Öncelikle “yaşlılık” ve “ihtiyarlık” kelimelerini eş anlamlı olarak kullanmadığımı belirterek yazıya girmek istiyorum. Ben yaşlanma deyince yaş almayı anlıyorum. Bilindiği gibi her geçen gün hepimiz yaş alıyoruz, yaşlanıyoruz. İhtiyarlık deyince de, yaş almakla birlikte fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda yetersizliklerin, kısıtlılıkların ortaya çıkması halini anlıyorum.
Yaşlılık ve ihtiyarlığın adli tıp bilimini ilgilendiren pek çok boyutu vardır. Ben yeni Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan “Beden veya ruh sağlığı açısından kendini koruyabilecek durumda olma/olmama” kavramının, “beden sağlığı” kısmının adli tıp yönünden yaşlılar için nasıl değerlendirileceği konusundaki tartışma noktalarına değineceğim. Keza, hem vücut dokunulmazlığının ihlali çerçevesindeki kasten ya da taksirli yaralama, hem de cinsel dokunulmazlığın ihlali çerçevesindeki suçlar açısından, mağdurun, beden veya ruh sağlığı açısından kendini koruyabilecek durumda olmaması, suçluya verilecek cezayı ağırlaştıran bir faktördür. Ruh sağlığı açısından kişinin kendini koruyup korumayacağı açısından değerlendirmede, çok fazla problem yok. Beden sağlığına gelince, neyi ölçüt alacağımız net değil. Örneğin, 80 yaşlarındaki bir kadın, 40 yaşındaki genç bir erkek tarafından dövülmüş olsun. Beden sağlığı açısından kendini koruyup koruyamayacağına nasıl karar vereceğiz. Herhangi parezi, paralizi, parapleji, spastisite, romatolojik kısıtlılık vs. yok. Tuvalete gitme, yeme-içme, namaz kılma, komşuya gitme, yemek yapma ve benzeri günlük fiziksel aktivitelerini kendisi yapabiliyor. Bu durumda, beden bakımından kendini koruyup koruyamama açısından kararınız ne olurdu?
Beden bakımından kendini koruyup koruyamama durumu sadece yaşlılar için değil, yukarıda bahsettiğim gibi çocuklar için, özürlüler için, velhasıl herkes için değerlendirilmesi gereken bir husus. 12 yaş ve altındakilerin hem beden hem de ruh bakımından kendini koruyamayacağı kabul edilmiştir. 12–18 yaş arasındaki çocuklar için mağdur sanık yaş, cinsiyet, fiziksel gelişim farklılıkları gözetilebilir. Yaş, cinsiyet, fiziksel gelişim farklılığı gibi hususları tıbbi değerlendirme içine alalım mı, yoksa hâkimin takdirine mi bırakalım? Hâkimin takdirine bırakalım diyorsak, tıbbi değerlendirme ölçütümüz neler olsun? Yaşlılardaki değerlendirme için küçükler için olan yaş sınırı gibi bir üst yaş sınırı tartışılmalı mıdır? Bir yaş sınırı olsun dersek bu ne olmalı, 65–70–75–80 hangisi? Her belli yaşın üstündeki kişi beden bakımından kendini koruyamaz denilebilir mi? Öyle ki, 70 yaşında maç yapan, Everest’in zirvesine tırmanan, koşu rekoru kıran kişiler var. Her kişinin genel görünüm ve durumuna göre değerlendirme yapılması seçenek olarak tartışılabilir. Ancak, bu durumda da, uygulama birliğinin olmaması, nesnellikten uzaklaşılması tehlikesi var. Yine Türk Ceza Kanunu’ndaki tanımıyla, kişide, işlev yitimi ya da sürekli işlev zayıflığı kapsamında duyu ve organ hasarı varsa, beden bakımından kendini korumayacağı kabul edilebilir. Ancak, aklımıza ya da karşımıza öyle örnekler geliyor ki, bütün ezberler bozulabiliyor. Örneğin, gözleri görmeyen ya da görme duyusunu önemli oranda kaybetmiş bir kişinin, benzer şekilde işitme kusuru olan ya da sağır olan kişilerin kendilerine yönelik fiziksel ya da cinsel şiddeti algılama ve kendilerini beden bakımından korumaları güçleşir. Diğer yandan splenektomize olmak da işlev yitimi niteliğinde olup tüm splenektomili kişilerin beden bakımından kendini koruyamayacağı söylenebilir mi?
Suçun analık ya da babalığa karşı işlenmesi, Yeni Türk Ceza Kanunu’nun kasten yaralama ile ilgili 86. maddesinde ağırlaştırıcı bir şart olarak yer almaz iken, eziyet ile ilgili 96. maddesinde ağırlaştırıcı bir şart olarak yer almaktadır. Bu durumda kaynana ya da kayınbabanıza eziyet etmek yerine dövün daha iyi sonucu çıkıyor. Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 97. ve 98. maddelerinde, “şahsın yaşı ve hastalığı dolayısıyla kendini idare edip edemeyeceği” kavramı yer almaktadır. Hangi yaş kendini idare edemez, hangi hastalıkları olanlar kendini idare edemez. Başkasının bakımına muhtaç olunan haller hangileridir?
Çağımız uzmanlaşmaya ek olarak, kurumlar ve disiplinler arasında iş birliği çağı. Uygulama birliği açısından, işte size, adli tıp ve geriatri uzmanları ile diğer uzmanların ortak çalışması ile aydınlatılabilecek pek çok soru…