Yapılaşma modern dünyada barınma ihtiyacının karşılanmasında kullanılan temel araçların başında gelir. Yanlış yapılaşma ise bu hayatın en büyük sorunlarından biri haline gelmiştir. Trafik, otopark, doğal afet ve rant gibi birçok problemi beraberinde getirmiştir. İnanları göz göre göre bu yanlış yapılaşmaya götüren düşünce yapısı nedir? Bu düşünce yapısın altında yatan temel problem nedir?
Şüphesiz ortaya çıkan büyük resme baktığımızda hiç kimsenin şehirlerin bu yapısal kimliklerinden memnun olduğu söylenemez. Fakat bu resmi çizen ya da ayrıntılarına katkıda bulunanlar yine bunlardan şikayetçi olanlardır. O halde bu ahmakça düşüncenin altında yatan temel sorun nedir? Çok kısa bir süre önce bir depremle şehirlerimiz için kötü yapılaşma örneklerimizle çizdiğimiz onlarca resim bir anda haritadan silindi. Sadece resim mi silindi? Altında binlerce can da silindi. Ahmak düşünceli insanların eserleriydi bu. Bunu öngörememek; bilim dünyasında gerçeklere, manevi alemde Yaradanın gücüne inanmamaktır. O halde neydi bu insanlara haritadan silinebilecek kadar kötü yapılaşma olduğu halde “Bu barınaklarda yaşayabilirsiniz” dedirten şey? Ahmak insan değil cevabı, ahlaktan nasipsiz insan. “Bir şey olmaz. Tüm yapılar böyle, insanlar böyle istiyor. Kaderde varsa önüne kimse geçemez zaten.” Bu sözler ahlaksız insanın yaptığı yapılaşmanın eseri. Kendi koyduğumuz kural ve kaidelere uymamak, ilim ve bilim yolundan ayrılmak, menfaat uğruna yapılmaması gereken şeyleri yapmaktır ahlaksızlıktır. Ve yalan söylemek ve sözünde durmamaktır ahlaksızlık.
Bu anlayış tüm yapılarda en temelden en tepeye kadar geçerli. Şeffaf olmayan yapılardaki ve sistemlerdeki bu bozuklukların temel kaynağı ahlaktaki bozukluklardır. Bunun sonuçları bugün depremin ağır faturası ile ortaya çıkar, yarın başka bir şekilde. İnsanlığın kurtuluş reçetesi; ahmakça düşünmeye götürecek ahlaksızlıklardan uzak durmak ve ahlakı hayat anlayışımız yapmaktır.