Tıp sürekli olarak değişen bir bilim dalıdır. Hastalıkların bir kısmının kesin nedeni ve tedavisi hâlen bilinmemektedir. Yaralanmalardaki tedavi yaklaşımları da yeni ekipmanlar, girişimler ve ilaçlarla değişebilmektedir.
Tıptaki gelişmeler yapılan bilimsel çalışmalarla kanıt bulmakta, hakemli dergilerde yayımlanarak sağlık çalışanlarına ulaşmakta ve günlük pratiklerimize yansımaktadır.
Afetler ve acil durumlar, acil tıbbın göz ardı edemeyeceği gerçeklerdir. Her türlü afet ve acil durum hakkında bilgi sahibi olmak, ortaya çıkan kaotik durumları en doğru şekilde yönetebilmek ve olası her türlü beklemedik olaya karşı hazırlıklı olmak acil tıp uzmanlık alanının doğasında yer alır.
Afet ve acil durumlar ile ilgili çalışmalar doğal olarak diğer bilimsel çalışmalardan farklıdır. Bizler bir afet veya acil durum yaratıp, sonuçlarını gözleyemez ya da kontrollü çalışma yapamayız. Bu nedenle yaşanmış olaylara yaklaşım, bu olaylardaki deneyimler bilimsel olarak çok değerlidir. Bu deneyimler neticesinde yapılan iyileştirmeler sonrası, tekrarlayan olaylardaki yanıtlar ve sonuçlar, yapılan değişikliklerin olumlu veya olumsuz yönlerini bize gösterir
Afet ve acil durumlardaki deneyimler ve çıkarımlar, ancak ve ancak bilimsel yayın hâline getirilirse bir anlam kazanır. Aksi takdirde benzeri durumla her karşılaşmada bireysel deneyimlerimiz ile çözümler yaratmak zorunda kalırız ki zarar gören afetzedeler ve sağlık çalışanları olur.
Tıp alanında ülkelerin yayın sayılarına bakıldığında ülkemizin bilimsel yayın alanında çok da yeterli olmadığını görebiliriz. Örneğin; Scimago dergi ve ülke sıralamasına baktığımızda, 1996-2015 yılları arasında ABD’nin 2.973.705 yayın ile 236 ülke içinde birinci sırada olduğunu, İngiltere’nin 851.600 yayın ile ikinci sırada olduğunu, Türkiye’nin ise 183.658 yayın ile 14. sırada olduğunu görmekteyiz. Sıralama olarak kötü görünmese de, alınan atıflara bakıldığında ülkemizin ancak 190. sırada yer aldığı izlenmektedir. Nicelik dışında niteliğin de önemi burada göze çarpmaktadır.
Ülkemizde afet ve acil durumlar sık yaşanmaktadır. Ancak afet ve acil durumlar ile Türkiye kökenli bilimsel yayınları literatürde taradığınızda ne yazık ki hayal kırıklığından daha öteye gidememekteyiz.
Deprem kuşağındaki ülkemizde yaşanan büyük depremler sadece bizim için değil, dünya için de ders olabilecek sonuçlara yol açmaktadır. Marmara depremi ile ilgili yayınlar çoğunlukla diyaliz ihtiyaçları ile ilgili olup, afet yönetimi ve afete yanıt hakkında neredeyse hiç yayın yoktur. Aynı şey son yıllarda yaşanan Van depremi için de söylenebilir.
Son yıllarda girerek artan terör içerikli bombalamalar kaotik ortamların doğmasına, hiç de alışık olmadığımız bir afet durumuna yanıt vermemize neden olmuştur. Onlarca kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralanabildiği bu olaylara gerek hastane öncesi sistemin yanıtı gerekse de acil servis ve hastanelerin yanıtı hakkında bilgi sahibi olmak, olası diğer olaylarda daha etkili ve organize yanıtlar vermemize olanak sağlayacaktır.
Karşı karşıya kalmayı hiç istemediğimiz bu durumlar hakkındaki deneyimlerin bilimsel bir dille paylaşılması, olası olaylara karşı hazırlık yapmamızı ve verilecek reaksiyonun en uygun şekilde olmasını sağlayacaktır.
Bu bilimsel yayınlarda amaç, tabii ki yaşanmış olabilecek eksiklikleri ve nedenleri irdeleyip kişi ve kurumları suçlamak olamaz. Amaç deneyimler ile geleceğe yönelik iyileştirmeleri yapmaktır.
Son zamanlarda yaşanan olaylarda meslektaşlarımız, acil servis organizasyonu, hazırlıklar ve yanıtlar konusunda bilimsel olarak değerli deneyimler kazansa da ne yazık ki bunların bilimsel yayın hâline dönüştürülmesinde sınırlamalarla karşılaştıklarını ifade etmektedirler. Yazarlar bilimsel yayınlardaki etik kurallar çerçevesinde bu yazıları yazdığında, bilimsel tıp dergilerinde konusunun erbabı hakemler tarafından bu yayınlar değerlendirildiğinde afet bilimine çok değerli katkılar sağlanabilecektir.