Toplumların gelişmesi, medeni ve çağdaş bir kültür ile tüm insanlığa örnek olması, hangi faktörlere bağlıdır? Sorusunun en bilinen cevabı; elbette bireylerini en mükemmel şekilde eğitip öğretecek sözde değil, özde kurumlara ve elemanlara sahip olması şeklinde özetlenebilir. Bireylerin gelişmesinde, her düzeydeki eğitim-öğretim organizasyonu önemli olmakla birlikte Üniversitelerin özel bir işlevi vardır. Temel görevi, bilimsel araştırma yapmak ve sonuçlarını insanlığın faydasına sunmak, nitelikli nisan gücü yetiştirme ve toplumun problemlerine etkin çözümler üretmek şeklinde olan üniversiteler bir tür toplumsal lokomotif işlevi görürler. Söz konusu işlevi gerektiği gibi yerine getirebilmeleri için, üniversitelerin kendileri çağdaş, özgürlükçü, liyakate dayalı, şeffaf ve demokratik evrensel nitelikleri benimseyerek içselleştirmiş bir akademik kültüre sahip olmalıdırlar. Böyle bir kültüre sahip olan üniversiteler, kendilerinden beklenen önemli görevi, kendilerine yakışan şekilde yerine getirmeleri mümkün olabilecektir. Aksi durumda “Himmete muhtaç bir dede, nasıl başkasına himmet ede” deyişine uygun, ancak arzu edilmeyen bir durum ortaya çıkacaktır.
Üniversitelerin üstlendiği özel görevler aşağıdaki gibi özetlenebilir.
Bilimsel araştırma, Bilime ve insanlığa katkı: Bilindiği üzere medeniyetin gelişerek ileri gitmesi, ancak bilimsel araştırma ve yenilikler ile mümkün olabilecektir. Yenilikçi fikirler her birey tarafından ortaya koyulabilirse de sistemli ve sürdürülebilir şekilde üniversiteler ve araştırma merkezleri tarafından yapılabilmektedir. Özellikle bilimsel gelişmenin öncüleri durumunda olması gereken akademisyenler, maddi ve manevi anlamda gelecek endişesi olmadan, problemlere odaklanarak özgün, yenilikçi ve en uygun çözümleri üretebilmelidir. Bu bağlamda akademik kültürel değerler, özel bir bileştirici işlevi görerek çıktıların niteliğini arttırmaktadır.
Öğrencilere katkı: Üniversitelerin önemli bir işlevi, içinde geliştiği toplumun ihtiyacı olan nitelikli insan gücünün yetiştirilmesidir. Söz konusu insan gücü, toplumu her alanda ileriye götürebilecek yetenekleriyle bir anlamda lokomotifin ilerlemesini sağlayan tekerlek işlevi görecektir. Üniversiteler kalitelerini hep geliştirerek bu görevlerini mükemmele yakın olarak yerine getirmelidir.
Topluma katkı: Toplumun en doğal beklentisi ise, özünden çıkardığı akademisyen ve bilim adamları başta olmak üzere üniversitelerin hem kendileri, hem de tüm insanlığın problemlerine çözüm üretecek bilimsel araştırma ve çalışmaları yapmasıdır. Bu bağlamda akademik kültür değerleri toplumun önünü aydınlatan önemli bir rehber niteliğindedir.
Kaynaklar ve yönetimi: Sahip olunan her türlü kaynağın yönetiminin en verimli şekilde yapılması ana ilke olmalıdır. Bu kaynaklar zihinsel, maddi ve zaman olarak özetlenebilir. En kısa zamanda maliyet-etkin sonuç alabilmek için, eldeki kaynakların israfa ve verimsiz kullanıma meydan vermeden yönetilerek kullanıma sunulması esas olmalı ve bundan taviz verilmemelidir.
Akademik Kültürel Değerler
Beklenen akademik kültürün bileşenleri ve bunların amaçları aşağıdaki gibi özetlenebilir
Akademik özgürlük: Bilim ve yenilikçi fikirler ancak özgür bir ortamda gelişebilir. Dolayısıyla akademik kültürde problemlere en akılcı ve etkin çözümün üretilmesi, bilimsel özgürlük ile sağlanabilecektir. Ancak fikirleri üretme ve ifade etmede etik kuralları ve kişisel hakları gözetmek ana prensip olmalıdır
Hesap verebilme: Yapılan her işlemin, üretilen her çözümün akademik kültürde bilimsel açıklaması yapılarak şeffaf bir şekilde savunulabilmelidir. Her koşulda hesap vermeden asla korkulmamalı ve cesurca yerine getirilebilmelidir.
Toplumsal sorumluluk: Akademik kültürde, toplumsal bilincin oluşması, toplumun sorunlarına çözüm üretilmesi için gereken çalışmaların yapılması önemli bir değerdir.
Evrensel Hasletler: Dürüstlük, iyi ahlak, adalet, liyakat, haksızlık yapmama, demokratiklik, doğa sevgisi ve çevrecilik, vb. gibi hasletler özde içselleştirilmelidir. Akademik ortamın paydaşları bu nitelikleri ile örnek olmalıdırlar. Doğal olarak akademik kültürde yerleştirilen bu hasletlerin yükseköğrenim gören yeni nesillerce de benimsenerek uygulanmasının hayati önemi vardır.
Akademik kültürel değerlere karşı tehditler
Özenle ve uzun yıllar içinde geliştirilen akademik kültürel değerler çok dikkatle korunmalıdır. Çünkü tehditlere maruz kalan bu değerler zor kazanılır fakat kolay kaybedilir. Akademik değerleri etkileyen önemli tehditler aşağıda özetlenmiştir.
- Siyasallaşma ile dini ve siyasi tercihlerin öne çıkması sonucu bilimsel değerlerin dikkate alınmaması
- Siyasilerin Üniversiteler üzerindeki etkileri ile akademiyi amaçlarına göre dönüştürme gayretleri
- Liyakati dikkate almayıp, ahbap çavuş hatırına akademik kadroların doldurulması
- Bilimsel kıstasların zayıflatılarak araştırmacı kalitesinin düşmesi
- Evrensel hasletlerde yozlaşma ile, kopyacı, taklitçi, aşırmacı ve hazırcı bir personel yapısının akademide baskın hale gelmesi
- Akademik ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanması ile akademisyenlerin özgür düşünme ve ifade etme yeteneklerinin baskılanarak köreltilmesi
- Akademik kültürde demokratik kriterlerin terk edilmesi
Akademik Kültürel Değerlerin Kaybedilmesinin Olası Sonuçları
Üniversitelerin kendilerinden beklenen özel görevi en mükemmel şekilde yerine getirebilmeleri, uzun zamanda gelişerek yerleşen akademik kültürel değerlere bağlıdır. Söz konusu değerler kaybedilirse neler olabilir? Yukarıda belirtilen ve akademik kültürü oluşturan ana değerler kaybedildiğinde neler olabileceğini düşünürsek;
- Yerel ve genel problemlere bilimsel ve etkili çözümler üretilemeyecektir.
- Böylece bilimsel açıdan dünyadan kopuş ve geri kalmışlık artacaktır.
- Nitelikli insan gücü yeterli düzeyde yetişmeyeceği için, toplumsal akıl çözümleri üretilemeyip problemler büyüyeceğinden huzursuzluk artacaktır
- Bilime ve bilim insanlarına olan güven azalacağından bireyler, bilim dışı olan başka batıl hurafelere yönelebilecektir.
- Liyakate göre değerlendirme terk edileceğinden bilgi ve uzmanlığı uygun olmayan kişiler yönetimde etkili olacağından verimsizlik artacaktır.
- Topluma yeterince rehberlik edilemeyeceğinden güncel problemlerin çözülmesi mümkün olamayacak ve huzursuzluk artacaktır.
- Özetle, tuzun kokması benzeri bir olayın gerçekleşmesi sonucunda, toplumsal çöküş ve dağılmayı tetikleyen bombanın fitili ateşlenmiş olacaktır.
- Bilimsel olarak dünyadan geri kalınması sonucu kaybedilecek olan özgüven ile diğer milletlerin hegemonyası altına girilmesi kaçınılmaz olacaktır.
Belirtilen nedenler ve meydana getirecekleri sonuçlar dikkate alınarak akademik kültür değerlerinin gelişmesi ve kalıcı olarak yerleşmesi için her türlü imkân kullanılmalı, yıpranmasına ve kaybedilmesine asla izin verilmemelidir. Toplumun geleceğinde hayati önemi olan bu değerler için öncelikle Üniversitelerdeki idealist akademisyen ve bilim insanları tavizsiz olarak bütün güçleri ile mücadele etmeli, halktan destek almalıdırlar. Ayrıca devlet yöneticileri kısır ve kısa vadeli hesapları terk ederek, uzun vadeli şekilde akademik kültür değerlerinin gelişmesine katkı vermelidirler. Bütün bunlar sağlandığında tehdit kaynaklarının etkileri azalacak ve hem üniversitelerin hem de ülkenin geleceği güvencede olacaktır.
1 yorum
Çok güzel bir yazı. Günümüze ve geleceğe ışık tutan, mümkün müdür bilinmez belki de dikkate alınır. Aslında ciddi bir uyarı niteliğinde. Hürmetle..