Öğretim üyelerinin akademik basamaklarda yükselmek için araştırma yapma zorunluluğu nedeniyle Üniversitelerde her yıl pek çok araştırma yapılmaktadır. Bilindiği gibi bu sürecin her basamağı oldukça zahmetli, masraflı ve uzun zaman alan bir özelliktedir.
Bu çalışmalarda özgünlük ilkesi ön planda tutulduğundan, araştırma konusu bulunmasında güçlük çekilmektedir. Araştırmacının, seçtiği konunun dünyada hiçbir kimse tarafından araştırılmadığından emin olmak için kapsamlı bir ön çalışma yapması gerekir. Doğal olarak akademik çalışmayı değerlendiren hakemlerin de eserin özgün olduğuna dair ön çalışma yapmaları beklenir. Araştırma bittikten sonra çalışmanın yazılı hale getirilerek tez olarak jüri üyelerine sunulması da aday için ayrı bir maddi yüktür. Araştırma bir gereksinimden kaynaklanmadığı için bunca masrafa karşın çalışmanın işlevi adaya titr kazanmaktan öteye geçememekte ve dosyadaki yerini almaktadır. Oysa üniversitelerin açıldığı illerde özellikle uygulama alanları çözüm bekleyen pek çok sorun ve araştırılması gereken verilerle doludur. Uygulama alanlarından konu bulunması ve araştırma alanlarında sonuçlarından yararlanılması uygulamaların geliştirilmesini de sağlar.
Aslında özgün çalışma koşulu farklı biçimde değerlendirildiğinde, bugünlerde adı sıkça duyulan inovatif yaklaşımla yeni yaratıcı fikirlerle uygulama alanları geliştirilebilir. Hemşirelik gibi uygulamalı mesleklerde öğrencilerin derslikte verilen teorik bilginin uygulamaya geçirmelerini sağlama ve onları izlemekle sorumlu öğretim üyelerinin, araştırma konuları bulmaları ve servisin uygulamalarına katkıda bulunmaları sağlanmış olur. Böylece üniversitelerden beklenen çevrelerini gelişmesi beklentisi karşılık bulmuş olur. Böyle bir yaklaşımın diğer yararı da teoride verilen bilgilere uygun uygulama alanlarının oluşturulmasına katkıda bulunmaktır. Bilindiği gibi bu husus uygulamalı mesleklerin eğitiminde derslerde söylenilenlerin sözde kalmayıp gösterilmesi ve uygulatılması yönünden zorunludur.