Aforizma, özdeyiş, vecize, özlü söz, aforizm: düşünceleri kısa ve öz bir biçimde anlatan sözlerdir. Kimi zaman maksim, motto, kelam-ı kibar, mücevher söz ve ülger olarak da anılırlar. Özdeyişler, söyleyenleri genellikle bellidir. Anonim nitelik kazanmış sözler de vardır. Bir cümlenin özdeyiş sayılması için anlamı yoğun ve fikrin özünü ifade eder nitelikte olması gerekir. Sözün dikkate değer konuları öne çıkarması ve farklı bakış açısı yansıtması önemli bir özelliktir. Bir başka ifade ile aforizma, benim de yazmaktan büyük haz duyduğum rubai formundaki manzum düşüncenin, düz yazı olarak ifadesidir. Daha önce, yine bu köşemde yayımlanan (https://www.medimagazin.com.tr/authors/ismail-hakki-aydIn/tr-aforizmalarIm-72-87-4114.html) ve “AFORİZMALAR” isimli kitabımızda (Girdap Yayınevi, İstanbul, 2018) bir araya topladığımız aforizmalar, zaman zaman makale ve kitaplarımda yer alan, konferans ve televizyon programlarında, gerek kendimce seçilen ve kullanılan gerekse de öğrencilerim, okuyucularım, dostlarım ve arkadaşlarım tarafından seçilen ifadelerden müteşekkildi.
Adı geçen kitabımın yayımlanmasından sonraki dönemde, yine medyadaki fikrî aktivitelerimden ve konferanslarımdan, özellikle Girdap Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni Muttalip Asılı ve editörüm Vedat Topçu beylerin seçtikleri yeni aforizmalarımı burada kaarilerimle paylaşmak istedim. Şimdi sizleri ilmi, sosyal ve kültürel müktesebatınız ve muhayyileniz çerçevesinde, beyin fırtınası yapmanız için bu çok yeni, taze ve güncel aforizmalarım ile baş başa bırakıyorum.
*Bu insanlara, İslam’ın “Ahiret Dini” olmaktan ziyade, bu “Dünya’nın Dini” ve Allah’ın emrinin “İslam Devleti” değil, “İnsan Devleti” olduğunu söyleyecek bir ilâhiyatçı yok mu!
*İslam, dünyaya hâkim olacak! Lâkin şu müslüman(!)lar bırakmıyor ki…
*İslam’a en büyük ihaneti ve düşmanlığı, hayata ve insanlığa hiçbir katkısı olmayan, yine “İslam” kisvesi altındaki milletler yapmıştır!
*Müslümanların en büyük düşmanı, yine “Müslüman”lardır!
*İlimi, bilimi ve sanatı ücret karşılığı öğrenen ve öğreten, kazandığından hayır görmez!
*Bıktım Senden…
Kapıyı kapatıyorum, pencereden giriyorsun!
Pencereyi kapatıyorum, bacadan giriyorsun!
Bacayı kapatıyorum, duvarı delip giriyorsun!
Nedir senden çektiğim!
Yakamı bırak!
*Gerek maziye ve gerekse istikbale seyahat etmenin en kolay ve en ucuz yolu, kitap okumaktır!
*Her taraf takdir belgeleri ile dolu!
Ama üniversite giriş imtihanlarında nal toplamaya devam!
*Her nedense, devlet üniversitesini kazanamayanlar, başka yerlerde “yüksek onur (!) öğrencisi!”
*Her kim olursa olsun, layığına muhabbet, müstahâkına nefret gerektir!
*”Genetiği değiştirilmiş İslam (GDİ)!” ile Müslümanların (!) ayağa kalkması mümkün değildir!
*Check-up, fast-food, şekerleme, margarin ve bitkisel yağlar, doymak bilmeyen Kapitalizmin, modern tıp eliyle insanlığa attığı en büyük kazıktır!
*Cerrahlar hem ameliyat yaparak hayat kurtarabilmeli hem de ameliyat yapmayarak…
*İyi hekim; hangi tetkiki yapacağını değil, hangi tetkiki yapmayacağını, hangi ilacı vereceğini değil, hangi ilacı vermeyeceğini bilen hekimdir!
İyi cerrah; hangi ameliyatı yapacağını değil, hangi ameliyatı yapmayacağını bilen cerrahtır!
*Âdem, âlem içindir. Âlem, âdem için değil!
*Cahil toplum, âlimin sahtesini üretir. Sahte âlim de toplumun cahilini!
*Başarı için, bir düşmana sahip olmak gerek! Zira başarının anahtarı, düşmandadır!
*Beyin, bulunduğu çevre gibi davranır!
*Birçok hastalık, meşguliyet içindir. Şükretmek gerek!
*İnanmak, düşünerek anlamaktır!
*Herkes kendi beyninin mühendisidir!
*Hangi mezarlıkta değil, hangi mezarda yattığın önemli!
*Yokluğun hissedilmiyorsa, varlığın âlemin sırtında yüktür!
*O kadar yalnızım ki bu âlemde, sığındığım yalnızlığım bile yapayalnız…
*İlham, başarmak için gayret edip ter dökenlere, Allah’ın küçük bir ikramıdır.
*“Doğru”nun ömrü, “Daha Doğru”nun doğumuna kadardır!
*Şüphe, bilim, teknoloji ve hakikatın meşalesidir!
*Beyin, dinlenmekten ve boş durmaktan nefret eder!
*Kâinat, çok akıllı bir kozmik âlem olup, bir kuantum bilgisayar gibi her şeyi görüyor, işitiyor ve saniyede “on üzeri yüz işlem” hızında değerlendirerek kaydediyor!
Bu gücün arkasında da uçsuz-bucaksız, namütenahi “Şuurlu ve Akıllı bir Zihin, bir BEYİN” vardır!
*Her gerçek doğrudur da her doğru gerçek değil!
*Bilim doğruları ararken, ilim hakikat peşinde…
*Hiçbir düşünce, felsefe laboratuvarından geçmeden, matematize olmadan, bilim hâline gelemez!
*Okudukça ve öğrendikçe, okumaya ve öğrenmeye susuzluk ve açlık daha da artar!
*Merak olmazsa, ne felsefe olur ne ilim ne de bilim…
*Dinine, mezhebine ve meşrebine bakmadan emaneti ehline vermediğiniz müddetçe, liyakati ve ehliyeti sadakate tercih etmediğiniz sürece, sabahlara kadar namaz kılsanız da her gün oruç tutsanız da mahşerde bunun hesabını veremezsiniz!
Rubâiyyât-ı Bircis’ten bir rubai ile bitirelim.
YELPÂZE
— — • / • — — • / • — — • / • —
(Mef’ûlü, Mefâîlü, Mefâîlü, Feûl)
Estikçe bu rüzgârla, buhurdan elenir.
Tütsünle benim arzularım tâzelenir.
Tüttükçe, ateşten dumanın, kalbi yakan,
Göğsümde o dilber yine yelpâzelenir.
İsmail Hakkı Aydın