Kültür, paylaşılan inanç, gelenek ve davranış sistemlerinden oluşan bir değerler bütünü olarak tanımlanabilir. Bir grup tarafından benimsenen tutum, davranış ve değerler grubun kültürünü gösterir. Bu bağlamda kurum çalışanları tarafından paylaşılan değerler kurum kültürünü yansıtır. Değerler çocukluktan itibaren ailede kazanılmaya başlanmakta olup alınan eğitim ve çevresel etkileşimler sonucunda şekillenir. Değerler, toplumun kültürel temelini oluşturur, devamlılığını sağlar ve toplumu oluşturan bireylere de yaşadıkları kültürel yapıya özgün bakış açısı kazandırır. Değerler insan davranışlarının yönlendiricisi olduğu gibi mesleki yaklaşımları da önemli ölçüde etkilemektedir. Toplumsal yapıyı oluşturan kurumların her biri kendine özgü değerler içerir. Bu özgün değerlerin bütünü bir anlamda kurumların kültürel dokusunu meydana getirmektedir. Oluşan kurum kültürünün, kurum içinde yer alan bireylerin davranışları üzerinde belirleyici etkisi vardır.
Akademi, bilimin merkezinde yer alan bilginin üretildiği, yayıldığı bir eğitim ve araştırma kurumudur. Akademik kültür, öğretim elemanları, araştırmacılar ve öğrenciler gibi üniversitelerde çalışan veya okuyan kişilerin paylaştığı ortak değerler, tutum ve davranışların bir bütünüdür şeklinde ifade edilebilir. Çalışanların değerleri, inançları ve tarihi süreç üniversitelerin kendisine özgün kültürünün oluşmasında belirleyici olmaktadır. Akademik kültürün belirlenmesinde akademik öğretim hedefleri de temel göstergelerden biri olarak kabul edilmektedir. Üniversitelerin bilimsel ve etik değerleri tarihsel süreç boyunca evrilerek günümüze kadar ulaşmıştır. Üniversitenin kendisine özgü olan bu kültürel dokusu ve değerleri evrensel olarak kabul gören bilimsel ve etik değerlerden ayrıştırılamaz. Çağdaş modern bir üniversitede bilginin üretilmesi paylaşılması, yaygınlaştırılması ve akademik gelişimin devamı mutlak dürüstlük, güvenirlik gibi evrensel akademik etik değerlerden ödün verilmeden sürdürülmesi gerekir. Bilim ve teknolojide öngörüleri zorlayıcı hızlı gelişmeler akademik kültürde devrimsel nitelikte değişimler meydana getirebilir. Belki çokta uzak olmayan gelecekte günümüz bilim paradigması yıkılacak ve akademi çevresi bilimsel bilgiyi yepyeni bir paradigma çerçevesinde açıklamaya çalışılacaktır. Bilim dünyasında yaşanan hızlı teknolojik yenilikler, bilim etiğinin temel normlarının erozyonuna ve akademik kültürde değerlerin kaybına neden olabilir. Bilim ve akademik kültürdeki değerlerin kaybı insanlık adına çözümlenmesinin çok zor olacağı etik sorunların yaşanmasına neden olabilecektir. Akademik kültürün ve uğraş alanlarındaki mesleki değerlerin oluşmasının önemli bir paydaşı olan bilim insanlarının yaşanabilecek olumsuz sürecin farkında olma ve alanının değerlerini korumaya dair etik yükümlülüğü vardır.