Geçtiğimiz günlerde, bir grup meslektaşımız elektronik grup ortamında “adli tıp uzmanı atamaları konusunu” tartıştılar. Konu genç meslektaşlarımızın tümünü ilgilendirmesine karşın, tartışan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda idi. Birçok meslektaşımın konuya dâhil olmaktansa izlemeyi tercih ettiklerini tahmin ettim. Öyle ki, benim gibi bir şekilde üniversiteye kapağı atmış tayin sıkıntısı olmayanlar, daha önce bazı sıkıntılar çekmesine rağmen Devlet Hastanesinde Adli Tıp Uzmanlığı ya da Adli Tıp Şube Müdürlüğü gibi bir kadroya yerleşebilenler konuyu tartışma gereği duymamaktadır. Konu, adli tıptaki önemini korumasına rağmen ta ki, birisi uygulamanın adil olmadığını düşünüp istifa ettiğinde ya da mecburen atandığı yere gitmek zorunda kalıp sıkıntıları paylaştığında gün yüzüne çıkmaktadır. Adli tıp uzman atamalarındaki uygulama o kadar farklı ki ben kategorize etmekte bile güçlük çekiyorum.
Öncelikle uzman olma tarihi, uzmanlık öğrencisi olmak için girilen sınav ve uzmanlığın hangi kurumdan alındığı en önemli üç değişkendir. Yazıda buna göre yol alacağım.
Tarihsel sürece şöyle bir göz atalım. Şimdi olduğu gibi eskiden de adli tıp uzmanlık eğitimi üniversiteler ve Adli Tıp Kurumu’ndan verilmekteydi. TUS sınavlarının başlamasından sonra üniversitelere TUS sınavıyla, Adli Tıp Kurumu’na Kurumca yapılan özel sınavla asistan alınmaktaydı. Adli Tıp Kurumunda asistan kadrosunda bulunanlar zaten Adalet Bakanlığı personeli olduklarından uzman olduklarında Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp Kurumu bünyesinde çalışmaya devam ederlerdi. Üniversitelerden uzmanlığını alanlardan akademik kadroya yerleşebilenler yerleşir, yerleşemeyenler Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na başvurur, önerilen yerde çalışırdı.
14 Nisan 1982 tarih ve 2659 sayılı ATK Kanun’un 35. maddesi mecburi hizmetle ilgilidir. 19 Şubat 2003 tarihinde Adli Tıp Kurumu Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmakla birlikte mecburi hizmetle ilgili maddede hiçbir değişiklik yapılmamış olup madde aynen şöyledir.
Madde 35 – Adli Tıp Kurumunda İhtisas ve uzmanlıklarını tamamlayanlar Adalet Bakanlığının göstereceği yerlerde dört yıl görev yapmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini tamamlamadan görevden ayrılanlar 21 Ağustos 1981 tarihli ve 2514 sayılı Kanunun 2. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen mecburi hizmet süresini (2 yıl) tamamlamadıkça meslek ve sanatlarını icra edemezler.
Adli Tıp Kurumu dışında ihtisas ve uzmanlıklarını tamamlayıp atananların bu kurumda uzman olarak geçen çalışma sürelerinin yarısı 2514 sayılı Kanunda belirtilen devlet hizmeti yükümlülüğünden sayılır.
21 Ağustos 1981 tarihli ve 2514 sayılı Kanunun 2. maddesinin 4. fıkrasına gelince (Değişik bent: 15 Haziran 1989–3579/1 md.): Türk Silahlı Kuvvetlerinde (Jandarma Genel Komutanlığı Dahil), Adli Tıp Kurumunun fiili kadrolarında çalışan yahut üniversitelerin temel tıp bilimlerine bağlı anabilim dallarındaki fiili kadrolarında doktora çalışması yapan tabiplere bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Ancak; sayılan bu kurum ve kuruluşlarda en az iki yıl görev yapmadan ayrılanlara, Devlet Hizmeti Yükümlülüğünden noksan kalan süreleri tamamlattırılacak şekilde bu Kanun hükümleri uygulanır.
Anlaşılan, Adli Tıp Kurumundan uzmanlığını alan bir hekim Kurum bünyesinde kendisine gösterilecek yerde 4 yıl görev yapacaktır. Kurumdan uzmanlığını alan bir kişi, en az iki yıl çalışmadan Kurumdan ayrılıp başka bir yere geçemeyecek, Üniversiteden uzmanlığını alıp Kurum bünyesinde çalışan biri de en az dört yıl çalışmadan başka bir yere geçemeyecektir.
Hekimler için mecburi hizmet kaldırıldığında, Adli Tıp Kurumu’ndan ayrılamama durumu da hem Kurumdan hem de üniversiteden uzmanlığını alanlar için ortadan kalkmış oldu. Sonuç olarak Kurum’dan üniversitelere geçebilen herkes geçti. Var olan Kurum Başkanının genel ya da kişiye özel tutumuna bağlı olarak, kimisi muvafakat alarak kimisi de istifa ederek geçti. Ama geçmeye engel bir durum yoktu.
Kurumdan uzmanlığını alanlar için dört yıllık çalışma süresine gelince, bu da var olan Kurum Başkanının iki dudağı arasında belirlenen yerlerde çalışma şeklinde uygulandı. Zaten ilgili Kanun maddesi de Adalet Bakanlığının göstereceği bir yerde çalışır diyordu. Dört yıldan sonrasına dair bir hüküm de olmadığından, Adli Tıp Kurumundan uzmanlığını alan meslektaşlarımız, kendilerine biçilen görev yerlerinde çalışmak zorunda kaldılar. Meslektaşlarımızı en çok üzen, bu görev yerleri belirlenirken herhangi bir usul, ölçüt vb. olmamasıdır. Ülkenin değişik bölgelerine gönderilenler oralarda unutuldu. Kimisi Kurum Merkezi ve istedikleri illerde çalışabildi. Kimisi, işini yaptırmayı! başararak görev yerini değiştirebildi vs. vs. Kaçabilen kaçtı, kaçamayan boğun eğmek ya da eğmemek arasında seçim yaparak ya çalıştı ya istifa etti. İnsanlara dokunan, memleketin bilmem hangi köşesinde çalışmak ya da çalışmamak değil, bunun bir kuralının olmaması, kuralı olmayan görevlendirmenin herkese aynı şekilde uygulanmaması, gidip de dönememe olasılığıdır. Defalarca dile getirilmesine rağmen, hiçbir kurum Başkanı döneminde elde tutulan bu “Demokles’in Kılıcı”ndan vazgeçilip de bir atama, nakil ve görevde yükselme yönetmeliği oluşturulamadı.
Derken yıl 2005 oldu. Tüm hekimler için mecburi hizmet yasası çıktı. Üniversiteden uzman olanlar Sağlık Bakanlığı’nca izlenmekte olan mecburi hizmet programına tabi olurken, Kurum’dan uzman olanlar için Sağlık Bakanlığı mecburi hizmet süreci işlemedi. Keza kendi yasası vardı. Mecburi hizmet serüveninin başlangıcında, üniversitelerden ihtisas alıp mecburi hizmete tabi olanlar için Sağlık Bakanlığı’nca devlet hastanelerinde kadro açıldı ve ilan edildi. O dönemde mecburi hizmete başlayanlar Devlet Hastanelerinde görevlerine başladılar. Derken Sağlık Bakanlığı kadrolarındaki adli tıp uzmanlarının sayısı artmaya başladı. Bu dönemde Adli Tıp Kurumunda çalışan adli tıp uzmanlarından da Sağlık Bakanlığı’na geçme girişimleri başladı. O dönemde kurumlar arası nasıl bir diyalog geliştiği bilinmemekle birlikte, her nedense daha sonra adli tıp uzmanları için açılan mecburi hizmet kadroları Adli Tıp Kurumuna bağlı Şube Müdürlükleri oldu. Nesi var bunun? Şube Müdürlüklerinde göreve başlayan adli tıp uzmanları Adli Tıp Kurumu personeli oldu doğal olarak. İlgili yerde belirlenen mecburi hizmeti bitirince dönebilmek yok. Çünkü Adli Tıp Kurumu Kanunu’na göre gösterilen yerde 4 yıl çalışılacak, ancak sonrasına dair herhangi bir güvence yok. Ayrılabilmek için de Kanunda belirlenen süreler doldurulacak. Ayrılamazsan gittiğin yerde ikinci bir emre kadar çakılı kalırsın. Bu arada Kurum’dan uzmanlığını alanlara da Kurumun kendi Kanunu’ndaki mecburi hizmet hükmü uygulanmaya başladı ama istenilen kişiyi istenilen yerde çalıştırmak şeklinde.
Yeni göreve başlayacak olan Adli Tıp Kurumu Başkanı’nın, atama, nakil ve görevde yükselmelerle ilgili kuralların olduğu bir yönetmeliğe ön ayak olması umut edilmektedir. Bundan sonraki yazıda devlet hastaneleri ve Şube Müdürlüklerinde çalışmanın farkı ve çalışma koşullarına değineceğim.
Sevgi ve dostlukla.