kurt
(Biz aktaranların yalancısıyız)