Doçentlik Kriterleri
Üniversiteler Arası Kurul (Ü.A.K.) , Yüksek Öğretim Kurulunun 15.06.2023 tarih ve 2023.1.2.218 no’lu kararına göre doçentlik kriterlerini yeniden güncellemiştir. Üniversitelerdeki akademik kadroların kriterlerini doçentlik dışında üniversiteler belirler. Sadece doçentlik unvanı verilmesi ve kriterleri, Yüksek Öğretim kurulu eliyle Ü.A.K. tarafından merkezi olarak belirlenerek yürütülür. Doğal olarak zaman zaman ilgili birimler güncellemeler ve değişiklikler yaparlar.
Her mesleğin gerektirdiği özelliklere göre belirlenen kriterler esas alınarak ilgili elemanların atanması ve yükseltilmesi doğaldır. Üniversiteler, içinde bulunduğu toplumun gelişmesi ve ilerlemesi için lokomotif özelliği taşıdığından, özellikle akademik personelin atanma ve yükseltilmesinde seçici olunması yanında; adil, objektif, liyakati esas alacak şekilde değerlendirme yapılmalıdır. Bu bağlamda akademik personelin nitelikleri ve kendilerinden beklentileri ve değerlendirme kriterlerine ilişkin görüşlerimizi sonraki bölümlerde açıkladık.
Akademisyenliğin özellikleri ve beklentiler
Bilindiği gibi akademisyenler, araştırmaları ile toplumu ve bilim dünyasını yönlendirme yanında, nitelikli insan gücü yetiştirme işlevi nedeniyle önemli görev icra ederler. Bu nedenle akademisyen olmak isteyenlerin gerek seçiminde gerekse yükseltmelerinde bazı olağandışı bilimsel kıstasların aranması yanında, her yönüyle öğrencilere ve topluma örnek olabilecek insani hasletlere sahip olunması istenir. Dolayısıyla bu hayat şeklini tercih edenlerden, toplumun gören gözü, işiten kulağı ve geleceği öngörebilen bilimsel öngörüsü yanında her yönüyle örnek olmaları beklenir.
Akademisyenlerin çalışma alanları ve beklentiler temel olarak aşağıda özetlenmiştir.
- Üniversitelerde ders vermek ve nitelikli insan gücü yetişmesine katkı sağlamak,
- Alanı ile ilgili bilimsel araştırmalar yapmak ve sonuçlarını makalelerde yayınlamak,
- Ülkedeki ve dünyadaki bilimsel gelişmeleri takip ederek bunlar hakkında çıkarımlarda bulunarak yeni fikirler sunmak,
- İhtiyaç duyulan alanlarda özgün projeler yapmak ve yeni teknolojiler geliştirmek
- Kongre ve konferans gibi organizasyonlara katılarak toplumu ve akademi dünyasını bilgilendirmek.
Akademisyenlerin kendilerinden beklenen görevleri layığı ile yerine getirebilmeleri için bunun bilincinde olmaları önemlidir. Ayrıca herhangi bir işi yaparken en iyi verimi elde edebilmek için onu sevmek ve olası birçok olumsuzluktan etkilenmeden güdülenmelerini en üst seviyede tutmaları gereklidir.
Akademik faaliyetlerin niteliği nedeniyle akademisyenlerin yükseltme kriterleri bilimsel çalışma yanında ilave evrensel hasletleri içermesi beklenir. Bu nitelikler, dürüstlük, iyi ahlak, cesaret, adalet, liyakat, haksızlık yapmama, demokratiklik, doğa sevgisi ve çevrecilik vb. gibi hasletlerdir.
Akademik yükseltme kriterleri neleri ölçmelidir?
Bilindiği gibi her akademik unvan ve yükseltmede ilgili Üniversiteler farklı kriterler istemektedir. Araştırma görevliliğinden başlayıp, profesör kadrosuna kadar değişik kriterler uygulanmaktadır. Hatta meslek alanlarında aynı akademik unvan için farklı kriterler uygulanabilmektedir. Bu uygulamalar, adaylarda çok farklı şekilde yorumlandığı gibi sisteme karşı güvensizlik kaynağı olabilmektedir.
Yüksek Öğretim kurulu, doçentlik unvanı için kriterleri belirleyerek, yükseltmeleri merkezi hale getirmesi belli bir kaliteyi sağlamayı hedeflemektedir. Yapılan uygulamalardaki değerlendirme hatalarından dolayı eleştiri konusu olan kriterler zaman içinde değiştirilmektedir. Esasen her yönüyle subbjektif ve kişiye bağlı olan, gayri adil ve liyakate dayalı olmayan uygulamalar hep eleştiri konusu olmuştur. Son değişlik ile, sanat dalları dışındaki her alan için 13 başlık altında yenilenen kriterler özetle ;
- Uluslararsı makalelerde Web of Science Quartile kategorisi dikkate alınmış puanlama yapılmıştır.
- Ulusal makale için TR Dizin kapsamındaki dergilerde yayımlanmış makalelerin puanı artırılmıştır.
- Lisansüstü tezlerden üretilen yayınlar derecelendirilerek puanlanmıştır.
- Kitap ve kitap bölümü için WoS Book Citation Index referans alınmıştır.
- Atıflar derecelendirilerek puanlanmıştır.
- Tez danışmabnlıkları:Tüm temel alanlarda tamamlanmış tez danışmanlıkları puanlanmaktadır.
- Proje:Tüm projelere tamamlanmış olma şartı getirilmiş, her bir proje görevi için alınacak puanlar çeşitlendirilmiştir.
- Bilimsel toplantılarda sunulan bildiriler için Web of Science Conference Proceedings Citation Index referans alınmıştır.
- Eğitim/Öğretim faaliyeti başlıklı madde yenilenmiştir.
- Tüm temel alanlara “Patent/Faydalı Model” maddesi eklenerek puanlanmış, patent maddesi genişletilmiştir.
- Tüm Temel alanlara “Ödül” maddesi eklenerek puanlanmıştır.
- Editörlükler sınıflandırılarak puanlama yapılmıştır
- Diğer, başlığı altında WoS h-indeksi, yurt dışı araştırma/öğretim faaliyeti puanlanmıştır.
Sonuç ve Öneriler
Yapılan düzenlemeler özetlendiğinde, genel olarak bilimsel kalitenin arttırılmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Bu kriterlerde zaman içinde tekrar gözden geçirilerek güncellenecektir. Gerçekte, ölçme ve değerlendirme hatası her alanda olabilmektedir. Bunun yanında Eğitim-Öğretimin en zor tarafının ölçme ve değerlendirme olduğunu söylemek mümkündür. Gerek öğretenlerin gerekse öğrenenlerin başarısının ölçülmesi zor ve hatasız olmayan bir konudur. Bu nedenle ölçme hatası, her zaman dikkate alınması gereken bir durumdur. İdeal olan sıfır hata ile ölçebilmektir. Dolayısıyla, Akademik kadroların görev ve sorumlulukları yanında, beklentilerin net olarak ortaya koyularak kriterlerin buna göre güncellenmelidir. Diğer önemli husus, ücret ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi olup, başka bir makale konusudur.
Akademik ölçme ve değerlendirme sisteminin özelliklerine ilişkin bazı öneriler aşağıda özetlenmiştir.
- Ölçme ve değerlendirme(Atama/yükseltme) bir sistem olarak ele alınıp aşamaları bütün olarak tasarlanmalıdır.
- Hatayı düşürebilmek için ölçme ve değerlendirme yöntem ve kriterlerinin çok dikkatli ve bilimsel şekilde belirlenerek uygulanmalıdır.
- Ölçme ve değerlendirme sisteminde bir geribesleme yapısının olması mutlaka gereklidir.
- Akademik dereceler, ünvan yerine koyulmayıp, nitelik olarak görülerek değerlendirilmelidir.
- Bilimsel nitelikler yanında etik değerlerinde kriterlere dahil edilmesi faydalıdır.
- Çok disiplinli ve takım çalışması teşvik edilerek, puanlamaya dahil edilmesi faydalıdır.
- Değerlendirme kriterleri farklı kurumlarda çok değişmemelidir.(Sözlü sınav uygulaması gibi)
- Değerlendirmeler kesinlikle siyaset üstü olmalıdır.
- Değerlendirmede aday tarafından üretilen bilgi, yöntem ve teknolojilerin sağladığı katma değer net olarak görülmelidir.
- Değerlendirme kriterlerinde güdülenme faktörlerinin dikkate alınması ve teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
1 yorum
Üniversite Dışında Akademik Ünvanların Kullanımı Neden Yasaklanmalı:
Toplumumuzda akademik unvanların kötüye kullanımı, özellikle bilgi düzeyi düşük kitlelerde büyük bir soruna dönüşmektedir. Üniversite dışında akademik unvanların kullanımının kesinlikle yasaklanması gereklidir. Bir kişinin doçent veya profesör unvanı alması, onun mesleğinde gerçekten usta olduğunu asla garanti etmez. Bu unvanlar, yalnızca teorik bilgi birikimini ve belirli bir akademik sürecin tamamlandığını gösterir, ancak pratikte bu bilgi ve becerilerin etkili bir şekilde uygulanabildiğini kanıtlamaz.
Ben, 5 yıldır uzman doktor olarak özel muayenehanemde kendi bilgi ve tecrübemle sürekli çalışıyor, hastalarıma, topluma en iyi şekilde hizmet veriyorum. Şimdi soruyorum: Acaba mevcut doçent veya profesör unvanına sahip olanlar, benim çalışma koşullarımda ve kalite anlayışımla 5 ay dahi dayanabilirler mi? Bu unvanları taşıyan kişilerin %99,99’unun yaptığı çalışmaların ve yayınların, günlük hayatta gerçek bir karşılığı, faydası, kullanımı yoktur; insanlığa doğrudan, net, bir pirinç tanesi kadar bir katkısı yoktur. Yapılan akademik çalışmaların büyük bir kısmı, pratikte faydası olmayan, sadece akademik dünyada kalmaya mahkum, teorik bilgilerden ibarettir. Öyle ki birbirlerini kollayan cenahlar oluşmuş.
Görünüşe göre, bu alanda bir rant kapısı oluşmuş ve bu ranttan beslenenlerin sayısı arttıkça bu yapı daha da güçleniyor. Akademik unvanlar, hak edilmeden birer prestij unsuru olarak kullanılıyor ve bu durum, özellikle halkın yanıltılması noktasında ciddi sorunlara yol açıyor. Eğitim ve bilgiye dayalı bir toplumda, unvanların yanlış ve amacı dışında kullanımı engellenmelidir. Aksi takdirde, gerçekten bilgi ve tecrübesiyle topluma faydalı olabilecek bireyler arka planda kalacak, halk ise bu unvanlara sahip kişilerin yanıltıcı etkisi altında kalmaya devam edecektir.