Üreme Yok!… (Mu?)
Sen affetsen ben affetmem…
-Hastanın ateşi 39.5 derece, nabzı çok hızlı hocam!.. Solunum da iyi değil…
-Kültür, kan kültürü alalım!
Birden bu sesle irkildi. Kendisinin ortaya çıkması an meselesi durumlardandı; sessiz sedasız zalimce ilerlerken bu ateş de nereden çıkmıştı? Kendi kalesine mi gol atmıştı? Yok illa ki musallat olduğu beden alarm zillerini hazır edecekti, kin duyduğu sitolar hep teyakkuzdaydı. Bulunduğu ortam dışına çıkmamalıydı. Kaçış planı işe yararsa yakalanamazdı. İnce uzun bir yolda giderken artık canı istediği yerde mola da veremezdi; Kuytu, ıslak ve karanlık olan, halka açık olmayan yerlerde saklanmalıydı. Lakin saklanırken de değersizleşmemeliydi ve dahi kaybedilmemeliydi. Her daim monitörü çıldırtan rakamların baş sorumlusu olarak dikkatlerde kalmalıydı.
Kaçış planına darbe almaktan kurtulamayanlar “sen öyle san” barkodlu şişelere aktarılarak, buluşma saati hesaplı gideceği yere gönderilmişlerdi. Kan tükürülmüş mendillerin sorumlusu ajanı bulanın asistanı Petri’nin silindir beslenme çantası teneffüs zilinin sesine endeksli halde tezgahın üzerinde misafirlerini bekliyordu. Ağzı sıkı, “aman ha karışmasın” transferli arka sokaklarda taze halde yakalananlar birazdan sürmeli, dökmeli ve yaymalı bol losyonlu aşamalardan geçeceklerdi. Sonrasında ise iş dikey, yatay ve zigzag çizgilerin eşliğinde kim kimdir, ne nerededir çengel, zincir, sulu olanından olan bulmacasını çözmeye kalacaktı.
Akademik ruhuyla teknik bilgili ev sahibi kültür, misafirlerinin bir dediğini iki etmemeliydi. Yöntem seçimini misafirin özelliğine göre yapmalıydı. Arkadan vuran zalimlerin canlılık ve aktivitelerini kaybetmesinler diye iyi davranmak zorunda olduğunun bilincinde; raf ömrü sonsuz, ruh peaşı uygun, uçan kuştan nem almamış ve diş takırdatan ısıdaki değerlerini uzun süre koruyabilmeliydiler. Varyasyon ve mutasyona uğratılmamış halde, kısa veya uzun süreli korumalı yöntemlerle gelecekteki müstakbel davetsiz misafirlerine aktaracakları “kaybedilmemiş değerleriyle” bulunmazları bulunur yapacak olmalıydılar. Aksi takdirde gelecek nesiller hep aynı isyanın sözlerinde buluşmuş olacaklardı…
Bütün zalim olanları
Sen affetsen, ben affetmem