Bu yazımda kongrelerle ilgili gözlemlerimden bahsetmek istiyorum. Bilindiği gibi her kongrenin gerçekleştirilebilmesi için “olmazsa olmaz” kişiler vardır. Bunlar; 1- Düzenleme kurulu, bilimsel kurul vb. kurullardır. Birilerinin bu işi üstlenmesi gerekmektedir. 2- Katılımcılar 3- Konuşmacılar. Bu üç gruptaki kişilerin nicel ve nitel olarak yeterli olması gerekir. Niçin nicel ve nitel? Bana göre, kongrenin amacına ulaşması için katılımcıların sayısal olarak çok olması gerekir. Diğer yandan gerekli kurullarda yer alan kişi sayısı ile konuşmacıların sayısının çok olması gerekmez. Bu kişilerin sayısal çoğunluğundan öte deneyimleri, konuya hâkimiyetleri vb nitelikleri önemlidir.
Günlük yaşamda, gerek konuşmacı gerekse katılımcı gruptan kişilerde değişik tutum ve davranışlar gözleriz. Aklıma gelenleri sıralamak isterim.
Bazı kişilerin kırılmaması için herhangi bir katkısı olmayacak olsa bile, bir takım kurullarda kendilerine yer verilmesi ya da konuşmacı olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Bazıları konuşmacı olmaları gerektiği konusunda açık ya da kapalı bu beklentilerini dile getirirken, konuşmacı olarak belirlendiklerinde birden önemli kişiler grubuna girerler ve bu kişilerin benzin paraları da dâhil olmak üzere tüm masraflarının karşılanması gerekir. Sponsorları çok olan ve beklenen katılımcıların orta-üst gelir düzeyinde olduğu gruplarda bu sıkıntı olmayabilir. Ama diğerlerinde, bu durum kongre düzenleme kurulunu müthiş bir sıkıntıya sokar.
Bazıları kongre mekânına geldikleri andan itibaren, kongre organizasyonunda ve kendilerine sunulan hizmetlerde eksik gedik aramaya başlarlar. Kongre düzenleme ekibinin, bir turizm şirketi olmadığını bilirler ama yine de en küçük memnuniyetsizliklerini dile getirmekten ya da hissettirmekten çekinmezler. Bunlar da kendi içinde gruplara ayrılır. Kimileri, bu memnuniyetsizliğini direkt dile getirir. Hatta yüksek sesle feveran edenlerine de rastlanır. Kimileri, düzenleme kurulundaki kişilerin yüzüne iltifatlar yağdırıp arkasını dönünce dedikodu mahiyetinde durumu çevresindekilerle paylaşır. Ah, bu kongreyi bir de onlar düzenlemiş olsaydı, katılımcılara bu eksikliklerin hiçbirini yaşatmazlardı!
Konuşmacı grubundaki bazıları, ilgili alandan olmalarına rağmen diğer kişilerden daha önemlidirler. Keza, çok meşguldürler, önemli randevuları vardır. Sadece kendi konuşmalarını yapacak kadar zamanları vardır. Konuşmalarının olduğu gün gelirler ve dönerler. Hatta kimisi gecikerek gelir, herkes oturum saatinde onu bekler. Kimisi, konuşmasını bitirir bitirmez, mazeretlerini ifade edip oturum sonunu beklemeden kendi sunumuyla ilgili soru ve katkıları almayı talep eder, akabinde salondan ayrılır. Kimileri, oturum sonunu bekleyip tartışma faslından sonra ayrılmayı lütfeder.
Bazı katılımcıların kongreye katılımdan ikincil beklentileri vardır. Bu beklentiler çok çeşitli olmakla birlikte, akademik kariyer yolunda olup ortalıkta hocalara vs. görünmesi gerektiğini düşünenler vardır. Bunlar bir şekilde kendilerini gösterdikten sonra kongre bilimsel oturumlarına katılmasalar da olur.
Kendini fark ettirmenin değişik yolları vardır. Mutlaka soru sormak gereklidir, yanıtı sunum içinde anlatılmış olsa bile. Bazıları, soruyu sorduktan sonra yanıtını beklemeden salondan ayrılabilir. Zaten alınacak yanıt önemli değildir. Önemli olan soruyu sormuş olmaktır. Bazıları için de, en önemli soru, kendi sorduğudur. Doğal olarak kendi sorusunun yanıtını alır almaz, salondan ayrılır, diğer katılımcıların sorularını beklemez.
Bazı katılımcılar hangi konuyu dinleyeceğine karar vermemiştir. Bu nedenle, salona bir girer, bir çıkar, konuşmanın hangi aşamada olduğunu kontrol eder, buna göre dışarıda çayını içip tekrar gelir. Tüm bu çabayı konuşma sonundaki tartışma aşamasında bulunabilmek ve aklındaki soruları sorabilmek için harcar.
Yanlış anlaşılmasın, herkes bu saydığım gruplara girmez, zaten “bazıları” ve “kimileri” diyerek bu ayrımı yaptım. Gerçekten kongreden ne beklediğini bilen, programa göre bir gün önce hangi oturumları izleyeceğini belirleyen, oturum sonuna kadar ilgisini sürdürüp, özel olarak kendini gösterme çabası içinde olmadan uygulamada karşılaştığı sorunlarla ilgili ya da bilimsel olarak yanıtını alamadığı soruları soran benim tabirimle “iyi” kongre katılımcıları da vardır. Aynı zamanda, “konuşturmasak olmaz” ya da “hangi konuyu anlattırsak” gibi bir zorlamayla belirlenmemiş, hedef kitleye göre ne anlatacağını bilen, konusuna hâkim ve deneyimli konuşmacılar da az değildir.
Dolayısıyla sözüm meclisten dışarı. Bilimsel ve dostça sürdürülen kongre ortamlarını arttırmak dileğiyle.